Biden ucuz parayı buldu, borçlanmaya başladı; Derdi bize kaldı

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

ABD bütçesinde eğitim, sağlık ve yenilenebilir enerjiye ayrılan harcamalar artıyor. Biden geçen hafta 2022 bütçesini açıkladı, herkes şaşırdı. Toplam 6 trilyon dolar olması öngörülen bütçede gelirler 4.2 trilyon olacak. Açık ise 1.84 trilyon dolar. Ekonomilerin pandemisiz ortamda seyrettiği, yani “normal” olduğu en son yıl olan 2019’daki açık 984 milyon dolardı.

 

Sürekli açık veren ve büyümek için dış finansman girişine bağımlı kırılgan bir ekonomi olunca, 6,600 kilometre uzaklıktaki Amerika’nın bütçesi bile size dert olabiliyor. Ne yazık ki halimiz bu.

Biden geçen hafta 2022 bütçesini açıkladı, herkes şaşırdı. Toplam 6 trilyon dolar olması öngörülen bütçede gelirler 4.2 trilyon olacak. Açık ise 1.84 trilyon dolar. Ekonomilerin pandemisiz ortamda seyrettiği, yani “normal” olduğu en son yıl olan 2019’daki açık 984 milyon dolardı. Şimdi öngörülen açık ise o zamankinin neredeyse iki katı. Bu da borçlanarak sağlanacak.

Biden’in bütçesini en iyi özetleyen başlığı Reuters attı: “Para ucuzladı, hadi harcayalım”. Herkes Türkiye değil. Bakmayın bizim borçlanmakta zorlandığımıza, borçlanırken de yüksek maliyet ödediğimize, dünyada borçlanma maliyetleri düştü. Ülkeler ve şirketler düşük maliyetli borçlanmanın keyfini sürüyor. Borçlanmanın ucuzladığı bir dönemde Biden ise eğitim, sağlık ve iklim gibi alanlara daha fazla para harcamak istiyor. Doğru yapıyor, bir yandan halkından alkış alıyor, öte yandan Amerikan başkanının Trump ile erozyona uğrayan küresel imajını düzeltiyor.

ABD bütçesinde eğitim, sağlık ve yenilenebilir enerjiye ayrılan harcamalar artıyor. Planın diğer ayağında ise zenginlerin ve şirketlerin üzerindeki vergi yükünün artırılması var.

ABD bütçesi bizi neden bu kadar ilgilendiriyor?

Rakipleri Biden’in ekonomiyi yüksek borç, yüksek açık ve yüksek enflasyona sürüklediğini öne sürüyorlar. Beyaz Saray danışmanları enflasyonun yüzde 2 dolayında istikrar kazanacağını öngörüyorlar ama Larry Summers gibi ağır toplar böylesi yüksek harcamaların enflasyonu tetikleyeceği uyarısı yapıyorlar. Yüksek enflasyon, faiz artırımını, artan faizler ise resesyonu tetikleyebilir.

Buradan hareketle bizi ilgilendiren bir diğer soru ise doların durumu olacak. Yüksek açık zayıf dolar demek mi? Bu konu geçmişte de çok tartışıldı. ABD’deki tasarruf oranlarının düşüklüğü ve kronikleşmiş bütçe açıkları ile birlikte düşünüldüğünde görünüm dolar açısından pek parlak değil. Biden planı orta vadede doları baskı altına alacaktır.

Bizi ve küresel ekonomiyi ilgilendiren son soru ise bu sürecin sonunda Amerikan ekonomisini bir stagflasyonun bekleyip beklemediğidir. Olumsuz senaryoya göre dolar zayıfladıkça dışarıdan Amerikan ekonomisi için ithalat daha pahalı hale gelecek ve ülkede enflasyon yükselecek. Yükselen enflasyon Fed’in faiz artırımını tetikleyecek. Yükselen faizler ise ekonomide durgunluğa yol açacak. Bu tablo 1970’lerdeki gibi bir stagflasyon dönemine, yani yüksek enflasyon ve ekonomik durgunluk haline döner mi? Eğer dönerse bu sadece Amerika’nın değil bütün dünyanın sorunu olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Acaba ne demek istedi? 21 Ekim 2024