Biden gitti, Türkiye için iyi mi oldu?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Çoğu okuyucunun Biden’in görevini zarif bir üslupla Trump’a devrettiği töreni izlediğinden eminim. Bu defa olanlar, dört yıl önce Trump taraftarlarının, Biden’in göreve gelmesini engellemek için ellerindeki tüm imkanları kullanmasının tam zıddını oluşturuyordu. Görünüşe göre Trump bu defa göreve başlamasını simgeleyen merasimlere uymayı kabullendi. Göreve başlar başlamaz da emirler yağdırmaya başladı. Bunların başında Biden göreve gelmesini engellemek için Kapitol binasına yürüyenlerin affı geliyor. 

Tüm dünya liderleri Trump’un göreve gelmesinin ülkeleri ile Amerika arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceğini tahmin etmeye çalışıyorlar. Trump her işe perakendeci bir tavırla yaklaştığından tahminde bulunmak gerçekten güç. Göreve gelen bir liderin neler yapmasının muhtemel olduğunu öngörmenin temelinde o liderin düşünce ve davranış kalıplarını incelemek yatıyor ama Trump’un güçlü tarafı kalıplara uymak değil. İlginçtir, Türkiye’de Biden’ın gitmesi rahatlama duygusuna yol açtı. Trump’a ilişkin olumlu yorumlar yapılıyor, daha önceki döneminde Tayyip Erdoğan’la iyi ilişkiler kurduğuna, son dönemde yaptığı konuşmalarda da Erdoğan’dan olumlu biçimde söz ettiğine işaret ediliyor. Yine de fikrini çok çabuk değiştirebilen, kendisinin yaptığı pazarlıklarda her zaman daha kazançlı çıktığıyla övünen bir şahsiyete ihtiyatla yaklaşmak gerek. Trump’ın göreve gelişi nedeniyle peşinen sevinmemizi veya kötümserliğe sürüklenmemizi gerektirecek bir neden bulunmuyor. 

Bütün bunlara karşılık, acaba Türkiye Biden’ın görevden ayrılmasına sevinmeli mi? Hemen evet veya hayır demek yerine, eski başkanın Türkiye’ye nasıl baktığına eğilmek daha doğru olacak. Biden’i biraz olsun inceleyen birisi kendisinin Yunanistan’a ve Rum Kıbrıs’a çok olumlu baktığını söyleyecektir. Nedenini anlamak için geçmişinin Amerikan Kongresinde yattığını hatırlamak gerekiyor. Biden önce Temsilciler Meclisi üyesi, sonra uzun süre Senatör olarak Delaware Eyaletini temsil etmiştir. Bazı okuyucularımızın da aşina olduğu gibi, Delaware deniz nakliyatında önemli yeri olan küçücük bir eyalettir. Eyaletin nüfusunda Yunan kökenliler önemli bir yer tutar. Eyalet siyasetinde yükselmek isteyenlerin Yunan sorunlarına duyarlı olması ve Rum lobisi ile iyi geçinmesi lazımdır. Tahminime göre, Biden’in Yunan sevgisi ve hayranlığı, entelektüel faaliyetler sonucu eski Yunan’a hayranlık duyması, bilahare yanlış olsa da, eski Yunan ile günümüz Yunanistan’ı arasında bir bağ kurmasından kaynaklanmıyor. Çevresinden Türkiye’ye ilişkin herhangi olumlu bir söz duymamış olmasından kaynaklanıyor. 

Yine de Biden’a haksızlık yapmayalım. Kongre’deki hizmeti ve başkanlığı sırasında Türkiye’ye ilişkin olarak edindiği bilgilerin kendi düşünceleri ile uyuşmadığını teslim etmemiz gerekiyor. Biden liberal demokrasi, insan hakları, anayasaların ve hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı ilkelerini savunurken, bu niteliklerin Türkiye’yi tanımlamaya pek uygun düşmüyordu. Türk siyasi liderleri Amerika’nın Türkiye’ye daha uyumlu davranmasını beklediklerini, çünkü ülkemizin stratejik bir konuma sahip olduğunu, Batı savunmasına önemli katkılar yaptığını, bazı komşularıyla çok iyi ilişkiler yürüttüğünü ileri sürüyorlardı. Özetle, Türkiye Amerika ile ilişkisini perakendeci bir yaklaşımla ele aldı, karşılığında da ayni perakendeci yaklaşımı buldu. Bunun bir örneği, Amerika’nın Türkiye’ye F-16 satmasını, ülkemizin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesini onaylamasına bağlamasıdır. 

Türkiye, Biden yılları esnasında dış ilişkilerinde son derece sorunlu bazı gelişmeler yaşadı. Sürecin Trump’ın ilk döneminde başlamasına rağmen, Türkiye’nin F-35 projesinden dışlanması Biden döneminde oldu. Biden yönetimi Yunanistan’ı Doğu Akdeniz’deki asli müttefiki yaparak Türkiye ile işbirliği yapmaktan uzaklaştı. ISIS ile mücadelede YPG/PYD’ye yaygın askeri destek vererek, Türkiye’yi bu mücadelenin dışına itti. Türkiye’nin, Amerika’nın bu yaklaşımıyla Türkiye’deki terör hareketlerini desteklediği itirazını görmezden geldi. Filistin’de İsrail’in sınırdaki insanlara saldıranları cezalandırmak için giriştiğini söylediği eylemi Gazze nüfusunu mahvetmek için kullandığı açıklık kazandıktan sonra bile İsrail’i her bakımdan destekledi. Son günlerde ise, Kıbrıs Rum kesiminin NATO üyesi olmamasına rağmen, bu ülkeyi Doğu Akdeniz’de Amerikan güç konuşlandırmasının bir parçası yaptı.  

Doğal olarak, karşımızdaki sorun Trump’ın Türklerin Amerika’nın icraatı karşısında dile getirdiği şikayetleri dikkate alarak bir şeyleri değiştirip değiştirmeyeceğidir. Sorunun cevabını bilmiyoruz. Ancak Trump’ın bazı şeyleri değiştireceğini, Türkiye’nin şikayetlerine karşı daha duyarlı davranacağını ümit ediyoruz. Başka türlü ifade edecek olursak, Türkler yeni Amerikan başkanının kendileri için daha iyi olacağını düşünüyorlar. Acaba öyle mi olacak, bunu ancak zaman gösterecektir. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump geliyor! 13 Ocak 2025