Biden ekonomisi

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Joe Biden nihayet koltuğa oturdu. Herkesin merakla beklediği Biden’ın seçim döneminde verdiği sözleri tutup tutmayacağıydı. Doğrusu bu konuda ilk gün muhteşem bir performans sergiledi. ABD’yi yeniden Paris İklim Anlaşması’na taraf kılacak kararı imzaladı, yine Trump’ın üyelikten çekildiği Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) geri dönüş kararını verdi ve bunu yazılı hale getirdi.

Biden, başkanlığının ilk gününe böyle hızlı girince doğal olarak başta Amerikalılar olmak üzere diğer ülkelerin yurttaşları ekonomi ve dış politikada atacağı adımlar ile ilgili umut tazelediler. Biden’ın ekonomi ve politik ufkunun nereye kadar uzanacağı elbette göreve başladıktan sonra şekillenecek. Ancak Foreign Affairs dergisi için Mart 2020’de kaleme aldığı makalede bu konuda önemli sinyaller verdi. Yapmış olduğu saptamalar sadece Amerikalılar için değil, dünyanın diğer ülkeleri açısından da önemli.

Joseph R. Jr. Biden derginin mart/nisan sayısına yazdığı “Why America Must Lead Again Rescuing U.S. Foreign Policy After Trump” başlıklı makalesinde yaptığı saptamalar şöyle:

-“Amerika Birleşik Devletleri'nin dostlarına ve düşmanlarına karşı, Amerikan orta sınıfına zarar veren, kabul edilemez ticaret savaşları başlattı ABD'nin karşı karşıya olduğu küresel zorluklar - iklim değişikliği ve kitlesel göçten, teknolojik aksaklıklara ve bulaşıcı hastalıklara kadar-karmaşık ve acil bir hal alırken, otoriterliğin, milliyetçiliğin ve “illiberalizmin” hızlı ilerlemesi, onlarla toplu olarak mücadele gücümüzü baltaladı

• Demokrasiler aşırı partizanlıkla felç oldukları için yolsuzlukla mücadelede ve eşitsizlikle mücadelede zorlanıyorlar. Demokratik kurumlara güven azaldı. Demokrasi ve liberalizmin faşizm ve otokrasiye karşı zaferi özgür dünyayı yarattı. Ancak bu mücadele sadece geçmişimizi tanımlamıyor. Geleceğimizi de tanımlıyor.

• Her şeyden önce, dünya da bizimle yan yana duran demokrasiler koalisyonunu güçlendirirken, kendi demokrasimizi de onarmalı ve yeniden canlandırmalıyız. ABD'nin dünyada ilerleme için, bir güç olma ve kolektif eylemi harekete geçirme yeteneği yurt içinde başlar. Bu nedenle, eğitim sistemimizi, bir çocuğun yaşamdaki fırsatının posta kodu veya ırkı tarafından belirlenmemesi için, adaletsiz eşitsizlikleri gidermek için ceza-adaleti sistemini yeniden düzenleyecek ve kitlesel hapsetme salgınını sona erdirilerek herkesin sesini duyurmak ve hükümetin şeffaf ve hesap verebilirliğini sağlamak için hareket edilmeli.

• Birleşik Devletler, karşı karşıya olduğumuz varoluşsal tehdit olan iklim değişikliği ile başa çıkmak için dünyaya liderlik etmelidir. Bunu doğru yapmazsak, başka hiçbir şeyin önemi olmayacak. ABD’yi 2050'ye kadar net sıfır emisyonlu temiz bir enerji ekonomisine sahip olma yolunda ilerletecek çok büyük, acil yatırımlar yapmalı.” 

Biden seçim arifesinde yaptığı bir başka konuşmada da orta sınıfı öne çıkartarak şunu söyledi: "Bu ülke Wall Street bankacıları, CEO'lar ve hedge fon yöneticileri tarafından inşa edilmedi. Amerikan orta sınıfı tarafından inşa edildi." Bu sözlerle Biden kampanyasında orta sınıfı mihenk taşı olarak aldı. Biden bu söylemi ile sol bir parti lideri gibi algılanabilir. Ancak bu yanıltıcı olur. Çünkü aynı Biden 2018 yılında Brookings Enstitüsü’nün bir etkinliğinde yaptığı konuşmada “Başımızın belaya girmesinin nedeninin ABD’deki 500 milyarder olduğunu sanmıyorum...Zirvede olanlar kötü adamlar değil” dedi.

Buna rağmen Biden’ın programının ekonomik ve politik olarak Trump’a göre daha katılımcı olduğu söylenebilir. Seçim öncesi açıklanan ekonomi programının ana hatları da şöyle idi:

• Salgın nedeni ile ortaya çıkan ekonomik sorunları çözmek için 2 trilyon dolarlık teşvik ve yardım paketi uygulamaya sokulacak.

• 10 yıl içinde 1,3 trilyon dolarlık altyapı yatırımı yapılacak. Bu yatırımın 400 milyar dolarlık kısmı temiz enerji, araştırma ve yenilik için, 100 milyar dolarlık kesimi okullar için, 10 milyar dolarlık kısmı yoksulluğun yüksek olduğu bölgelerin toplu taşıma projeleri için ayrılacak.

• En yüksek gelir vergisi oranını yüzde 37'den yüzde 39,6'ya ve en yüksek kurumlar vergisi oranını yüzde 21'den yüzde 28'e yükseltilecek. ABD firmalarının yabancı iştirakleri tarafından kazanılan kâr üzerindeki vergi oranı ikiye katlanarak yüzde 21'e çıkarılacak.

• Herkes için Medicare yerine buna benzer bir halk sağlığı sigortası seçeneği oluşturulacak. Ayrıca Medicare için uygunluk yaşı 65'ten 60'a düşürülecek.

• Amerikalıların tahmini yüzde 97'den fazlası sigortalanacak, bunun maliyetinin on yılda 750 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir. Ortaya çıkan bu mali yük sermaye kazançları reformundan elde edilen gelir yoluyla ödenecek.

• Çin'e baskı yapmak için uluslararası müttefiklerle koalisyon kurulacak.

• Önce inovasyona ve orta sınıfa yatırım yapılacak, böylece ABD’nin küresel ekonomideki konumu güçlendirilecek.

• Fikri mülkiyet ve teknoloji transferleri konusunda Çin'in karşısına çıkmanın en iyi yolu, tek taraflı tarifeler yoluyla değil, müttefikler ve ortaklarla bir koalisyon oluşturmak olacak.

• Federal saatlik asgari ücreti 15 dolara çıkarılacak. Salgın krizi nedeniyle, 50 eyaletin tamamının federal hükümet tarafından tamamen ve kalıcı olarak finanse edilen kısa süreli tazminat programlarını benimsemesi sağlanacak.

• İklim planında ilk dönemde 2 trilyon dolarlık federal harcama yapılacak ve ABD en geç 2050'ye kadar net sıfır emisyonla yüzde 100 temiz enerji ekonomisine geçecek. Paris İklim Anlaşması imzalanacak, iklim değişikliği dış politikanın bir parçası yapılacak, ticaret müzakerelerin de fosil yakıt sübvansiyonlarının dünya çapında yasaklanması talep edilecek.

• Biden, öğrenci başına en az 10.000 dolarlık borcu derhal iptal edilecek.

Biden seçimde önemli bir zafer kazandı. Trump’a göre yaklaşık 6 milyon fazla oy aldı. Biden’ın ekonomik programında öne çıkan olgular sağlık sisteminin iyileştirilmesi, orta ve alt sınıf üzerindeki vergi yükünün azaltılması ile altyapı yatırımlarının artırılması. Yeni Başkanın uluslararası ilişkilerde nasıl bir tutum içine gireceği net değil, net olan olgu Çin ile mücadelenin devam edecek olması. Bu mücadele de alanlar farklılaşabilir, çünkü zemin çok kaygan.

Biden’ın programından bir merkez sol hedefi çıkartmak çok zorlama olur. Buna rağmen en azında iklim değişikliğine duyarlı olunmasına yönelik taahhütler dünya için umut vericidir.

Bu makalenin tamamını ve konu ile ilgili başka makaleler için okuma önerisi: İktisat ve Toplum Dergisi, Biden Ekonomisi Özel Sayısı, Ocak 2021, Sayı No:123.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gizli veri 02 Ekim 2024
Venezuela’nın kaderi 21 Ağustos 2024