Ben yılı
Her şeyin söylendiği hiçbir şeyin duyulmadığı bir yıldı. “Ben” diye dolaşmaya doyamadık. Egolarımızdan önümüzü göremedik. Doğruları bilsek de uygulamadık. Her şey vardı, birden hiçbir şeyimiz kalmadı. Yazılanlar yazıldı, kimse okumadı. Konuşmaya doyamadık ama hiçbir şey söyleyemedik. Çok zamanımız vardı, vakit kalmadı.
“Ben” yılı aslında koca bir “hiç” yılı oldu. Nasipse gelecek yıl, olmadı sonraki… Hayırlısı olsun.
Çokla az, zenginle fakir, büyükle küçük, sözle sükût, korkuyla iştah, endişeyle cesaret arasında dengeyi anlaşılabilir şekilde ortaya koymak istedim, zor! Siz ne diyeceğinizi bilirsiniz. İşte yıldan bir kesit;
Kendimizle meşguldük
Günde kaç kez yemeli? Aralıklı oruç yapılmalı mı? Vitaminleri hangi ardışık sırada almalı? Koşsam mı yürüsem mi? Her gün mü, gün aşırı mı spor yapayım? Platese mi gitsem, streching mi yapsam weight lift mi denesem? Cildim nasıl duruyor, iple gerdirsem, kestirsem mi, lazer tekniği mi denesem. Hangi kremi kaç kez nereme sürsem? Dışımıza şekil verirken içimizi unuttuk. Kırışmaz ciltler, bakımlı ve alımlı bedenlerden taşan öfke… Ruh sağlığı bozulmuş toplum.
PISA matematiği sıfır, biyoloji 10 numara
Çocuklar toplama çıkarma yapmaktan aciz. Formülleri geçtim. Ama söylemler NASA… Laboratuvar eti yedin mi? Tavuklarda hormon oranı. Ne kadar protein almalıyım, bana rakam söyle… İnceliyorum vegan olacağım, herkes vejetaryen. Enerjim düştü hangi bar’dan almalı, sen yanında ne taşıyorsun... Suyu lıkır lıkır mı, yoksa damla damla mı içsem? Laktozu geç, soya mı badem de olur!... “Sıfır yağ”. Unu yerine nohut, mercimek, leblebi?... glikoz yok hurma olur. Meyve mi akşam sakın sakın. Tarla mı, pazar mı? Köy-gezen-organik yumurtadan hangisi? Bu arada yoksulluk ve açlık endeksinden çıkmaya çalışanlar, merdiven altında çözüm arıyor, kafadan dört işlemden fazlası, faiz hesapları süper.
Ve karşınızda “aşkım” ailesi
Babasının kızları, kocasının eşleri “ablan star baby” tadında yaşıyor. Bazılarının ifadesine göre servetin kaynağı “Mısır’daki Paşa Dede”… Rahmetli Hulusi Kentmen görse, “biz bile bu kadarına cesaret edemedik” derdi… Ülke ekonomik verilerde çakılmış, mahalleden Sevda, halakızı Ayşe, komşunun baldızı Mehtap ve değerli eşleri (!) ansızın milyarder. Ve huzurlarınızda sevgi dolu “aşkım” ailesi. Herkes bir gün değil “bugün” 15 dakika ünlü. Warhol’un hayal ülkesi işte tam burası.
Lüks araç ve sevgili sayısı
Davranış bilimcilerden oluşan bir ekip, anket sonuçları aracılığıyla lüks araba kullanan erkeklerin cinsel cazibelerini ölçmüş. Bu çalışma da Personality and Individual Differences adlı bir yayında yer almış. Hem kadınlar hem de erkekler son model araba kullanan erkekleri seksi, sosyal baskın(!), hayatlarında ve işlerinde daha yetkin ve bazı durumlarda daha zeki buluyormuş. Bu erkeklerle kişisel veya yakın ilişkilerden fayda sağlayacaklarına inanıyorlarmış. Lüks araba kullanan kişiler de kendilerini aynı şekilde dev aynasında görüyormuş. Sonu bir gün hapis de olsa “Aşkım” erkeklerini kim suçlayabilir.
Merkez’de kapıcı Sadık abi
Merkez Bankası İnsan Kaynakları Müdürü’ne bu yılın başarı ödülü şart oldu. Başkanının bir numaralı danışmanı kapıcı Sadık abi. Merkez’in PR danışmanı Başkan babası. Ev ekonomisi Başkan annesine emanet. Kurumsal iletişimde TV Yayın Yönetmeni. Sponsor, “bugün gelme, biraz bekle yarın gel” denen yabancı fonlar. Nabız ölçer istatistikler İstanbul konut fiyatları endeksi, mukayese Manhattan-New York.
Faizle bu iş zor
Daron Acemoğlu, bazılarımızın çok gururlandığı Türk asıllı ekonomist. Cumhuriyet gazetesi söyleşiden alıntıdır: "Herkes gibi umutlu olmak istiyorum ama bir umut yok içimde. Bir tek enflasyonu düşürüp Türkiye ekonomisin düzelteceğiz diye bir şey yok. Bir tek faizleri artırıp yurt dışından bir iki bankadan kaynak getirip bu yapılmaz. Türkiye teknolojiyi doğru kullanmıyor, yatırımda çok geride; kaynak inşaat sektörüne gidiyor, kalifiye eleman yok. Lise altı eğitimi olanlar teknolojiyi kullanmakta zorlanıyor. Politik nedenlerden dolayı özgürlüğü kısıtlanan parlak gençler yurt dışına gidiyor. Sayı bu kadar çok olunca, Türkiye çöküşün eşiğinde..."
Seçmen neden umursasın?
Birçok ülkede haberlere olan ilginin azaldığı görülüyor. Haberler ruh haline olumsuz etki ediyor çaresizlik hissi yaratıyor. Haber kaynaklarına güven yok, tartışmalardan kaçınma isteği haberden uzaklaştırıyor. Türkiye'deki gençlerin haber okuma sıklığı azalıyor. Gazete satın alanların büyük bir kısmı (%74) haftada en az bir kez gazete alıyor. 18-24 yaş aralığındaki kullanıcılar müzik, podcast tercih ediyor. Doğru haber alamayınca bir süre sonra güncelden kopuyorlar, bu arada atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Örneğin, bu ABD’nin büyük dilemması; haberle ilişkisi zayıf seçmenden fırsat bilip, “ceketimi koysam seçilirim” diyen Trump ikinci döneme koşuyor.
Milyonlarca olay
Oysa her gün dünya çapında yaklaşık 2 -3 milyon haber çevrimiçi çevrimdışı platformlarda yayımlanıyor. Örneğin, Associated Press (AP) ajansı günde ortalama 450-500 bin haber, yaklaşık 1 milyon fotoğraf yaklaşık 100 bin video servis ediyor (2020). Google'ın her gün gerçekleştirdiği arama sayısı 3,5 milyar gibi. Saatte 145 milyon, dakikada 2,4 milyon veya saniyede 40.000 arama anlamına geliyor. Google, gibi platformlar kontrolü tutuyor. Küresel mobil arama trafiğinin %96,84'ü Google’da. Haberi kim elinde tutuyor, nasıl yazıyor, fikirlere kim yön veriyor…
Hem yapıyor hem saklanıyorlar
Zenginler “hayatta kalma sığınakları” satın alıyor. Yeni trend bu! Çok lüks sığınaklar bunlar. Zenginleri felaketlerden saklayıp sakınacak “kıyamet evleri”. Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg, Hawaii'de, içinde bir kaçış kapısı ve tüneller olan 100 milyon dolarlık bir aile yerleşkesi inşa ettirmiş. Sanırsınız Gazze… Tesis "patlamaya dayanıklı" beton ve çelikten. Amazon’un sahibi Jeff Bezos, eski Başkan Donald Trump’ın kızı Ivanka Trump ve daha birçok mega zenginin sığınaklı ev aldığı haberleri geliyor. Pardon, kimden sakınıyor ve sığınıyorlar? Dünyayı kim bozuyor?
Deprem var, seçim var, ömür yok?
Avrupa Birliği kaynaklı (The Economist dergisi) güncel araştırmaya göre İstanbul yaşanabilir bir metropol sınıfına girmediği gibi neredeyse yaşanmaz. ODTÜ, Bahçeşehir, Dokuz Eylül ve Yeditepe Üniversitelerinin 9 yıl süren araştırması da doğruluyor. Kentte yaşayanların günlük hayatlarının yaklaşık 80 dakikası trafikte geçiyormuş. İstanbullu ömrünün yaklaşık 3,5 yılını yola feda ediyor, boşa geçirdiği zaman yaklaşık 2,5 yıl. Mart’ta yerel seçim var. Bir şey değişir mi?
AB Endeksi’ne bakacak olursak, 173 şehirdeki yaşam koşullarını istikrar, sağlık hizmetleri, kültür ve çevre, eğitim ve altyapı olmak üzere beş kategoride değerlendirmiş. Trafikten çıkamıyoruz ki, kültür eğlence ve sosyal hayata karışalım, hastamızı hastaneye yetiştirelim.
Kim fişlenir?
Şimdiye kadar siyasi istikrarsızlık, kötü ekonomi yönetimleri ve otokratik liderlerin tetiklediği göç dalgası, iklim kriziyle önlenemez hale geldi. Avrupa Parlamentosu, “Yeni Göç ve İltica Paktı” adını verdikleri bir paket üzerine anlaşmaya vardı. Buna göre düzensiz göçmenlerin AB topraklarına ayak bastıklarında 6 yaşından büyük çocuklar dahil, parmak izlerine ek olarak yüz görüntülerinin alınması mümkün. Toplanan bilgi AB veri tabanına aktarılacak. AB topraklarına giriş yapmaya çalışan göçmenlerin daha hızlı tanımlanması amaçlanıyor. Yasayı geçirenler devrim diyor. Sizce?
İklim krizine yeni nesil opec sahip çıktı
Hitit uygarlığı Anadolu’nun ilk sahiplerinden. M.Ö. 1650-1200 Suriye’nin kuzeyi Anadolu’nun büyük bir kısmına hükmetmiş. Savaşçı kimliği, ticaret zekâsı olan tarıma önem veren gelişmiş sulama sistemleri inşa etmiş çiftçi bir medeniyet. Birdenbire çöküyor. Volkanik patlamalar, depremler, istilalar, siyasi ve ekonomik başarısızlıklar ve hastalıkları düşündüren belirtiler inceleniyor. Hitit uygarlığını doğanın yerle bir etmiş olabileceği olasılığı kuvvetli. Arkeologlar iklim diyor. Uzun süreli bir kurak dönemin imparatorluğu istikrarsızlaştırarak istila, kıtlık ve huzursuzluk gibi tehditlere karşı savunmasız bırakmış olabileceğini öne sürüyor. Günümüzde iklim sorunları ağırlıklı fosil yakıt tüketiminden kaynaklanıyor. Birleşmiş Milletler bu yıl İklim Konferansı’nı petrol zengini Körfez’de toprak altı ekonominin ticarete dönüştüğü Dubai’de petrol şirketinin CEO’su prensin himaye ve başkanlığında yaptı. Gelecek konferans petrol geliri üzerine inşa edilmiş Azerbaycan’ı işaret ediyor. Petrolcüler fosil yakıtları yasaklama yöntemlerini tartışıyor. Kargalar gülemiyor.
Uçlarda yaşam
Sydney Teknoloji Üniversitesi'ndeki (UTS) GrapheneX-UTS İnsan Merkezli Yapay Zeka Merkezi'nde, sessiz düşünceleri çözebilen ve bunları metne dönüştürebilen bir sistem geliştirmiş. İşte asıl devrim. Dünyada bir ilk. Teknoloji, felç gibi hastalıklara bağlı ya da kaza nedeniyle konuşamayanların iletişimine yardımcı olabilecek. Başka nerelere uzanacak kim bilir?... Beyinden metne çeviri sürecine ayrık kodlama tekniklerini dahil ederek sinirsel kod çözen yenilikçi bu yaklaşım büyük dil modelleriyle sınırları zorlayacak belli ki. Bu arada göz takibiyle ya da olmadan da kullanılabiliyor.
Ya… işte böyle, bir yıl daha geçti. “Ben ben” diye egolarımıza rüzgârı doldurduk. Elde var sıfır.