Beklenen fırtınadan çıkış mümkün mü?
Global varlık fiyatlamalarında olan biten tek kelime ile “yangın yeri” tanımlamasını hak ediyor. Küresel hisse senetlerinden FX çaprazları ve farklı emtia gruplarına dek çok sert, volatil ve ‘acımasız’ pozisyon çıkışları gerçekleşiyor. İşlemciler ve varlık yöneticileri, bu kez, siyasi risklerin alışık olmadık şekilde dünya ticaretinin kurgulayıcısı konumundaki ABD’den çıkışı karşısında afallamış durumdalar. Klasik güvenli liman tercihleri bir noktaya dek çalışıyor. Şu aşamada henüz ‘yeni bir düzene geçişin kabullenişi’ noktasında olunmadığını rahatlıkla ve kabul ederek söylemek gerekiyor. Neden? Öyle olunsa mevcutta karşılaşılan pozisyon davranışlarının genele yayılır ve daha acımasız olan versiyonları devreye girer. Bu, girmeyeceği anlamına gelirken bir nevi teyit eden bir gelişme mi? Hayır. Şimdilik değil. Zaten sorunun yanıtı da kolay ve tek nefeste verilecek cinsten değil. Bunu, zaman gösterecek. Ancak, bir takım akıl yürütmeler elbette mümkün.
Başkan Trump’ın ilk dönemini bir nevi “bazı gelişmelerin fragmanı” olarak kabul edebilirsiniz. Etmeyebilirsiniz de. Azımsanmayacak bir kesim için böylesi bir düşünce fazlasıyla hakim. İçerisinde bulunduğumuz ve daha, çok ama çok başında olduğumuz ikinci dönem ise ilk fazda yarım kalanların tamamlanma evresi olacak gibi duruyor. Bu arada şunu da hatırlamadan geçmeyelim: Ekim, kasım ve hatta aralık aylarında ağırlığı fazlasıyla hissedilir konumdaki global yatırım bankalarından bir yerde ikinci dönemin neredeyse yatırımcılar için ‘şans’ olduğuna varan yorumlar vardı. Nasıl mı? Başkan Trump’ı ve davranış biçimlerini biliyorduk (!), piyasaları desteklemekten başka bir amacı yoktu (!), iyi bir iş insanıydı (!) ve atacağı adımları da bu çerçevede belirleyecekti (!).
Öyle mi oluyor?
Ya da öyle olması gerekir miydi?
Bir şeylere alışık olmak her zaman iyi değil
Zor zamanlardan geçiyoruz. Bu cümle yapısı, bilhassa yerel analistler açısından bir bünyenin kabul edebileceği sınırların ötesine geçmiş, klasikleşmiş ifadedir. Bir şeylere alışık olmak iyi midir? Her zaman değil. Bir süredir globaldeki meslektaşlarımız da farklı davranış kalıpları karşısında nasıl davranmaları gerektiği konusunda deneyimleniyorlar. Risk kavramı sadece 30 yıl sonra beliren enflasyon karşısında merkez bankalarına politika faizlerini artırma çağrısında bulunarak yorumda bulunmak ile sınırlı değil.
Şimdilerde ABD merkezli olan bitenler, maalesef, etkileri bakımından, sadece ABD merkezli değil. Üzgünüm ama öyle de kalmayacak. Mevcut ticari ve politik küresel yapının 1950’ler sonrası inşa edilen ayakları uzun bir süredir sallanıyor. Özellikle de işlevsel pozisyonda kalan, özgür ve tasarlandığı şekilde hareket etmekte güçlü çeken, kilitlenmiş kurumları önderliğinde. Hal böyle olunca, 2000 sonrasının yürürlüğe girmiş ticaret eğilimlerinin de sürdürülemez konumda oluşu artık büyük ekonomilerde ağırlığın kaldırılamaz ve taşıma su ile döndürülemez noktaya varmasına zemin hazırlıyor. 2008 krizi, AB’nin siyaseten felç olmuş, hantal bürokratik yapısının getirdiği borç krizi, pandemide olan biten her şey, dünyanın bir noktasındaki ucuz üretime dayalı tüketim yapısı, merkez bankalarının açıklanması güç ve fakat yatırımcılar nezdinde alkışlanan (!) bilançoları, zayıflayan ve verilen bütçe açıkları karşısında başını kaldıramaz noktada olan mali yapılar, dünyadaki jeopolitik krizler karşısında aktif rol oynamaktan uzak siyaset düzeni ve daha birçok başlık. Hepsinden biraz, ama, hiçbirisini ayırmadan, olaya dahil ederek, konuşulması gerekenler listesi oluşturmak ile işe başlamak gerekiyor.
Önemli kırılımlar gerçekleşiyor
Biliyorum, farkındayım; fazla felsefi ve kelime kalabalığından ibaret bir yazı oldu. Oysa ABD piyasalarının pandemi Mart’ından bu yana en kötü haftalık kapanışlar yaptığından, traderların Fed’den 2025 için 4-5 faiz indirimi fiyatlamaya başladıklarından, ons altında olan bitenin ABD dolarının hegemonyasını bitirmeye biraz daha yaklaşıldığını göstermesinden ve değişen ticari eğilimlerin bizlere sağlayabileceği avantajlarla yapısal reform çağrısı yaparak bağlamam gerekiyordu.
Önemli bir eşikten geçiyor küresel düzen. Bunu, dilerseniz, sadece hisse senetlerindeki davranış biçimleri ile irdelemekten yana olun, dilerseniz de siyasi akışı olabildiğince sakin kafa ile yorumlamaya çalışarak. Bir yerlerde, bir takım önemli kırılımlar gerçekleşiyor. Depremin ana üssü ABD gibi duruyor. Belki de öyle olması isteniyor. Zaman gösterecek. Her zaman uzun vadeli yatırımdan oluşan bakış açısını benimsemiş ve savunmuş birisi olarak söyleyebileceğim, 2030 sonrasındaki dünya düzeninde bugünün makroekonomik başlıklarının ağırlıkları da değişecek. Çok basit bir örnek ile tamamlayalım: Göç ve ülkelerdeki nüfusun yaşlanır konumda olması durumu. İnanılmaz derecede ciddiye alınması gereken bir başlık. Geçenlerde İtalya’daki doğum oranlarındaki problemli eğilim uluslararası bir yabancı ekonomi gazetesinde tartışma konusuydu. Bu ve daha fazlası ‘uzun vadeli portföy’ konusunu da fazlasıyla ilgilendiriyor. Tartışmaya devam etmekte fayda var.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.