Bayram tatillerinin uzatılması doğru mu, bunun ağır sonuçları bilinmiyor mu?
Geçtiğimiz pazartesi toplanan Bakanlar Kurulu sonrasında Cumhurbaşkanı televizyonlardan halka seslenerek yine ve yeniden tatil süresini belirledi.
Kurban Bayram tatilinin 11 güne çıkarılacağı heyecanı ortalığı sarmıştı, ancak Cumhurbaşkanının önceki akşam açıklamasıyla bu tatilin 9 gün olacağı anlaşıldı.
Böylece ülke yine bir tatil süresinin uzatılması klasiğini yaşadı.
Kurban Bayramı tatilinin süresinin artırılmasıyla yetinilmedi. Uzatılan bayram tatili süresi boyunca TCK yönetimindeki otoyollardan ve köprülerden geçişlerde ücret alınmayacağı müjdesi verildi.
Şimdi bu müjdeyi, her zaman olduğu gibi, belediyelerin otobüs, metrobüs, metro gibi toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma kararları izleyecek. Aynı şekilde bazı yerlere ücretsiz giriş imkânı verilecek.
Kamuda çalışanlar başta olmak üzere bazıları bayram etti, bazı kesimlerin canı sıkıldı, bazı kesimler de 11 gün beklentisinin 9 günde bırakılmasına zararın neresinden dönülse kar diye baktı.
Hemen her yıl olmasın ki bir dini veya milli bayramın süresi ara gün veya günler nedeniyle uzatılmasın. Bu artık bir beklenti haline geldi, hükümetin Kaf dağından bağışladığı bir lütuf oldu, doğal olarak siyasetin de vazgeçilmezine dönüştü.
Aslında Türkiye zaten tatilin bol olduğu, yetmiyormuş gibi idari kararlarla da tatillerin sürekli uzatıldığı bir ülke. Şöyle farklı bir açıdan bakıldığında bunun çok da doğru olmadığını görebiliriz.
- Her şeyden önce çağdaş ülkelerde böyle keyfi uygulamalar yok
Belirsizliğin yaşanması söz konusu değil. Herkes ne kadar tatil olduğunu biliyor, ona göre bireyler firmalar kararlarını veriyor ve de hayat devam ediyor.
- Tatillerin uzaması başta sanayi olmak üzere üretimde kayıp anlamına geliyor
Biliyoruz ki bu karar milyonlarca çalışanımızın üretim yapmaması anlamına geliyor. Çalışılmadığı gibi çalışılsa da patronlar fazla mesai uygulamasıyla karşı karşıya kalıyor. Aslında şöyle bir hesap yapılsa, milyonlarca çalışanın bir yılda milyonlarca gün çalışmadığının maliyetleri çıkarılsa… Bu durumda 200 milyar dolar ihracat hedefinin yakalanmasının zorlaşacağı anlaşılsa…
- Tatiller birim üretim maliyetlerini yükseltiyor
İş dünyasının ve özellikle üretimin içinde olanlar bilirler ki kuruşlarla ifade edilen birim üretim maliyetlerinin düşürülmesi çok önemli. Oysa bu karar ile doğal olarak birim maliyetleri artmış oluyor.
- Otoyolların ve köprülerin bedava olmasının hiç mantığı yok
Malum, köprülerden ve otoyollardan geçiş ücretli. Bu ücretler de Yap-İşlet-Devret mevzuatı çerçevesinde yapımcı yerli veya yabancı firmalara ödeniyor. Eğer yıllık asgari araç geçiş sayısına ulaşılmazsa aradaki fark Hazine tarafından yapımcı firmaya ödeniyor. Şimdi düşünün bayram boyunca yüzbinlerce ve belki de milyonlarca her türlü araç otoyollardan ve köprülerden bedava geçecek, dolayısıyla bunlar para ödemeyecek. Bu durumda belki de belli hatlarda asgari araç geçiş sayısına ulaşılamayacak ve aradaki bedeli Hazine üstlenecek.
- Hazine’nin bedel üstlenmesi bir yandan da adaletsizlik demek
Hayatında köprüden geçmemiş veya otoyolu kullanmamış kişinin ödediği vergilerle Hazine bu farkı ödemiş oluyor. Bu da haksızlık ya da adaletsizlik anlamına geliyor.
- Konaklama yerlerine dünyanın parasını ödeyenlerden otoyol ve köprü geçişlerinde ücret yok!
Gerçekten de köprüleri ve otoyolları kullananların büyük bir kısmı tatil beldelerine gidiyor, günlük uçuk fiyatlarla otellerde konaklıyor. 50 Euro ile 500 Euro arasında seyreden otel fiyatlarını ödeyen vatandaş köprü ve otoyollardan bedava geçiyor. Bunun mantığı var mı? Adaletle bağdaşan yönü var mı?
- Siyasetin bu uygulamayı eleştirmesi zor
Aslında aklı başında olan ve ekonomi gerçeğini bilen siyasetçiler bu uygulamanın yanlışlığının farkında. Ama ne yazık ki popülizm adına eleştiri yapmaları mümkün olmuyor. Oysa birilerinin de bu gerçeğin altını çizmesi gerekiyor.
Sonuç olarak yapılacak iki şey var:
Birincisi, bayramlara yönelik keyfi uzatmalara son vermek.
İkincisi de bayram sürelerinde bedavacılığın önüne geçmek.
Türkiye, bunları konuşursa ve gündemine alırsa çözüme doğru yavaş adımlar atmış olur. Aksi takdirde alaturkalık devam eder gider.