Batının korkulu rüyası göçmen sorunu

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Sağ kanat populist hareketler gelişmiş dünyanın hemen her yerinde yükselişe geçmiş görünüyor. Kendisi de diğer çoğu Amerikalı gibi göçmen bir aileden gelen Donald Trump bile bunu unutarak, başkanlık yarışında yeniden partisinin başkan adayı olmak için Iowa’da yürüttüğü kampanyada göçmenlerin toplumu zehirlediğini iddia etti. Şu sıralarda Başkan Biden ile Kongre’deki Cumhuriyetçiler Ukrayna’ya askeri yardımı sürdürmek için bir yasa taslağı üzerinde uzlaşmaya çalışıyorlar. Cumhuriyetçiler Ukrayna’yı desteklemek için ön şart olarak Biden’in Meksika sınırından göçmen girişlerini durduracak gayet sert tedbirler almasını ileri sürüyorlar. Ukrayna’ya askeri yardımı göçle mücadeleye bağlamaları Ukrayna’nın Rusya ile mücadelesinde çabucak yenik düşmesiyle sonuçlanabilir ki, bu gelişme Avrupalı NATO üyelerinin Amerika’ya güvenini zayıflatacaktır ama kimin umurunda? Cumhuriyetçiler açısından esas sorun göç.

Şayet göçmen karşıtlığı sadece Amerika ile sınırlı kalsaydı, konunun diğerlerini ilgilendirmeyen Amerika’ya özgü bir sorun olduğuna hükmetmek mümkün olabilirdi. Ama bir de Almanya’ya bakalım. Orada da göçmenlere karşı tavrıyla dikkati çeken Alternative für Deutschland hareketi hızla yükseliyor. Partinin liderleri sadece yeni göçü durdurmakla kalmayıp, Alman vatandaşlığını almış göçmenleri bile geldikleri ülkelere geri göndermeyi vaat ediyor. Parti yasaklanabilir deniyor ama böyle bir adım halk arasında yaygın destek bulduğu anlaşılan göçmen düşmanlığını ortadan kaldırmayacaktır.

Diğerlerinden geri kalmak istemeyen İngiltere de göçmenlerdn kurtulmak için “yaratıcı” yollar arayışında. “Parlak” bir bürokrat ya da siyasetçi, İngiltere’ye girmeye çalışırken yakalanan kişilerin iltica başvuruları değerlendirilirken, Burundi’ye gönderilmelerini önerdi. Böyle bir adımın İngiltere açısından yaratacağı çok yönlü sorunlar yaygın olarak tartışıla dursun, Sunak hükümeti “parlak” fikri uygulamak konusunda yılmadı. Geçen hafta içinde bu amaca dönük yasayı parlamentodan geçirdi. Tasarının Lordlar kamarasından da geçmesi gerek. Orası onaylasa bile, gözlemciler yargının yasayı iptal edeceğinden eminler. Sonuç ne olursa olsun, ülkede güçlü bir göçmen aleyhtarlığı hüküm sürdüğü aşikar. 

İktisaden başarılı ve siyaseten liberal toplumlar, her dönem daha fakir ve/veya demokrasiden yoksun ülkelerden gelen insanların gitmek istediği bir hedef oluşturmuşlardır. Soğuk Savaş yıllarında “Demir Perde”den kaçmak teşvik dahi edilmişti. Günümüzde bir dizi güçlü etken dünyanın birçok köşesinden müreffeh bölgelere göçü harekete geçiriyor. Geçmiş dönemdeki mütevazi göç hareketlerinden farklı olarak, yeni göç çok hacimli. Acaba neler oluyor? Bir kere günümüzde muhalefette olanların hayatını yaşanmaz kılan çok sayıda otoriter rejim gelişti. Muhalif olmak da gevşek tanımlanıyor. İktidardakilerden farklı bir etnik gruba veya dine mensubiyet dahi muhalif olarak nitelendirilmek için yeterli olabiliyor. Daha da önemlisi, birçok ülkede bazıları iç savaşa dönüşmüş çatışmalar var. Birçok insan ülkesinden kaçarak başka bir ülkede daha iyi bir hayat kurmayı hayal ediyor. Doğa olayları da, insanları kitle halinde sınırları aşmaya zorluyor. Örneğin, yakınen bilindiği gibi, Çad Gölü küçülüyor.  Bir dönem 25 milyon nüfusu besleyebilirken, günümüzde rakam 2.5 milyona gerilemiş durumda. Sayıların daha da düşmesi bekleniyor.

Yasadışı göç yaygın bir olguya dönüşünce, insanları başka ülkelere sokmak, suç çeteleri dahil tüm yasadışı işgörenlerin dikkatini çekiyor. Günümüzde günahsız insanların paralarını alarak onları gitmek istedikleri ülkeye götürüp sokacaklarını vaat eden çok iyi örgütlenmiş kaçakçılık ağları gelişti. Yasadışı göçü teşvik eden nedenler ortadan kalkmadıkça bu örgütler de varlıklarını sürdüreceklerdir. Dolayısıyla sayılarının azalması değil, çoğalması beklenebilir.

Yasadışı göçün iki yönlü bir süreç olduğunu hatırlamak gerekiyor. Göçün hedef edindiği ülkelerde, göçmen işgücünü her zaman istihdam etmeye hazır işletmeler bulunuyor. Zaten göçün aktığı ülkelerin hemen hepsinde belirli bir işgücü açığı bulunduğu da bir vakıa. Göçmen işçiler çoğu zaman o ülke yerlilerinin çalışmak istemedikleri işlerde istihdam ediliyor. Göçmen işçilerin yerlilerin işlerini ellerinden aldıkları iddiası çoğu zaman yeterince sağlam temellere dayanmamaktadır. Yine de göçmenler sağ kanat popülist hareketler için kolay bir hedef oluşturmakta, bu hareketler doğru olmasa bile inandırıcı gözüken gerekçelerle halkı heyecanlandırmaktadır. Göçmenlerin genellikle farklı kültür ve inançtan gelmeleri onlara dönük ithamları daha da inandırıcı kılmaktadır. Yasadışı göç gelişmiş toplumlar açısından içinden çıkılması güç bir sorun oluşturuyor. Düzenlenmeye ihtiyaç göstermekle birlikte, emek ithaline ihtiyaçları var. Buna karşılık, kamuoyları bu ihtiyacı kabule hazır olmadıkları gibi, giderek liberal demokrasi karşıtı siyasal hareketlere yöneliyorlar. Bu ikilemin çözümü var mı? Henüz ufukta bir çözüm gözükmüyor. Göçmen sorunu Batının korkulu rüyası olmaya devam ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şerefli yalnızlık 23 Eylül 2024