Başkası senin için yapmaz, sen yapmalısın
Korona sürecinde unuttuklarımızı hatırlama fırsatı bulduk. Bunlardan biri de abarttığımız küreselleşme yüzünden ihmal ettiğimiz yerel değerler ve kabiliyetlerimiz oldu. Dünyayı küresel köye çevirmekle kalmadık, yumurtaları tek sepete koyduk ve korona sepetin altını çıkardı.
Misal ABD dâhil tüm ülkeler ilaç hammaddesi için %90 Çin’e bağlı imiş meğer. Meğer hammaddesi başkasının eline bakan üretim süreci, bir gün gelir Korona kırılması yaşarmış. Meğer elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmazmış.
Bu, ülkeler için olduğu kadar, şirket ölçeğinde hatta bireysel bazda dahi geçerli olabilir. Misal dış kaynak kullanımı yaygın yöntem… Siz ana işinize odaklanırken şirketin güvenliğini, yemeğini, temizliğini, belgeleme işini vs. uzman şirkete verebiliyordunuz. En basit ifadesiyle outsourcing; dükkânda çay demlemek yerine karşıdaki çaycıdan getirmektir. Bir fincan süt için inek beslememek, sütlü kahve için besiciliğe girmemektir.
İyi de eğer karşıdaki çaycı korona olmuşsa, Çin kendini kapamışsa, dış hizmet aldığın da kendi derdine düşmüşse? Yine de kendi ekosistemimizde outsourcing yöntemini kullanacağız. Ancak yumurtaları tek sepete koymamak şartıyla…
Korona sürecinde üretimi sürdürebilmek için dış hizmet alımı ve tedarik zincirini yeni baştan düşünmemiz gerekecek. Kendi göbeğimizi kendimizin keseceği alanlara aşırı özen gösterme vaktidir zira…
TEDARİK GÜVENLİĞİ
Ülke olarak başkasına yaptırsak dahi fazlaca güvenemeyeceğimiz alanlar vardır. Elin silahıyla ülke sürgit savunulamaz, elin gıdasıyla sürgit doyamazsın, kendin üretmelisin. Elin ilacıyla sürgit şifa bulamazsın, kendin üretmelisin.
Gördük ki basit maske dahi Korona sürecinde hayati önem kazanabiliyor. Şirketlerimiz her ne üretiyor olursa olsun, tedarik güvenliğini ön plana çıkarmalı ve yerelleşmeyi yeni baştan düşünmelidir.