Başkan Adams’a dönük iddialar ve Türkiye

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın sürüklendiği skandala konu olan sorunlu eylemlerinde Türkiye’den de söz ediliyor. Başkan yargı önünde ifade vermeye çağrılmış olsa da, henüz suçlu bulunmuş veya mahkum edilmiş değil. Bununla birlikte birçok siyasi aktör Başkanın uygunsuz davrandığına, istifa etmesi gerektiğine inanmış gözüküyor. Amerikan siyasi sistemini tanıyanlar, FBI ve federal savcıların seçimle göreve gelen bireylerin görevlerini menfaat karşılığı kötüye kullanıp kullanmadıklarını sürekli izlediklerini bilirler. Şayet bir görevlinin menfaat karşılığı görevini kötüye kullandığına kanaat getirirler, yeterli kanıt elde ettiklerini düşünürlerse, işi mutlaka yargıya taşırlar. Yapılanların sonunda kamu görevlisi suçlu bulunmayabilir ama sürecin görevliye çok zarar verdiği kesindir.       

Türk kamuoyu devlet katında yolsuzluğu adeta tabii karşılıyor. Dolayısıyla, Türkiye’yi ilgilendiren sorunlar ortaya çıkmadıkça, Amerikan siyasetinin bu yönüne fazla ilgi göstermiyor. Bir süre önce, Türk basını Senato eski Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Menendez’in Amerika’ya helal et ithal etmek isteyen Mısırlı bir iş adamından külliyetli miktarda nakit ve ayrıca karısı için lüks otomobiller dahil hediyeler kabul etmekle itham edildiğini yazdı. Senatör suçlu bulundu, cezalandırılacak. Daha önceleri de benzer suçla yargıya düşmüş, jürinin karara varamaması sayesinde mahkumiyetten kurtulmuştu.  Türk kamuoyu Menendez’in davasını izliyordu çünkü kendisi Türkiye’ye husumet besliyordu. Rusya’dan S-400 füzeleri satın alması sonucunca ülkemizin CAATSA kısıtlamalarına  tabi kılınmasında başı çekmişti. Türkiye’nin F-16 filosundaki uçakların daha iyi donatması için malzeme tedarikine ve ülkemizin yeni F-16lar satın almasına karşıydı. Yunan lobisi ile yakın ilişkileri yanında, Kıbrıs Rum hükümetiyle çok dostane ilişkilere sahipti.

Türkiye şu sıralarda Amerikan kamuoyunun yolsuzluk olarak gördüğü işlemlerin fayda sağlayabilmekle beraber, açığa çıkınca çok zarar verebileceğini  görmeğe başlamış bulunuyor. Başkan Adams olayında Türkiye’nin imajının çok zedelendiğini söyleyebiliriz. Çeşitli televizyon kanalları programlarında Türkiye’ye yer veriyorlar. Ülkemiz yolsuzluk şakalarının da konusu. Maalesef, bu olaylar zaten pek parlak olmayan bir Türkiye imajının üstüne geldi. 1950li yılların başlarında Kore Savaşı’na katılması nedeniyle Türkiye’nin Amerikan kamuoyunda olumlu bir imajı vardı. Bu zamanla eridi, yerini günümüzdeki olumsuz görünüm aldı. Bu erimeden bazen Amerikan hükümeti sorumluydu. Örneğin, 1960lı yılların sonu, 1970li yılların ilk döneminde Amerika uyuşturucu sorunlarıyla boğuşurken, Nixon yönetimi haksız biçimde uyuşturucunun kaynağının Türkiye olduğunu duyurdu. Son yıllarda, özellikle 2010 sonrası Türkiye’deki demokrasinin giderek çökmesi, hükümetin de sürekli Amerika’ya karşı hasmane beyanlarda bulunması da Türk imajının gerilemesine önemli katkıda bulundu.  

Bu aşamada ne yapılabilir? Yolsuzluk işlemlerinden kaynaklanan sorunun derhal ortadan kalkmayacağı kesin ama yine de zararı sınırlayan önlemler üzerinde düşünülebilir.  Yargıya düşen belgelerde Türk hükümeti ve yetkililerine atıfta bulunulsa da, henüz haklarında yargı takibatı bulunmuyor. Bu dönemde Türk hükümeti bir açıklama yaparak, Amerikan yetkililerle her bakımdan işbirliği yapmaya hazır olduğunu güçlü biçimde vurgulayabilir. Başkanın eylemlerine ortak olduğu düşünülen Türk vatandaşlarını ve hatta bürokratları yargılamaya hazır olduğunu da duyurabilir. Böylece, yapılanların bireylerin işi olduğu, hükümet katında onaylanmadığı mesajı verilebilir.

Türk Hava Yolları da kendi imkanlarını kullanarak Başkana gösterilen kolaylıklarla ilgili açıklamalar yapabilir. Bir örnek vermek gerekirse, VIP kişileri üst sınıfa terfi ettirme politikası açıklanabilir. Amerikan kamuoyunun ulusal havayolumuzun tüm şimdiki ve eski milletvekilleri ile yine aynı durumdaki bakanları üst sınıfa terfi ettirme nezaketinde bulunduğunu, bu nezaketi bir kısım dost ülke şahsiyetlerine gösterdiğini bildiklerini zannetmiyorum. Dolayısıyla, Başkan Adams’ı business class’a terfi etirmeleri pek istisnai bir uygulama olmayabilir. Ayrıca, Başkanın seyahat ettiği çoğu ülkeye en iyi bağlantıyı Türk Hava Yollarının verdiği gösterilebilir. Bunun için diğer hava yollarının verdiği bağlantıları gösteren tablolar yapılabilir.

Yazıyı son bir notla bitireyim. ABD’yi Cumhurbaşkanıyla aynı dönemde fakat Sosyalist Enternasyonel’in toplantısı nedeniyle ziyaret eden ana muhalefet liderimiz bazı toplantıları için meşhur ( şöhreti bu günlerde zedelenmiş) Türkevini kullanacağını beyan etti. Bu doğruydu çünkü mülk Türk devletinindir. Ancak, sözlerini Türk yetkililerinin Amerikalı yetkililerle işbirliği yapacağına güvendiğini ifade ederek sonlandırması, başka herhangi bir değerlendirmede bulunmaması, başka bir şey söylememesi daha doğru olurdu diye düşünüyorum. Bilmiyorum, siz ne der siniz? 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şerefli yalnızlık 23 Eylül 2024
Çatışma tırmanacak mı? 12 Ağustos 2024