Başarının sırrı sözcüklerde gizli
Tunç DİPTAŞ
“Bu proje çok zor görünüyor.”
“Terfi almam imkânsız.”
“Bu işe beni alacaklarına inanmıyorum.”
“Kendimi geliştirmek için zamanım yok.”
“Ben bu problemin çözüleceğine inanmıyorum.”
“Hayat çok zor.”
“Neden hep kötü şeyler benim başıma geliyor?”
“Ben neden sürekli hata yapıyorum?”
“Yeni bir işe başlamak için henüz çok gencim (ya da maalesef oldukça yaşlıyım).”
Hayatım boyunca çevremdeki insanlardan bu ve benzer sözcükleri duydum. Sonra da fark ettim ki aslında bu sözcükleri hayatımın belli dönemlerinde kendim de söylüyormuşum. İnsan her ne kadar etkisinde kalmamaya gayret gösterse de beyninin bilinç dışı mekanizması etrafında söylenen sözlerden etkileniyor ve hayatının bir parçası haline getiriyor.
Siz de bu sözcükleri duyuyorsunuzdur. Gerek iş yerinizde gerek özel yaşamımızda bizi olumsuz etkileyen sözler bunlar. Farkında bile olmadan enerjimizi aşağı çeken, hayata daha dar bir çerçeveden bakmamıza neden olan, duygularımızı negatif etkileyen cümleler.
SÖZCÜKLER VE BEYİN
Nörobilim tüm hızıyla gelişmeye ve her alana bakışımızı değiştirmeye devam ediyor. Beyin üzerine yaptığı araştırmalar ile tanınan Dr. Andrew Newberg’in de “Sözcükler Beyninizi Değiştirebilir” isimli kitabında da belirttiği üzere sözcükler beynimizin yapısının değişmesini sağlıyor.
Dr. Andrew denekler üzerinde yaptığı araştırmalar sonunda ‘sevgi’, ‘barış’, ‘özgürlük’ gibi sözcüklerin beynin bilinçli düşünceden sorumlu frontal korteks bölümündeki kıvrımları güçlendirdiğini, beynin idrak etme gücünün daha da genişlediğini söylüyor.
Bunun tam tersi olarak ‘endişe’, ‘üzüntü’ barındıran sözcükler beynin korku merkezi amigdalayı hareketlendiriyor ve stres hormonu salgılamasını sağlıyor. Stres hormonu beynin fonksiyonlarının etkili çalışmasını önlemekle kalmıyor, bilinçli düşüncenin kapanmasına (frontal korteks) yol açıyor.
Dr. Andrew pozitif sözcüklere odaklanmanın insani harekete geçirdiğini, kendimize ve insanlara bakışımızı değiştirdiğini, gerçeği algılamamızın dahi değiştiğini yaptığı araştırmayla kanıtlıyor.
UZMANLAR BU KONUDA NE SÖYLÜYOR?
1997 yılında sinemalara gelen ve büyük ilgi uyandıran Contact (Mesaj) filmi, bende büyük etkiler bırakan, unutamadığım filmlerden biridir.
Filmde Jodie Foster, dünya dışı yaratıkların dilini çözüp onlarla iletişim kurmaya çalışan Dr. Eleanor Arroway karakterini canlandırıyor ve filmde önemli bir zamanını dünya dışından gelen yaratıkların söylediklerini anlamakla ve onların işaretlerini kavramaya çalışmakla geçiriyor.
Dr. Eleanor Arroway en sonunda dünya dışı varlıkların dillerini çözüyor ve bunu yaparken önemli bir ayrıntının altını çiziyor:
“Konuştuğumuz dil bizim düşünce yapımızı tamamen değiştiriyor.”
Bu hipotez nörobilim ve dilbilim uzmanları tarafından da doğru kabul ediliyor. Beynimiz konuştuğumuz dile göre farklılaşıyor, değişiyor ve gelişiyor.
Peki, tek bir söz beynimizi, duygularımızı bu kadar etkiliyorsa, söylediklerimiz bu kadar önemliyse ne yapmalıyız? Kendimizi bu konuda nasıl geliştirmeliyiz?
DÖRT ADIMDA GELİŞİM:
1 - Gün içerisinde rutin olarak söylediğiniz sözcüklerin farkına varın. Mesela birisi size “Nasılsın?” diye sorduğunda “fena değil” ya da “yuvarlanıp gidiyoruz” demek yerine “çok mutluyum” veya “çok iyiyim” diyebilirsiniz. “Neden kötü şeyler hep benim başıma geliyor” demek yerine “Bunda da mutlaka benim için bir güzellik vardır” diyerek beyninizi daha olumlu olmaya doğru evirebilirsiniz.
2 - Sürekli kullandığınız negatif üç kelime ya da cümle belirleyin. Bu üç kelimenin ya da cümlenin yerine koyabileceğiniz, daha eğlenceli daha olumlu kelimeler arayın. Olumluya çevirdiğiniz kelimeleri ya da cümleleri günlük yasamda kullanmak için çaba sarf edin. Örneğin “problemi çözemiyorum” demek yerine “mutlaka çözeceğim” ya da “ben bütün problemleri geçmişte çözdüğüm gibi yine çözerim” deyin. “Yorgunum” kelimesi yerine “az enerjim kaldı. Dinlenip enerjimi yine artıracağım” demeyi deneyin.
3 - Üç tane kullanmadığınız ama kullanmaktan keyif alacağınız kelime belirleyin. “Muhteşem”, “süper”, “çok keyifli” bu olumlu kelimelere örnek olarak söylenebilir. Hayatınızın bir parçası haline getirip sürekli olarak kullanmaya çalışın.
4 - İki yakın arkadaşınıza ya da sizi her gün gören ailenizden birilerine daha olumlu konuşma ve dili etkili kullanma hedefinizden bahsedin. Bu kişilerin görevi sizi her olumsuz sözcükte uyarmak ve kelimeleri olumluya çevirmenizi sağlamak olsun.
Önümüzdeki bir hafta küçük bir gözlem yapmanızı öneririm.
Önce etrafınızda bulunan başarılı ve kendisini geliştirmiş insanların söylediği sözlere dikkat edin.
Sonra da hayatta yerinde sayan, gelişime kendisini kapatmış insanların hangi kelimeleri kullandıklarını gözlemleyin.
Aradaki farkı çabucak göreceksiniz.
Çok basit gibi görünüyor. Ama bilim gösteriyor ki söylediğimiz sözcükler hayatımızın akışını belirliyor. Duygularımız bu sözlerimize bağlı oluşuyor. Önümüzdeki on gün boyunca olumlu kelimeleri kullanmaya odaklanın. Mümkün olduğu kadar olumsuz sözcüklerden uzak durun. Duygularınızın ve hayatınızın değiştiğini, daha mutlu ve huzurlu hissettiğinizi göreceksiniz.
Cesaret, başarılı olmak için çok önemli bir unsur. Bizi cesur olmaya iten ise sözcükler yoluyla hayata pozitif bir anlam yükleyebilmektir.