Başarılı çocuk yetiştirmenin önkoşulları
Geçen hafta ilgi çekici bir makale okudum. Başarılı çocuk yetiştirmenin dört koşulundan bahsediyordu. CNBC’deki makalenin yazarı Margot Machol Bisnow oldukça başarılı olan gençleri yetiştiren 70 ebeveyn ile konuşmuş ve ortak noktaları çıkarmış. Hatta bunları “Bir girişimci yetiştirmek” başlıklı bir kitapta toplamış. Başarılı çocuk yetiştiren gençlerin anne-babalarının yaklaşımında öne çıkan dört ortak nokta var ama bunlar yapılması gerekenler değil, yapılmaması gerekenler.
Farklı etnik, sosyoekonomik ve dini kökenlerden gelen bu çocukların aileleri asla ve asla dört şeyi yapmamışlar.
1- Çocuklarının hobilerine vakit kaybı olarak bakmamışlar.
2) Çocukları adına tüm kararları onlar almamışlar.
3) Başarıları için onları asla para ya da benzeri şeylerle ödüllendirmemişler. Ya da yüksek eğitim dereceleri almaları için zorlamamışlar.
4) Finansal okur yazarlığı asla ihmal etmemişler.
Bunların her biri önemli ve üzerinde saatlerce konuşulacak ya da tartışılacak noktalar ama ben bir ekonomi köşesinde yazar olmanın da etkisiyle finansal okur-yazarlık üzerinde durmak istiyorum.
Finansal Okur Yazarlık ve Erişim Derneği (FODER) adında bir dernek var. 2012 yılından bu yana finansal bilincin artırılması için ekosistemin gelişmesine destek olma hedefiyle uğraşıp duruyor. Devlet, özel sektör ve diğer sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak bireylerin ülke çapında finansal okuryazarlık, finansal erişim farkındalıklarını geliştirmeye çalışıyor.
İşte bu dernek, internet sitesinde finansal okuryazarlığı tanımlarken “gelirinizle ve bütçenizle ilgili bilgi sahibi olmak ve onu etkin bir şekilde yönetebilmeyi ifade eder” diyor. Konu Margot Bisnow’un dediği gibi sadece başarılı çocuk yetiştirmek için değil finansal olarak hayatta kalabilmek için de önemli.
Yine FODER’in dediği gibi “Finansal okuryazarlık, kişinin gelirini akıllıca finansa edebilmesinin yanı sıra, doğru yatırım ve tasarruflara yönelebilmesini sağlıyor.” İşte bu nokta, özellikle bizim gibi çok yüksek enflasyon yaşayan ve negatif reel faiz nedeniyle tasarrufların eridiği ekonomilerde daha da önem kazanıyor.
Eğer negatif reel faizler söz konusuysa, yani tasarruf araçlarının sunduğu getiriler aynı dönem için ortaya çıkan enflasyondan düşükse doğru yatırım ve tasarruflara yönelmek ayrı bir ustalık ister. Bu işi beceremeyenlerin tasarrufları ise enflasyon karşısında erozyona uğrarlar.
Yapılan ücret artışları ile enflasyona karşı korunduğu ve hatta enflasyonun önüne geçildiği gibi algı yaratılabilir ama finansal okuryazarlılığı olanlar bunun öyle olmadığını bilirler. Yüksek enflasyonla boğuşan ülkeler aynı zamanda ücret artışı-enflasyon sarmalına girmiş ekonomilerdir. Yani yüksek enflasyon nedeniyle reel olarak alım gücü gerileyen kesimlerin maaşı arttırılır. Maaş artışları yeni enflasyonist dalgayı tetikler; sonra maaşlar tekrar arttırılır; sonra yeni enflasyonist baskı gelir. Bu böyle devam eder; ta ki enflasyonu aşağı çekmeye kararlı bir yönetimin uygulayacağı ciddi bir dezenflasyonist programla enflasyonist döngü kırılıncaya kadar.
Gençlerden başladık enflasyona kadar geldik. Konuyu bağlamak gerekirse; finansal okuryazar olan gençlerin sayısı arttıkça ve bu gençler kamu ya da özel sektör olsun fark etmez ekonomide önemli görevlere geldikçe işler değişecektir; daha doğru kararlar alınacaktır.