Baroların iptal talebi Danıştay'dan döndü!

Abdullah TOLU
Abdullah TOLU Vergi Kurdu

Hemen belirtelim, iptal talebi KDV oran artışı yapılan Cumhurbaşkanı Kararı ile ilgili!

KDV oran artışları ve buna ilişkin düzenlemeler her zaman kamuoyunun yakın ilgi alanında bulunuyor.  Yapılan düzenlemeler ve olası etkileri enine boyuna ciddi ciddi tartışılıyor. Bu, Maliye dahil hemen herkes açısından oldukça değerli ve önemli! 

Yakın bir zamana kadar KDV oranlarının artırılmasına yönelik olarak çıkarılan Cumhurbaşkanı Kararlarına (önceden BKK) karşı Danıştay’da hiç iptal davası açılmamıştı. 

Ancak, 2023 yılında KDV oranlarının artırılmasına yönelik olarak çıkarılan bir Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için Danıştay nezdinde iptal davası açıldı. Söz konusu Kararla bazı ürünlerde yapılan KDV oran artışları kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Çünkü, KDV oranı artırılan ürün ve hizmetler arasında halkın yoğun tüketimine konu olan bazı ürünler de yer alıyordu. Bu ürünlerin bazıları ise oldukça hassas nitelikteydi!  

İptali istenilen Cumhurbaşkanı Kararı hangisi? 

İptal davası, 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan düzenlemelerle ilgili. 

İptali istenilen Kararla hangi düzenlemeler yapılmıştı?

İptali istenilen 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; yüzde 18 olarak uygulanmakta olan genel KDV oranı yüzde 20’ye, yüzde 8 olarak uygulanmakta olan indirimli KDV oranı ise yüzde 10’a yükseltilmiş, ayrıca, bu kapsamda; 

- Sabun, şampuan, deterjan, dezenfektanlar, ıslak mendil (sabun, deterjan veya solüsyon emdirilmiş olsun olmasın), tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt mendil, peçete, bebek bezi, hijyenik havlular ve tamponlar, kadın pedleri ve benzeri hijyenik malzemelerde yüzde 8 olarak uygulanmakta olan KDV oranı yüzde 20’ye,

- Mobilya, özel okul ve otellerde KDV oranı ise yüzde 8’den yüzde 10’a 

Artırıldı. 

Yüzde 1 olarak uygulanan KDV oranında ise herhangi bir değişiklik yapılmadı. 

İptal davası hangi gerekçeyle açıldı?

Türkiye Barolar Birliği ve çok sayıda Baro tarafından açılan iptal davası ile; 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasının Cumhurbaşkanına verdiği "vergi oranlarına ilişkin hükümlerde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi"nin dava konusu uyuşmazlıkta yeni vergi ihdas edecek şekilde ve miktarda kullanıldığı için düzenlemenin yetki yönünden hukuka aykırılık teşkil ettiği, bu durumun vergilendirmenin kanuniliği ilkesine de uygun düşmediği, vergi oranlarında yapılan artışın mali güce göre vergilendirme ilkesine aykırı olduğu gibi sosyal devlet anlayışıyla da bağdaşmadığı, düzenlemeyle avukatlık hizmetlerinde de KDV oranının artması nedeniyle vatandaşların mahkemeye erişim hakkının kısıtlanacağı ileri sürülerek, söz konusu Kararın iptal edilmesi talep edildi. 

Peki, Maliye bu iddialara karşı nasıl savunma yaptı?  

Maliye ise; düzenlemenin, davacıların menfaatini etkilememesi nedeniyle dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını, 06/02/2023 tarihinde meydana gelen depremler nedeniyle ortaya çıkan kamusal ihtiyaçların karşılanmasının, sosyal devlet anlayışının bir gereği olduğu için söz konusu ihtiyaçlar nedeniyle oluşan finansman açığının karşılanmasına amacıyla yapıldığını, KDV’nin mali güce bağlı olarak yapılan harcamalar üzerinden alınması nedeniyle mali güce göre vergilendirme ilkesine uygun olduğunu, vergi oranlarının artırılması suretiyle elde edilmesi beklenen kamu geliri artışı ile tüketicilere yüklenen ilave mali külfet arasında makul bir denge bulunması nedeniyle ölçülülük ilkesine aykırılıktan söz edilemeyeceğini, KDV Kanunu'nun 28. maddesiyle Cumhurbaşkanına, %10 olan vergi oranını dört katına kadar artırma ve %1 'e kadar indirme yetkisi verildiğini, KDV oran artışlarının da bu yetki çerçevesinde yapıldığını ve Kanuna aykırı olmadığını,  bu nedenle iptal talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtti. 

Danıştay Baroların iptal talebini reddetti!

Danıştay 3. Dairesi, Baroların KDV oran artışlarının dayanağını oluşturan 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptaline ilişkin taleplerini oybirliğiyle reddetmiş olup, verilen Kararlarda red gerekçesi ise şu şekilde ifade edilmiştir (Danıştay 3. Dairesi’nin 04.10.2024 tarihli ve E.2023/3133, K.2024/5092; aynı tarihli ve E.2023/8971, K.2024/5090; aynı tarihli ve E.2023/2779, K.2024/5093, aynı tarihli ve E.2023/5148, K.2024/5089; aynı tarihli ve E.2023/2844, K.2024/5091 sayılı Kararları):

“3065 sayılı Kanunu'nun 28. maddesiyle Cumhurbaşkanına verilen yetkiye istinaden söz konusu maddede belirtilen sınırlar dahilinde yapılan dolayısıyla üst hukuk normlarına aykırılık taşımadığı anlaşılan %18 olan genel KDV oranının %20'ye, %8 olan indirimli KDV oranının ise %10’a çıkarılmasına ilişkin dava konusu düzenlemenin, kanunilik ilkesine uygun düştüğü, kamu gelirlerinin artırılmasına yönelik meşru bir amaç taşıdığı ve anılan meşru amaca ulaşma bakımından elverişli, kamu gelirlerinin hangi vergilendirme araçlarıyla artırılacağının takdirinin yasama organına ve yasanın verdiği yetkiyle sınırlı olarak yürütme organına ait olması nedeniyle gerekli, bu suretle elde edilecek kamu geliri ile mükellefler tarafından katlanılacak ilave külfet arasında makul olmayan bir dengesizliğin bulunduğundan söz edilemeyeceğinden de orantılı olduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda, idari yargı yerlerinin denetim yetkisinin, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanılmasının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesi ile sınırlı tutulduğu da dikkate alındığında, Cumhurbaşkanına verilen yetki kapsamında yukarıda değinilen hususlara uygun olarak yapıldığı sonucuna varılan uyuşmazlık konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamıştır.”

Barolar bu kararlara karşı ne yapabilir?

Barolar, Danıştay 3. Dairesi tarafından verilen bu kararlara karşı, kararların kendilerine tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay VDDK’ya temyiz talebinde bulunabilir.

Temyiz sonucu değiştirir mi? 

Kişisel görüşümüz de Danıştay 3. Dairesi ile aynı yönde. 

Danıştay 3. Dairesi’nin verdiği kararlardaki ortak gerekçe dikkate alındığında, Danıştay VDDK’nın da aynı yönde karar vereceğini, temyiz taleplerini reddedeceğini düşünüyorum. 

Sonuç olarak; 

Önümüzdeki süreçte bu ve benzeri iptal davaları ile daha sık karşılaşacağız gibi görünüyor. 

Ancak, bu kararlarda gösteriyor ki, iptal davalarının daha dikkatli ve gerekçelendirilerek açılması lazım. Bunun için iptali istenilecek düzenlemenin iyi irdelenmesi, Cumhurbaşkanı’na verilen yetkinin daha iyi analiz edilerek özellikle oran ve indirim tutarları yönünden Kanunda yer alan alt ve üst sınırlara riayet edilip edilmediği hususlarına özellikle dikkat edilmesi şart! 

Önemli not: Tüm okurlarımızın yeni yılını kutluyor, 2025 yılının sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar