Bakmayın son dönemdeki istihdam artışına, işsizlik sorunu çok derin!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

İşgücü istatistiklerinde bardağın dolu tarafı:

✔ Bu yıl ilk dokuz ayda 2.2 milyon kişiye iş sağlandı.

Bardağın boş tarafı da var:

✔ Son üç yıldaki istihdam artışı yalnızca 490 bin. Özellikle pandemi yüzünden çöken işgücü piyasaları yavaş yavaş toparlanıyor. Olan bundan ibaret.

Hayretler içinde izledim. Askıdan ekmek almış evine gitmekte olan bir vatandaş sokakta mikrofon uzatıldığında ne dedi biliyor musunuz:

“Türkiye’de çalışmak isteyene iş var, insanlar iş beğenmiyor.”

Genç muhabir arkadaşım karşısındaki kişinin yaşına saygıdan olsa gerek “Peki madem öyle siz niye çalışmıyorsunuz da askıdan ekmek aldınız” diye sormadı.

Ama Türkiye’de insanların iş beğenmediği yargısında haklılık payı hiç yok değil! Evet iş beğenmeyen çok; özellikle de gençler! Ama bunu söyleyenlere şunu sormak gerekiyor:

“Sen dişinden tırnağından artırdığınla bir çocuk okutsaydın; onun mühendis, iktisatçı, öğretmen olarak mezuniyetini görseydin ama o kendi alanıyla ilgili iş bulamasa ve birilerinin en iyi ihtimalle asgari ücretle yok moto kuryeydi, yok garsonluktu gibi iş teklifl eriyle karşılaşsaydı, bu genç senin evladın olsaydı senin, böyle bir işi yapmasını kabul eder miydin, buna gönlün razı olur muydu?”

Türkiye’de işsizliğin iş beğenilmediği için yüksek olduğunu söyleyenlerin suratına tokat gibi indirilecek cevap budur!

Hem işsizlik sorunu mu var ki!

TÜİK dün eylül ayının işgücü istatistiklerini açıkladı ve gördük ki işsizlik sorununun üstesinden de gelmek üzereyiz.

Eylül ayında yüzde 11.5 olarak ölçülen işsizlik oranı bu yılın haziranındaki yüzde 10.6’dan sonraki en düşük oran olarak kayıtlara girdi. Eylüldeki yüzde 11.5, haziran hariç tutulursa son üç yılın da en düşük oranı.

Eylülde işgücü 356 bin kişi arttı; bu kişilerin hepsine iş bulunduğu gibi işgücü artışının üstünde bir istihdam artışı da sağlandı. Eylüldeki istihdam artışı tam 426 bin kişiye ulaştı. İşsiz sayısı düştü, işsizlik oranı da yüzde 11.8’den yüzde 11.5’e geriledi.

İstihdamın dokuz ayda 2.2 milyon artmasıyla niye övünülmez?

TÜİK verilerine göre istihdam yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 2.2 milyon kişi arttı. Yani her ay ortalama olarak 244 bin kişiye iş yaratılmış oldu.

İstihdamda aydan aya çok keskin dalgalanmalar yaşandı.

Örneğin martta 579 bin kişilik artış varken, bir sonraki ay 143 bin kişilik gerileme ortaya çıktı. Ya da ağustosta 15 bin kişi azalan istihdam, bir sonraki ayda, eylülde 426 bin arttı.

Ama “Ayda ortalama 244 bin, dokuz ayda 2.2 milyon istihdam artışı, bu nasıl olur” diye düşünmek bir yönden doğru gibiyse de, büyük fotoğrafa bakınca durum epeyce farklı.

Biz kaybettiğimiz eşeği yorgun ve aç susuz kalmış bir şekilde yeniden bulduk yalnızca, olan bundan ibaret!

Üç yıldaki artış 490 bin

Eylül aylarındaki işgücü durumuna ilişkin tablomuzdaki veriler nereden nereye gelebildiğimizi somut biçimde ortaya koyuyor.

Bu yılın eylülündeki istihdam 29.3 milyon kişi. Bir yıl önceye göre 2.2 milyondan fazla artış var ama 2020 istihdamın dip yaptığı bir yıldı, bu gerçeği göz ardı etmemek durumundayız. Dolayısıyla doğru ve sağlıklı sonuç verecek kıyaslama için anormal bir yıl olan 2020’yi değil, daha normal yılları ölçü almak gerekir.

Örneğin 2018'i... Söz konusu yılın eylül ayındaki istihdam 28.8 milyon. Aradan üç yıl geçmiş, bu yılki istihdam 29.3 milyon. Yani üç yılda 490 bin kişilik istihdam artışı olmuş.

Üç yılda, yani 36 ayda 490 bin kişilik bir artıştan söz ediyoruz. Yüzde 2'yi bile bulmayan bir artıştan...

Her ay ortalama 13-14 bin kişilik istihdam artışı sağlanmış. Doğrusu buna istihdam artışı bile denmez. Adeta yerimizde saymışız.

Çalışmak isteyeni az olan ülkenin işsizlik oranı da düşük olur

Son açıklanan veri eylül ayına ait olduğu için kıyaslamayı hep diğer yılların aynı ayıyla yaptığımızı belirtip devam edelim.

İşsiz sayısı bir ay artar, azalır; bu çok da önemli değil. Örneğin 2018'den sonra iki yıl üst üste düşen işsiz sayısı son bir yıldır artış eğiliminde. Bu dalgalanmada pandemi etkili, pandemiden kaynaklanan ekonomik gidişat etkili. Dolayısıyla aydan aya, hatta yıldan yıla olan değişimlere fazla takılmamak gerekir.

Bizim temelde çok daha büyük sorunlarımız var... Çalışabilir nüfusun yaklaşık yarısı çalışmak istemiyor. İşgücüne katılma oranımız yüzde 50 dolayında, bir puan artıyor, bir puan düşüyor, hepsi bu.

Oran erkeklerde yüzde 70’i buluyor ama kadınlarda yüzde 30’ların başına çakıldı kaldı.

İşgücüne dahil olmayan 30 milyondan fazla nüfus var. TÜİK veri açıklama yöntemini değiştirdiğinden beri işgücüne dahil olmama nedenlerini artık aylık göremiyoruz ama temel nedenler biliniyor:

“Ev işleriyle meşgul olma, eğitim, emeklilik ve çalışamaz halde bulunma.”

Diğer bütün gerekçeleri bir kenara bırakalım; iş bulma umudu olmadığı için iş aramayanlarla işbaşı yapabilecek durumda olduğu halde iş aramayanların toplamı son verilere göre 3.2 milyon düzeyinde. Yalnızca bu kişiler işgücü piyasasına girse ve bunlara iş bulunamasaydı işsiz sayımız bu ölçüde artacaktı.

İşgücüne katılma oranı Avrupa ülkeleri düzeyine iyi ki çıkmıyor! Düşünsenize, yüzde 50'ler dolayında bulunan oranın yüzde 60’a, 70’e çıktığını. Bu bugünden yarına olmaz ama ya olursa!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar