Bakmak ile görmek arasındaki fark
Güngör Uras’ı iki yıl önce bugün kaybettik. Aradan geçen bu iki yıl boyunca neler oldu neler. Hem dünyada hem de Türkiye ekonomisinde onun yorumuna, analizlerine ve önerilerine ihtiyaç duyulacak pek çok gelişme yaşandı. Güngör Uras’ın bakışının, kaleminin ve kavramları sadeleştiren, basite indirgeyen dilinin eksikliği hep hissedildi.
Güngör Uras ile beraber Anadolu’da onlarca şehire gittik. Toplantılara katıldık, konuşmalar yaptık. Fabrikalara, pazar yerlerine gittik. Döndükten sonra gittiğimiz yerlere dair yazılarını görünce anlıyordum Güngör Uras farkını. Aynı yerlere gitmiştik ama görememiştik onun görüp yazılarına aktardığı onca şeyi. Bakmak ile görmek arasındaki farkı gösterirdi bizlere.
Onu farklı kılan birçok özelliği vardı. Güngör Uras akademisyendi, profesörlük unvanı vardı. Devlet Planlama Teşkilatı’nın en etkili zamanlarında DPT uzmanıydı. İş dünyasının en etkili örgütlerinden birinin genel sekreterliğini yaptı. Özel sektörde yöneticilik görevi üstlendi. Bunların hepsinin yazılarına katkısı olmuştur ama onun asıl ustalığı bakış açısından ve soyutlama yeteneğinden gelirdi, bir de tükenmek bilmeyen yazma hevesinden ve üslubundan.
“Humour türü yazıları seviyorum” diyordu. “Humour” kelimesi yabancı bir kelimedir. Anlamı “olayların gülünç yanlarını görme yeteneği, nüktedanlık, şakacılık”tır. Güngör Uras kamu ve özel sektör deneyimi, akademisyenliği, bilgi birikimi ve gözlem yeteneğinin yanı sıra bu tarzı ile en sıkıcı konuları bile okuttu, dinletti ve izletti. Sıkıcı ve karmaşık ekonomiyi sadeleştirerek ve eğlenceli hale getirerek aktardı.
Güngör Uras derdi ki, “Önemli olan yazılanın okunması, anlaşılmasıdır. Ben roman değil, hikâye değil, ekonomi yazıyorum. Yazdıklarımın anlaşılır olması gerekiyor. Konuya yabancı olanların yazıyı sıkılmadan okuyabilmelerini temin etmek, konuya ilgi duymalarını
O ekonomi bilmeyenlere ekonomi öğreten bir hocaydı.
“Ayşe Teyze” diye bir karakter ve “Ayşe Teyze Ekonomisi” diye bir kavram yarattı. Basitliği yakalamak uğruna içerikten fedakarlık etmedi. Analizlerini, öngörülerini akademisyen ve teknokrat geçmişinin de etkisiyle hep veriye dayandırdı. Bununla yetinmedi sokağa çıktı, pazara indi, gözlem yaptı. Pazarcıyla, esnafla ve alışveriş yapanlarla konuştu.
Kendisini dar kalıplara, birkaç konuya sıkıştırmadı; serbest bıraktı kalemini. Baktığı her yerde, yaşadığı her anda okuyucuları için bir şeyler aradı.
Güngör Uras’ı sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.