Bakakalırım giden Dünya'nın ardından
Dünya borsaları ikinci dalga endişelerine rağmen yükselişini sürdürüyor. Açıklanan güçlü veriler ve genişletici ekonomi politikalar yeni vaka sayısındaki artışın göz ardı edilmesine yol açıyor.
Güney yarımkürede pandemi eğrisi dikleşmeye devam ediyor. Brezilya’nın ardından Meksika da salgının yeni merkezleri arasına girdi. Ama Dünya liderliği açık ara ABD'de kalmaya devam ediyor.
Piyasalar ekonominin açık tutulmaya devam edeceği varsayımıyla bugüne kadar vaka sayılarındaki artışa sınırlı tepki gösterdi. Ancak ABD rakamlarının tırmanmaya devam etmesi durumu değiştirebilir.
Varlık alımları ve finansal baskılama vaka sayısındaki artıştan bağımsız olarak piyasalar için itici güç olmayı sürdürüyor.
Küresel piyasalarda iki ana eğilim görüyoruz.
(I) Risk iştahındaki artış ve finansal baskılama sonucunda nakit ve tahvilden hisse senedine geçiş.
(ii) Güçlü bilançosu olandan zayıfa (ABD’den Avrupa'ya ve Gelişmekte Olan Ülkelere) yönelme.
Türkiye piyasaları ilk eğilimden yararlanmaya başladı. Vergi öncesi ex-ante reel faizlerin – yüzde 3, - yüzde 4 bandına gerilemesiyle Türk Lirası dışındaki varlıklara yöneliş başladı. Hisse senedi piyasası da bundan nasibine düşeni almaya başladı.
Ancak gelişmekte olan ülke varlıklarına giriş henüz bizi etkilemiyor. Yerleşik yatırımcı borsaya yönelirken yabancı yatırımcılar çıkmaya devam ediyorlar.
Yabancı yatırımcıları piyasamızdan çıkmaya iten sebepleri iyi analiz etmemiz lazım. Salgına karşı başarılı mücadele etmemize ve büyümenin hızla canlanacağına yönelik işaretlere rağmen neden küresel yatırımcı bizi satmaya devam ediyor. Bu sorunun cevabını bulmadan sürdürülebilir bir büyüme ortamı tesis etmemiz zor gözüküyor.