Bağış ödemesine başladı, makbuza ‘konut yapılması şartıyla’ yazıldı
Depremin üzerinden üç haftadan fazla süre geçti. Bölgede barınma sorunu hala tam anlamıyla çözülemedi. Kızılay ve Ahbap üzerinden çadır tartışmaları devam ederken Türkiye’nin önde gelen gruplarının kurduğu çadır kentlerin sayısı da artıyor. Bu gruplardan biri Atasay Kuyumculuk oldu. Atasay; Adıyaman’da 700 çadırlık, Kahramanmaraş’ta 300 çadırlık kent kurdu. Tuvalet, duş, kreş, okul, sağlık ocağı, tuvalet, duş gibi birimlerin da yer aldığı kente eksi 30, artı 50 dereceye dayanıklı termal çadırlar kuruldu. AFAD koordinasyonunda çadırlara depremzedelerin yerleştirilmesine başlandı. Atasay, her iki çadır ilde de günde 6 bin kişiye yemek çıkaran iki mutfak da kurdu. Türkiye genelindeki restoranlarından 150 kişilik ekibi bu mutfaklarda çalışmak üzere bölgeye gönderdi.
Atasay Yönetim Kurulu Üyesi Cihan Kamer, depremin ilk gününden itibaren iki çadır firmasıyla anlaştıklarını, bu firmaların her gün 100’er tane çadır üretip teslim ettiğini anlatıyor. Valilik, kaymakamlık gibi tüm yetkililerin hızla çadır kentin kurulması için önlerini açtığını dile getiren Kamer, “Bizzat tüm kurulum aşamasını kontrol ettik. Konteynerlere gerek olmayacak kadar konforlu çadırlar olmasına dikkat ettik. Çaba Derneği ile birlikte kreş kurduk. 10 gönüllü pedagog çocuklarımızla ilgileniyor. Bu hafta çadırları AFAD’a devredeceğiz ama mutfaklarımızı işletmeye devam edeceğiz” diyor.
‘Termal çadırların tanesine 12 bin TL civarında bir para ödedik’
Cihan Kamer, termal çadırların 12-16 metrekare büyüklükte olduğunu söylüyor. Tanesine 12 bin TL civarı bir para ödediklerini ekliyor. Bunun üzerine Kızılay’ın 22 bin TL’lik çadırlarına göre ucuz değil mi diye soruyorum, şöyle yanıtlıyor: “Piyasadaki 3-4 bin TL’lik çadırlardan göndermek istemedik. Termal çadırlar yaptırdık ve 12 bin TL civarında para ödedik her bir çadıra. Kızılay’ın çadırlarının özellikleri nedir, nasıldır bilemiyorum. Bilsem çadır sattıklarını o zor ortamda ben de gider alırdım. Çünkü o anda mesele insanlara hızlıca çadır ulaştırmaktı.”
Kamer’e Tek Yürek Türkiye kampanyasına yaptıkları bağışı, Acun Ilıcalı’nın bağış tutarını 170 milyon TL’den 220 milyon TL’ye yuvarlamasını hatırlatıyorum. “11 ilimizi iki büyük deprem vurdu. Devletimizin her yere aynı anda yetişmesi çok kolay değildi. Eleştiri yaparken biraz vicdanlı olmak lazım. Biz kampanya öncesinde 80 milyon TL’lik bir yardım planladık. Bunun 30 milyon çadırlar içindi. Kalanı da en az 6 ay olmak üzere 6 bin kişiye günde üç öğün yemek çıkarmak ve erzak dağıtımı içindi. Acun Ilıcalı yayından önce tutarı bir miktar yükselteceğini söylemişti. Ona toplumun büyük acısı var, yanlış anlaşılır dedim” diyor ve devam ediyor:
50 milyon TL ödendi, üç ay içinde tamamı ödenecek
“Bu paralar hayır veya zekât değil. Ben, babam, oğlum yani tüm aile olarak servetimizi paylaşıyoruz. Kazandığımız bir parayı değil servetimizin bir parçasını veriyoruz. Babam Atasay Kamer, ‘100 yılda bir gelen afet varken 100 milyon TL daha fazla param olsa ne olur’ dedi. Önemli olan bu afetten yara alan vatandaşlarımızın bir an önce bir eve kavuşması. Bu yüzden biz ev yapmak şartıyla 220 milyon TL’lik bağışı yaptık. Bu şartı koştuk çünkü konteyner geçici çözüm olacak. Oğlum Atasay, ‘Konteynerler bir yıl sonra işe yaramayacak, oraya para yatıracağımıza doğrudan konut yapımına destek verelim’ dedi. Kampanyada yaptığımız bağışı ödemeye başladık. Makbuza konut yapmak şartıyla diye yazarak ilk 50 milyon TL’lik ödemeyi yaptık. Üç ay içinde ödemeyi bitireceğiz. Tabii ki tercihimiz yaptığımız yardımları yayınlamak değil ama öyle bir süreçten geçiyoruz ki imkânı olanlar özensin dedik. Yoksa biz yıllardır yardım yapıyoruz ama bunu hiçbir zaman dillendirmiyoruz.”
Kendi restoranlarından gönderdiği 150 kişilik ekip Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta yemek yapıyor
Cihan Kamer’e mutfakların devredilip edilmeyeceğini soruyorum. “Depremin ilk gününden beri bölgede hizmet veren gezici bir mutfağımız vardı. İl il dolaşarak ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor. Gaziantep’teki Huqqabaz restoranımız ücretsiz yemek dağıttı. Kayseri’deki Huqqabaz malzeme tedarik etti. Adıyaman ve Kahramanmaraş’taki çadır kentlere de çok büyük iki mutfak kurduk. Kendi restoranlarımızdan 150 kişilik bir ekip gönderdik. Şu anda biz işletiyoruz. Bize ne zaman ‘Tamam hazırız, biz yaparız’ dediklerinde çadırlar gibi mutfaklardan da elimizi çekeceğiz. Ancak 3 ay mı olur, 6 ay mı ya da daha uzun süre mi olur bilemiyorum ama ihtiyaç olduğu sürece erzakları göndermeye devam edeceğiz” diye yanıtlıyor.
"İstanbul Türkiye’ye yeter ama Türkiye İstanbul’a yetmez, süratle önlem almalıyız"
Cihan Kamer’e bölgedeki iş ortaklarının durumunu da sordum. Birçoğunun yakınlarını kaybettiğini anlatıyor ve ekliyor: “Kuyumcularımıza destek için ekiplerimizi gönderdik. Dükkânlarına müdahale edildi yağma olmasın diye. Hatta son anda bir dükkân yağmadan kurtarıldı.”
Bu arada İstanbul depremi ihtimali hepimiz gibi Cihan Kamer’i de endişelendiriyor. Şirket binalarını 3-4 yıl önce kontrol ettirdiklerini ama şimdi yeniden bir kontrol yaptırdıklarını anlatıyor. Kamer, “Allah korusun, İstanbul tüm Türkiye’ye yeter ama deprem olursa Türkiye İstanbul’a yetmez. O yüzden önlemler süratle alınmalı” diyor.