Avustralya Açık ve İSKİ
Avustralya’nın Melbourne kentinde süren Avustralya Açık tenis turnuvasında 21 Ocak Pazar sabahı Jannik Sinner ile Karen Kachanov’un maçı vardı. Maç başladığında saat sabah 8:20 civarıydı. Yani ekrandaki ROLEX 16:20 gösterdiğinde kendi kolumdaki Xiaomi mi5’e baktığımda gördüğüm saat buydu.
Maç başlamadan verilen istatistiklerden sporcuların yaşlarını ve boylarını olduğu kadar Kachanov’un şimdiye kadar 15 milyon doların üzerinde ve Sinner’ın aldığı ödülün de 17 milyon doların üzerinde olduğunu öğrendim. Hatta sistem maç öncesi istatistiklere dayanarak Sinner’ın yüzde 81 ihtimalle Kachanov’u yeneceğini de bir grafikle gösterdi ve maçon sonucu öyle de oldu. Topun nereye düştüğünü gösteren “şahin göz” sistemi, çizgi hakemlerini ortadan kaldırdığı için artık maçlar tek hakemle yönetilebiliyor. Ne kadar büyüleyici bir teknolojik dönüşüm!
Bu dönüşümün büyüsü karşısında, sabah kalktığımda televizyonu açmadan önce musluğu açıp ellerimi ve yüzümü yıkayabilmemin cazibesi var mı? İSKİ Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Tayfun İşbilen’in anlattıkları olmasaydı, bu sorunun yanıtı “hayır” ya da “ne alaka” olurdu.
Şu bilgi işi değiştiriyor: Dünyanın en büyük su idarelerinden biri olan İSKİ’nin Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nda, dört müdürlük, yaklaşık 300 kişilik bilgi işlem kadrosu ile 12 bin İSKİ çalışanının, 300 ayrı yerleşkenin ve 7 milyon abonenin tüm Bilgi Teknolojileri (BT) ve Operasyonel Teknoloji (OT) süreçleri yönetiliyor. Bu, iki kişilik bir süreci yönetmeye oranla, en azından bir mühendis gözüyle bakınca çok daha büyük cazibe taşıyor.
İstanbul’un kimsenin sahiplenmediği ancak her yerde karşımıza çıkan yüksek binalarla geçmişte yaşadığı kentsel dönüşümün su basıncının artırılması ile çözülmeye çalışılmasının şebekede neden olduğu patlama ve çatlamalarla uzun süredir karşılaşmıyorum ama bu kadar anomalik bir yapılaşmada basıncı dengelemenin süren bir problem olduğunu görmek zor değil. Üstelik suyun tazyiki biraz azalsa, evde hemen “Cep telefonuna baksana su kesintisi mesajı atmışlar mı?” sorusu ile karşılaşıyorum. Bazen kesinti mesajı gelse de, bizim su hiç kesilmeden arıza giderilmiş oluyor. Bu dinamik veri ortamını yönetmenin hiç kolay olmadığı aşikâr.
Büyük ölçekli karmaşık operasyon yönetme dersi
Üstelik bu, çok büyük bir ölçekte ve karmaşık bir yapıda yapılıyor. İstanbul’da resmi rakamlara göre 16 milyon kişi yaşıyor ve 7 milyon su abonesi var. İSKİ günde 3 milyon metreküp (ton) su veriyor. Bu suyu bir biçimiyle su kaynaklarını alıp arıtan İSKİ, 40 bin kilometrenin üzerinde su ve atık su hattını yöneterek bu suyun trafiğini sağlıyor. Bu süreçte suyun olabildiğince verimli biçimde ve kayıp vermeden vatandaşa ulaştırılması gerekiyor.
Yedi farklı su kaynağından gelen suyun, 150'ye yakın su deposuna aktarılması İstanbul'da su dağıtım sisteminin yapısını oldukça karmaşıklaştırıyor. Bunları yazdıktan sonra şebeke yönetimine döneyim.
Dev operasyonu 7/24 yönetmek
İSKİ’nin rakamlarıyla anlatırsam, tablonun özeti, “Son bir yılda 20 bin su arıza ve 27 bin kanal arıza çağrısı çözüme kavuşturuldu. Aylık ortalama; 1.700 su arıza, 2 bin 250 kanal arıza çözüme kavuşturulurken bu işlemler beş ila sekiz saat içinde tamamlanıyor. Benzer iş mantığı kapama-açma ile su ve kanal arıza operasyonlarında da yürütülüyor. Yani kapama limitini dolduran aboneler için otomatik kapama, borcunu ödeyen aboneler için otomatik açma, CRM üzerinden girilen çağrının teyiti sonrası arıza girişi ve ıslahı veya planlı arıza girişleri manuel yapılıyor ve saha ekiplerine aktarılıyor” şeklinde.
İşbilen, “Saha servis yönetiminde okunacak sayaçların belirli bir algoritma dâhilinde gruplanması yürüme mesafesi ve sağlıklı okuma süresine uygun olarak dağıtılması dinamik algoritmalarla yapılıyor. Sahanın durumu, personelin durumu, işin yoğunluğu ve takvime bağlı olarak operatör (saha sorumluları) tarafından atanıyor” diyor. Devam edeceğim.