Avukat gibi düşünmek

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Av. Ege Demiralp

UZMAN ARABULUCU  

Avukatlar genellikle en sıkıcı profesyoneller olarak görülür. Hukuki düşünce tarzındaki metot ve titizlik, yöneticilere konusunda uzman çalışanlara öğretici bir şeyler sunmaktadır.

Scott Turow, Harvard Hukuk Okulu'ndaki ilk yılını anlattığı “One L” adlı kitabında, ilk davası üzerinde çalışmanın yavaş, zahmetli sürecini “Kirpiği ile betonu karıştırmak” olarak tanımlar. Ancak bu; hukuki eğitim, belirli davalar veya yasalarla sınırlı değil bir bilgi yığınını işlemlerde ve yargıda kullanma meselesidir. Kuralları kalıplardan çıkarmayı, benzetmeler yapmayı, bir sonraki aşamanın ne olabileceğini tahmin etmeyi, belirsizliği kabul etmeyi ve her şeyi sorgulamaya hazır olmayı öğretir. Hiç bir avukat her yasayı bilmez, ancak eğitimleri tamamlandığında bilinmeyen karşısında sakin olmayı ve herhangi bir şeyi nasıl ve nerede araştıracaklarını bilirler. Aynı şekilde, bir şirketi yöneten kimse de tüm cevapları asla bilemez. Onların ihtiyacı olan, dinginlik ve muhtemelen doğru olacak sonuçlara hızla ulaşma yöntemidir.

Belirsiz piyasaların giderek daha dominant olduğu bir iş dünyasında, bu etkileşim yöneticiler ve birçok astları için tanıdık gelebilir. Sonuçta, beyaz yakalı çalışanların da beklenmedik durumlar karşısında rasyonel kalmaları, yeni durumu kavramaları ve etkilenmemeleri gerekir. Yöneticilerin, sürekli değişen hukuki sistemden öğrenecekleri bir şey daha vardır. Bu sistemde, avukatlar taraflarını tarafsız bir mahkeme, tahkim ya da arabulucu önünde temsil ederler. Dava hazırlığı sırasında avukatlar, davanın her iki tarafını da tanımlamaya ve prova etmeye çalışırlar. Karşıtlarının gözünden bakarak, katıldıkları bir düşünce süreciyle meşgul olmak zorunda kalırlar.

Çalışanları yönetmenin, bir davayı mahkemede savunmak gibi ikna etme üzerine olduğu düşünüldüğünde, yöneticilerin bazı aynı taktikleri benimsemesi akıllıca olacaktır. Bu, duygusal tepkilerden kaçınmak anlamına gelir (avukatlar, yargıcın duygularına hitap etmeye çalışabilir, ancak kendi duygularının işin içine girmesine asla izin vermezler). Aynı zamanda, kendi fikirlerinin en güçlü eleştirisini de dikkate almak anlamına gelir. Bu, sadece kendi argümanlarını sarsılmaz hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda çalışanlar ve diğer yöneticiler gözünde adil görünmesini sağlar.

Hukuk, sonuçta, toplumsal stresi yönetmenin bir yoludur. Avukatlar bir şey için eğitilmişse, bu kriz anında odaklanmayı, hassasiyeti ve net bir stratejik planı sürdürmek üzerinedir. Bir ekip, bir haksızlığın giderilmesi gerektiğini hissediyorsa, bir yönetici, ilgili davranışı düzenleyen kurala, bu kuralın nasıl uygulandığına bakmalı, hukuki ve ahlaki açıdan savunulabilir görünen bir şekilde hareket etmelidir. Bir yönetici ayrıca teamülleri takip etmelidir; bu hukukun temeli olup, avukatların mahkemede yaptığı işlerin çoğunu oluşturur. Çoğu avukatı karakterize eden amaçlılık ve güçlü kararlılık, yöneticilerin de geliştirmesi gereken niteliklerdir. Bir şeyler ters gittiğinde pasifliğe yer yoktur; yalnızca harekete geçmek gerekir.

Belki de avukatlardan alınacak en değerli ders hem en bariz olanı hem de en hor görülenidir. İş kaygısının panzehiri, zihninizi meditasyon veya Netflix ile işten uzaklaştırmak değildir. Disiplinli hazırlıktır. İncelenmemiş hiç bir taş bırakmamak tam da avukat gibi düşünmektir. Detaylara ayırdığınız zamanı faturalandıramayacak da olsanız, gereken zamanı ayırmak, muhtemel belirsizliklerin önüne geçecektir. Ek bir bonus olarak, yoğun çalışma onlara meslektaşlarının ve astlarının saygısını kazandırır.

 

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar