Avrupa’nın arka bahçesi Polonya, en fazla yatırım çeken ülke

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Bu hafta Avrupa’nın en önemli ülkelerinden biri olan Polonya’dayız. Polonya 38 milyon nüfusuyla Avrupa Birliği’nin (AB) 5. en kalabalık, 313 bin m2 yüzölçümü ile Avrupa’nın 8. en büyük ülkesi konumunda.

Eminim Polonya için “Avrupa’nın arka bahçesi’’ tanımını hepiniz duymuşsunuzdur. Ben de bu haftaki yazımın başlığında bu klişeyi kullanmak istedim. Aslında bu hikâye 2004 yılında Polonya’nın AB üyeliği ile başlıyor. AB üyeliği sonrası Polonya ekonomisi bir yandan sürdürülebilir şekilde büyürken bir yandan istikrara kavuşuyor. Ekonomisinde kazandığı istikrar, ucuz iş gücü, bakir Polonya toprakları ve Polonya pazarı Avrupalı doğrudan yabancı yatırımcı için önemli bir ülke oluyor. Bunu sadece üretim olarak düşünmeyin, lojistik de bu süreçlerin önemli bir parçası olmuş. Bugün Polonya’nın üretimde ve lojistikteki imkân ve kabiliyetleri ile Avrupa’nın sadece arka bahçesi değil önemli bir parçası olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.

Polonya’nın yakın tarihine baktığımızda 17. yüzyılda bölgesinin en güçlü ülkelerinden biri olduğunu görüyoruz. 18. yüzyıla gelindiğinde giderek zayıflamış, Rusya, Avusturya ve Prusya tarafından 1722-1795 yılları arasında istila edilerek Avrupa haritasından silinmiş. Polonya’nın tekrar bir ülke kurması ancak 1918 yılında mümkün olmuş. 1939 yılında tekrar Almanya tarafından işgal edilen Polonya, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Doğu Bloku ülkelerine katılmış.

Polonya’da komünist yönetim, 4 Temmuz 1989’da ülkede yapılan ilk seçimde Dayanışma Partisi’nin galibiyetiyle sona ermiş. 1990 yılında Varşova Paktı’nın dağılması ve Sovyet ordusunun ülkeden çekilmesiyle Polonya’nın Batı ile bütünleşme dönemi başlamış. Polonya akabinde aynı yıl NATO’ya ve 1 Mayıs 2004 tarihinde de Avrupa Birliği’ne katılmış.

Nüfusun %61’i şehirde ve %39’u kırsal bölgelerde yaşamakta

Polonya her ne kadar NATO ve Avrupa Birliği üyesi de olsa Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında halkta Rusya ‘’korkusunun’’ yüksek olduğunu söyleyebilirim. Bunda tarihsel süreçlerinde etkisinin olduğunu düşünüyorum. Savaş sonrası görüştüğümüz samimi müşterilerimiz şaka yollu da olsa bize Türkiye’de yer var mı diye takılırdı. Şaka da olsa bilinçaltında bu korkuyu görüyorduk.

55 milyon Polanyalı göçmen

Gelin Polonya’nın demografik yapısına bir bakalım. Yukarıda da söylediğim gibi nüfusu 38 milyon. Nüfusun 18,4 milyonu erkek, 19,6 milyonu kadındır. Nüfusun %61’i şehirde ve %39’u kırsal bölgelerde yaşamakta. Nüfus homojen olarak ülke geneline yayılmış durumda ve halkın etnik özellikleri açısından baktığımızda da, Avrupa’nın en homojen halklardan biri diyebilirim. Nüfusun %98’inden fazlası Polonya kökenli olup, diğer etnik gruplar ise Alman, Ukraynalı ve Belaruslular olarak sayılabilir. Nüfusun %95 Katolik. Bazı kaynaklara göre nüfusunun %35’i ABD, Kanada ve Almanya olmak üzere Polonya’nın dışında yaşamaktadır. Teyide muhtaç bir diğer kaynağa göreyse 55 milyon Polonyalı ülke dışında yaşamakta ki bu sayı ülke nüfusundan daha fazla.

Polonya’nın başkenti Varşova, diğer önemli şehirleri ise Varşova, Krakow, Lodz, Wroclaw, Poznan, Gdansk olarak sayılabilir. Türk Hava Yolları Polonya’da Varşova ve Krakow olmak üzere iki farklı noktaya direkt uçmakta. İstanbul Varşova uçuşu yaklaşık 2,5 saat sürmekte ve Polonya ile aramızda 1 saat zaman farkı bulunmakta. Polonya’nın Avrupa Birliği’ne dahil olmasından dolayı Türk vatandaşlarından Şengen vizesi istemekte. Genel olarak güvenli bir ülke izlenimi veren Polonya’da bu zamana kadar hiçbir problem yaşamadım. Güvenle araç kiralayabilirsiniz. Sanılanın aksine para birimi Avro değil Zloti, ancak ödemelerinizi Avro ile de yapabilirsiniz. 1 Zloti yaklaşık 4,75 TL değerinde, raflardaki fiyatların TL karşılığını bulmak için yaklaşık olarak 5 ile çarpmanız yeterli.

AB üyeliği ekonomide istikrar getirdi, en fazla yatırım çeken ülke oldu

2021 yılında beklentilerin üzerinde %6,8 büyüyen Polonya ekonomisi için, 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşından sonra bir kötüleşme söz konusu. Bunun en temelde iki nedeni, toplumda tarihsel boyutları da bulunan kaygı ve Rusya’nın Polonya ihracatındaki yeri. Polonya’dan Rusya'ya yapılan ihracat, Polonya'nın GSYİH'sının yaklaşık %1,3'ünü oluşturmakta. AB tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan dolayı ihracatın 1/3 oranında düşmesi beklenmekte. Tabi diğer yandan Polonya’nın enerjide Rusya’ya bağımlı olması da bu süreçte enerji maliyetlerini önemli derecede yükseltmiş durumda.

Polonya’nın da yumuşak karınlarından biri bizim gibi enflasyon. Yaşanan bu savaş, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlardan dolayı enflasyonunu da etkiledi. Polonya'daki enflasyon, AB'deki en yüksek enflasyon arasında.

Tüm bu olumsuz süreçlere ve etkilere rağmen Polonya, Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna'nın en güçlü destekçilerinden biri olmaya devam etmekte. Ülkede çok sayıda Ukraynalı mülteci bulunmakta ve yardım için çok önemli bir lojistik merkez görevi görmekte.

Genel olarak Polonya ekonomine bakacak olursak; Polonya ekonomisini etkileyen en önemli gelişme, 2004 yılında gerçekleşen AB üyeliği olmuş. Polonya, AB üyeliği sonrası ekonominin modernizasyonu, işsizliğin azaltılması ve yaşam standartlarının yükseltilmesi bakımından önemli gelişmeler kaydetmiş, bu sayede de ekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir bir büyüme hızı yakalamış.

351,6 milyar dolar yabancı sermaye stoğu var

Uygulanan özelleştirmelerle birlikte, merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri içerisinde en fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımları çeken ülke konumuna gelen Polonya, 2022 yılında tahmini 28 milyar dolar tutarında doğrudan yabancı yatırım çekmiş ve toplam yabancı sermaye stoğu 351,6 milyar dolara ulaşmış. Polonya’ya gelen doğrudan yabancı sermayenin %80’den fazlası AB ülkelerinden gelmekte, birçok Avrupalı firma üretimlerini Polonya’ya kaydırmakta.

Polonya, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olarak hızla gelişen bir üretim gücüne sahip. Polonya, ülkenin GSYİH'sine yaklaşık %23 katkıda bulunan imalat sanayi ile AB içindeki en büyük altıncı imalat sanayi ülkesi konumunda.

Polonya devleti üretimde inovasyonun desteklemesine önem vermekte. Endüstri 4.0 Platformu inovasyon projelerine yaklaşık 9 milyar dolar yatırım yapılmış ve inovasyonları geliştirebilmek ve sürdürebilmek için son birkaç yılda 300'den fazla Ar-Ge merkezi oluşturulmuş. Polonya yüksek teknoloji ürünleri ihracatının toplam ihracat içindeki payı 1990’lı yıllarda %5 iken bugün %15 seviyesine yükselmiş. Türkiye’de bu oranın hala %5’ler civarında olduğunu söylemeliyim.

Önemli üretim sektörleri, yiyecek ve içecek, otomotiv, metal ürünler, petrol ürünleri, kauçuk ve plastik, kimyasallar ve kimyasal ürünler, metalik olmayan mineral ürünler, metal ürünler, çeşitli makine ve teçhizat, mobilya ve elektrikli teçhizatlar olarak sayılabilir.

Otomotiv sektörü, Polonya’da imalat sanayii içerisinde gıda ve içecek sektöründen sonra ikinci sırada geliyor ve yaklaşık 210 bin kişiye istihdam sağlıyor. Sektör, Polonya toplam ihracatından %30’luk pay alırken, GSYIH’ya %13 oranında katkı vererek ekonomik büyümenin katalizörü görevini üstlenmekte. Otomotiv yedek parça üretim ve ihracatında önemli bir konumu olan Polonya, otomotiv yedek parça ihracatında dünyada 12. sırada yer alıyor.

Mobilya sektörü de Polonya’da önemli imalat sanayilerinden biri. Polonya, dünyanın en büyük dördüncü, Avrupa’nın en büyük ikinci mobilya üreticisi. IKEA’nın hikayesini okuyanlar bilir, IKEA’nın büyümesinde Polonyalı mobilya üreticilerinin önemli bir yeri vardır.

Polonya’nın doğal kaynaklarına bakacak olursak, taşkömürü, linyit ve bakır gibi önemli maden kaynaklarına sahip. Polonya’da madencilik ve taş ocakları sanayi üretiminin %4,9’unu oluşturmakta. Taşkömürü ve linyit rezervleri bakımından dünya sıralamasında 5. konumda olan Polonya, bunun yanında dünyanın en büyük dokuzuncu büyük bakır ve üçüncü en büyük gümüş üreticisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında dünyadaki üçüncü büyük bakır madeninin de Polonya’da olduğunu söylemeliyim. Öte yandan ülkede sülfür, çinko, kurşun, gümüş, magnezyum, kaolin, kil, potas ve tuz rezervleri de mevcuttur.

20 milyar dolar dış ticaret açığı var

2022 yılı Polonya dış ticaret verilerine baktığımızda; ihracatının 361 milyar dolar, ithalatının 381 milyar dolar ve dış ticaret açığının ise 20 milyar olduğunu görüyoruz. Dış ticarette özellikle Almanya ve AB ülkeleri önemli pay alıyor. Bana sorarsanız bunun en büyük nedeni özellikle AB ülkelerinden çektiği doğrudan yabancı yatırımcının etkisi. 2022 yılı verilerine baktığımızda sadece Almanya’nın, Polonya’nın dış ticaretinden yaklaşık %30 pay aldığı görülmekte.
Polonya dünyada en fazla ihracat yapan 22. ülke konumunda. İhracatı içerisindeki en büyük partneri Almanya, Polonya ihracatından %28 pay almakta. Ardından sırasıyla Çekya %7, Fransa %6, İngiltere %5 ve Hollanda yine %5’lik pay almaktalar. Gördüğünüz üzere çevre AB ülkelerinin Polonya ihracatında önemli ağırlıkları bulunmakta.

Ülkenin ihraç ettiği başlıca ürünler; makinalar, mekanik cihazlar ve aletler; elektrikli makine ve cihazlar; motorlu kara taşıtları; plastikler ve mamulleri; mobilyalar ve aydınlatma cihazları; mineral yağlar ve yakıtlar; demir veya çelikten eşya; ağaç ve ahşap eşya ve etler ve yenilen sakatatlar olarak sıralanmakta.

Polonya 381 milyar dolar ile dünya ithalatında da 19. sırada bulunuyor. İthalatta yine en büyük partneri Almanya toplam ithalatının içerisinde %25 paya sahip. Akabinde sırasıyla Çin %10, Hollanda %6, İtalya %5, Rusya %4 pay almakta.

Polonya’nın ithal ettiği başlıca ürünler; elektrikli makine ve cihazlar; makineler ve mekanik cihazlar, mineral yağlar ve yakıtlar; motorlu kara taşıtları; plastikler ve mamulleri; demir ve çelik; eczacılık ürünleri; demir veya çelikten eşya; alüminyum ve alüminyumdan eşya ve optik fotoğraf, ölçü ve tıbbi aletler olarak sayılabilir.

TÜRKİYE-POLONYA ARASINDA TİCARET

Türkiye Polonya arasındaki ticaret hacmi 2000 yılından bu yana düzenli şekilde artış göstermiş ve Polonya 2020’den bu yana dış ticaret fazlası verdiğimiz bir pazar olmuş.

2022 yılı verilerini incelediğimizde Polonya’ya ihracatımızın yaklaşık 5,5 milyar dolar, ithalatımızın ise yaklaşık 4,3 milyar dolara ulaştığını, bunun sonucunda 1,2 milyar dolar değerinde dış ticaret fazlası verdiğimiz görülmekte. Polonya’nın ithalatında Türkiye %1,3 pay ile 20. sırada, ihracatındaysa ülkemiz %1,1 pay ile 19. Sırada bulunmakta.

Ülkemizin Polonya’ya ihraç kalemlerini incelediğimizde; motorlu kara taşıtları; makinalar ve mekanik cihazlar; elektrikli makine ve cihazlar; alüminyum ve alüminyumdan eşya; plastik ve mamulleri; demir veya çelikten eşya; örme giyim eşyası; demir ve çelik ve kauçuk ve kauçuktan eşyalar yer almakta.

Polonya’dan ithal ettiğimiz ürün gruplarına baktığımızda yine benzer şekilde; makinalar ve mekanik cihazlar; motorlu kara taşıtları; kauçuk ve kauçuktan eşyalar; kağıt ve kartondan eşyalar; plastikler ve mamulleri; demir ve çelik; temizlik maddeleri ve mineral yakıtlar ve yağların yer aldığını görmekteyiz.

Pazarın özellikleri

Ziyaret etme fırsatı bulduğum ülkelerde dikkatimi çeken bir hususu sizlerle paylaşmak isterim. Bir ülkede lojistik imkân ve kabiliyetler yeteri kadar gelişmemişse ticaret ya başkentte ya da ülkenin en büyük kentinde döner. Bir örnekle temellendirmek gerekirse, Polonya ile hemen hemen aynı nüfusa sahip Fas’ta ticaret ülkenin başkenti Rabat’ta değil ticaretin başkenti Casablanca’da yürümektedir. Hemen hemen tüm sektörlerde ithalatçılar Casablanca’dadır. Fakat Polonya gibi lojistik imkân ve kabiliyetleri çok gelişmiş ülkelerde ithalatçılar sadece bir kentte değil birçok şehre yayılmıştır. Özellikle tüketim ürünleri ihracatı yapan firmalarımızın Polonya pazarında sadece başkent Varşova’da değil Krakow, Poznan, Katovice, Lodz gibi diğer şehirlerde de pazara yaklaşmalarını tavsiye ederim.

Polonya’da modern pazar olarak nitelendirdiğimiz perakende sektörü önemli bir paya sahip ve her geçen gün büyümekte. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre ülkedeki perakende piyasası 320 milyar dolara ulaşmış durumda. Ülke çapında ulusal ve uluslararası birçok perakende zincirini görebilirsiniz. Polonya’da zincir marketler en önemli pazar yeri konumunda. Büyük zincir marketler, pazarda %35’lik bir paya sahip. Bazı zincirler direk olarak ithalat yapsa da, birçoğu tedariklerini ülkedeki diğer ithalatçılar ve distribütörler üzerinden gerçekleştirmekte.

Polonya’da geleneksel pazarın da küçümsenmeyecek bir oranda olduğunu söyleyebilirim. Hatta geleneksel pazara ürün tedarik eden ithalatçılar, bu ürünleri Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Ukrayna ve Belarus’a da re-export olarak göndermekteler. Tabi Rusya-Ukrayna savaşından sonra Ukrayna ve Belarus’a olan bu ticaretin sekteye uğradığını söylemem gerek.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi e-ticaret Polonya’da da hızla büyümekte. Polonya’nın 2022 yılında e-ticaret hacmi 23 milyar Euro’ya ulaşmış ve 2025 yılında 30 milyar Euro hacme yükselmesi beklenmekte. Polonyalılar e-ticarette özellikle perakende satış yapan mağazalara yönelmekteler. En çok tercih edilen online mağazalar 13 milyon aktif kullanıcısı ile Allegro başta olmak üzere Zalando, Ceneo, OLX, Mediaexpert olarak sıralanmakta.

Türk ürünleri; özellikle tekstil ürünlerimizdeki kalite ve bilinirlilikten doyalı, güven duyulan ve tercih edilen ürünler olarak görülüyor.

17 Nobel ödülüne sahip

Polonyalılar genel olarak eğitimli, düzenli ve çalışkan insanlar. Ülkede eğitime hem devlet hem de halk önem veriyor. Nedenini tarihte yaşadıkları sıkıntılara bağlıyorlar. Polonya 17 Nobel ödülüne sahip bir ülke. Birçok Türk öğrencinin de üniversite eğitiminde Polonya’yı tercih ettiğini biliyoruz. Polonya’da konuşulan resmi dil Lehçe ancak özellikle büyük şehirlerde İngilizce yaygın şekilde konuşulmakta. Ülkenin %90’nından fazlasının iki dil bildiği söyleniyor. Genel olarak yeşil ve temiz bir ülke olan Polonya’nın topraklarının sadece %15’i imara açılmış. Topraklarının %35’i ormanlardan oluşan Polonya’nın, %50’i de tamamen tarıma ayrılmış durumda. Ülkede irili ufaklı binlerce göl ve 23 ulusal park bulunmakta.

Dikkat edilmesi gerekenler

AB’ye tam üyeliği ve doğrudan yabancı yatırımcıyı ülkesine çekmesi sonrasında Polonya Avrupa kıtasında önemli bir üretim üssü haline gelmiş. Bu nedenle bu pazarda firmalarımızın markalarını tescil ettirmelerinin önemli bir konu olduğunu düşünüyorum.

Polonyalı şirketlerle yapılacak iş görüşmelerinde toplantı ve ziyaretlerin önceden ayarlanması ve zamana riayet edilmesi son derece önemli. Evet “güven” hepimiz için başat bir ihtiyaç. Fakat tüm eski Sovyet ülkeleri için “güven”in çok farklı boyutta bir gerekesinim olduğunu unutmamamız gerekiyor. Geç kalınması güven sorununa ve olumsuz yargıların oluşmasına neden olabilir

Karar alma süreçleri nispeten daha uzun sürebilir. Biraz sabır gerekiyor. Bu ülkelerde karşılıklı duyulan güven sorunu aşıldıkça ticari ilişkilerin daha rahat ilerlediklerini göreceksiniz.

Polonya’ya yapacağınız seyahatlerde Temmuz, Ağustos ve Aralık aylarını mümkünse tercih etmeyin. Bu aylarda genelde tatil aylarıdır.

Görüşmelerde resmi giyim tercih edilmesi faydalı olacaktır. Dış ticaretle uğraşanlar genel olarak İngilizce bilmektedir. Bence büyük ihtimal tercümana ihtiyaç duymayacaksınız. Görüşmelerde siyaset ve inanç gibi hassas konuların konuşulmamasını tavsiye ederim. Ziyaretinizde küçük bir hediye vermeniz iyi olabilir.

Polonya’da aile ve özel yaşam önemlidir. Kontaklarınızı mesai saatlerinin dışında ve tatil günlerinde rahatsız etmeyin.

İSTANBUL’DA BİR POLAK KÖYÜ

İstanbul’un Beykoz ilçesinde yer alan Polonezköy’ün bir Polonyalı köyü olduğunu biliyor muydunuz?

1830 yılındaki Polonya ayaklanması sonrasında sürgünde yaşayan Prens Adam Czartoryski, 1841 yılında ünlü yazar Michal Czarkowski’yi İstanbul’a gönderir ve Polonya temsilciliği kurdurur. Daha sonra Michal Czarkowski Müslüman olur ve Mehmet Sadık Paşa adını alır.

1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı’nda, Mehmet Sadık Paşa liderliğinde yaklaşık 8,000 kişiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında savaşa giren Polonyalılara, savaş sonrasında Sultan Abdülmecit tarafından bugünkü Polonezköy’ün bulunduğu topraklara yerleşim izni verilir.
Mehmet Sadık Paşa, Polonyalı sığınmacılar, göçmenler ve asker aileleri için, o dönemde Çingene Konağı olarak bilinen ve 5,000 dönüm büyüklüğündeki bugünkü Polonezköy topraklarını süresiz olarak kiralar. Köyün ilk sakinleri olan Katolik Lazarist din adamlarının daha sonra köyü terk etmesiyle birlikte artık Polonyalı göçmenler burada yaşamaya başlar. Köyü kendi kültürleri çerçevesinde imar eden, evler ve bahçeler kuran ve buradaki verimsiz toprakları sürerek tarım yapmaya başlayan Polonyalılara sonrasında Sultan Abdülmecit tarafından vergi muafiyeti getirilir ve buraya yerleşen halk bir daha ülkelerine dönmezler.

1881 yılında Prens Adam Czartoryski tarafından satın alınan bu topraklara ve bu Polonya köyüne ilk olarak Adam’ın Tarlası manasına gelen Adampol adı verilir. Sonrasında ise Polonez Karyesi adını alır. Devlet burada yaşayan mültecilere 1894 yılında vatandaşlık belgesi verir ve 1923 yılında köye Polonezköy adı verilerek etnik bir kimlik kazandırılır.

Bugün sadece Polonya ve Türkiye’de değil, tüm dünyada yayılmış Polonya göçmenleri arasında da biliniyor. 150 yılı aşkın bir süredir, Adampol sakinleri Polonya dilini ve atalarının geleneklerini koruyorlar. (Kaynak: Polenezkoy.com)

AB’ye olan İhracatımız ve Yeşil Mutabakat

Bir AB ülkesini ele aldığımız için bu yazımda yeşil mutabakata kısa da olsa yer vermek istedim. Yazımın bu kısmında Ticaret Bakanlığı’mızın verilerinden yararlandığımı da ayrıca belirtmek isterim. Ticaret Bakanlığı ve Sivil Toplum Örgütleri Yeşil Mutabakat konusunda önemli çalışmalar yürütürken, firmalarımızın bu konuya istenilen düzeyde eğilemediklerini üzülerek görüyorum. İhracatta en önemli pazarımız AB’ye olan ihracatımızda firmalarımızın bu konuya önem vermesi önümüzdeki dönemde ihracatımız için çok ama çok önemli. Bu riski fırsata çevirebilecek az zamanımız kaldı. Sanılanın aksine bu sadece üreticileri ilgilendiren bir konu değil sanayiden finansmana, enerjiden lojistiğe tüm sektörleri ilgilendiren bir strateji.

Bildiğiniz üzere Avrupa Birliği, 11 Aralık 2019 tarihinde yayınladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koydu. AB, bu hedefe ulaşmak için yeni bir strateji benimseyeceğini ve tüm politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini açıklamıştı. Sanayiden finansmana, enerjiden ulaştırmaya ve binalardan tarıma uzanan bir dizi alanda AB politikalarında kapsamlı değişiklikler öngören Yeşil Mutabakat, Tek Pazar’ın tesisinden bu yana AB’nin en büyük girişimlerinden birisi aslında.

Bu kapsamda, AB'nin iklim, enerji, arazi kullanımı, ulaşım ve vergilendirme politikalarının 2030 yılına kadar 1990’daki seviyesine kıyasla %55 emisyon azaltımı sağlanacak şekilde gözden geçirilmesi için “Fit for 55 (55’e Uyum)” mevzuat değişikliği paketi Avrupa Komisyonu’nca 14 Temmuz 2021’de yayımlanmıştı.

Paketin uluslararası ticareti etkileyecek en önemli unsurlarından birisi “Sınırda Karbon Düzenlemesi”dir. 1 Ekim 2023 itibariyle yürürlüğe girmesi beklenen SKDM (Sınırda Karbon Düzenlemesi) kapsamında, ilk aşamada, demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen ürünleri için sera gazı emisyonlarının raporlaması yapılacak, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren ise AB’de yetkilendirilmiş ithalatçılar tarafından ithal edilen, düzenleme kapsamındaki ürünler için raporlanan emisyonlar temelinde karbon ücreti ödenmeye başlanacak.

Yeşil Mutabakat’ın ana unsurlarından bir diğeri ise ilgili tüm ürün mevzuatına etki edecek olan döngüsel ekonomi. Bu ana tema altında, 10 Mart 2020 tarihinde Yeni Sanayi Stratejisi, 11 Mart 2020 tarihinde ise Döngüsel Ekonomi Eylem Planı açıklandı. Böylece AB, hammadde temini aşamasından ürünlerin üretimi, tüketimi ve atık yönetimine dair döngüsel bir yaklaşım ile yeni kurallar getirileceğini açıklarken, elektronik ve bilişim teknolojileri, piller ve araçlar, ambalaj, plastikler, tekstil, yapı ve inşaat, gıda, su ve besinleri öncelikli sektörler olarak belirledi.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024