Avrupa’da da fahiş fiyat denetimi yaygınlaşıyor!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Takım elbiseli, ciddi görünümlü kişiler raf raf dolaşıp fiyatları kontrol ediyor ya, örneğin Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de benzer bir uygulamaya gidildiğini duysak şaşırır mıydık?

✔ Şaşırırdık değil mi? Sahi kendimiz için gayet normal bulduğumuz bu tür bir denetim o ülkeler için bize niye şaşırtıcı gelirdi?

✔ Farkında olmadan şunu mu söylüyoruz: "Türkler birbirlerine karşı fırsatçı ama elin Almanı, Fransızı, İngilizi böyle değil."

✔ Yoksa ekonomik oturmuşluk ve kurumsallaşma ve kuralların hakimiyeti yönünden hala çok eksiğimiz mi var?

26 Eylül’de yapılacak seçime katılmayarak siyasetten tümüyle çekilecek olan Almanya Şansölyesi Angela Merkel, 16 yıldır sürdürdüğü bu görevinin son günlerinde giderek hızlanan enfl asyonla mücadeleye yoğunlaştı. Merkel’in talimatıyla özellikle zincir marketlerde baskın fiyat denetimlerine başlandı. Merkel, tüm televizyonlardan canlı yayınlanan veda konuşmasında “Hiç kimse beni ‘Görevi bırakırken ekonomiyi ikinci plana itti, Alman vatandaşlarını enfl asyona ezdirtti’ diye itham edemez, buna izin vermem. Alman halkını enfl asyona ezdirmedim, ezdirmeyeceğim. Bu makamda kaldığım sürenin son saniyesine kadar enfl asyonla mücadeleye devam edeceğim” dedi. Angela Merkel, ilgili bakanlara gereken talimatları verdiğini ifade ederek, aracı ve fırsatçılara göz açtırılmayacağını kaydetti.

Benzer bir açıklama da Fransa’dan geldi. Avrupa’nın bir başka dev ekonomisi olan Fransa da son dönemde yüksek enfl asyonla mücadele etmeye çalışıyor. Karaborsanın hortladığı, pandemi yüzünden işsizliğin giderek tırmandığı ülkede bütün bu olumsuzluklara bir de hızlı fiyat artışı eklendi. Dış politikada gergin bir dönem yaşayan Fransa'da, fiyat artışlarına karşı verilecek mücadelenin yöntemi tartışmalara yol açıyor. Devlet Başkanı Macron, yaptığı açıklamada aracı ve fırsatçılara göz açtırılmayacağını ve bu amaçla tüm ülke geneline yayılan fiyat denetimlerine başlanacağını söyledi. Muhalefet ise bu tür denetimlerin hem soruna çare olmayacağı, hem de yapılanın serbest piyasa ekonomisi kurallarıyla bağdaşmayacağı görüşünü dile getiriyor.

Aynı sorunlarla boğuşan İngiltere ise Kraliçe engeline takıldı. Başbakan Boris Johnson, yapay olarak nitelediği fiyat artışlarının ekonomide daha fazla tahribata yol açmasını önlemek amacıyla fiyat denetimlerine başlanması talimatı verdi. Ne var ki Kraliçe Elizabeth, Birleşik Krallık için bu tür denetimlerin kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Johnson’ın Birleşmiş Milletler toplantısı için bulunduğu ABD’den döndükten sonra nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyor.

Mesela dedik!

Avrupa’nın bu üç dev ekonomisinden böyle haberler gelmiş midir; tabii ki hayır, biz de mesela dedik zaten!

Ama neden böyle haberler gelmiş olabileceğine hiç ihtimal vermiyoruz?

Bu ülkelerde enfl asyon zaten çok düşük olduğu için mi, yoksa asıl neden başka mı? Sistem oturmuş işliyor ve başbakan ya da başka bir yetkili çıkıp kimse için “aracı, tefeci, fırsatçı” suçlamasında bulunmayı aklından bile geçirmiyor, yoksa onun için mi?

DÖNEM, FAHİŞ FİYATLA MÜCADELE DÖNEMİ!

Avrupa ülkelerinde olduğunu varsaydığımızda tuhaf bulduğumuz gelişmeler, bizde gayet olağan. Üstelik bunlar bir kere de olmuyor, sanki bir rutine bağlanmış, ara ara duyuyoruz bir takım mücadeleleri...

Neler mi onlar?

Dönem geliyor, dövizle mücadele ediyoruz. “Dövizden TL’ye geçin” çağrılarından sonra birileri tutup dolar yakıyor, dolara burnunu siliyor; ama yakılan ve burun silinen hep 1 dolarlık. Şöyle 100 dolarlık banknot kullanılsın da görelim mücadeleyi!

Dönem geliyor, faizle mücadele ediyoruz. Geçmişte faizi indirmediği gerekçesiyle “Laf dinlemiyor adam” denilerek Merkez Bankası Başkanı görevden alındı. Şimdi faizin inmesi istenmediği için mi, yoksa mevcut başkan da laf dinlemediği için mi oran marttan beri değişmiyor? Yoksa laf dinleme aşamasına yeni gelindi ve faiz yarın indirilecek mi?

Dönem geliyor, fiyat artışlarıyla mücadele ediyoruz. Son haftalardaki gibi. İşte bakın fi yat denetimini Avrupa ülkelerine bir türlü yakıştıramıyoruz ama bu denetim bizde pekala oluyor. İşe yarayıp yaramadığı, apayrı bir konu. Sonuçta o “denetimsi eylem” yapılıyor.

Ekranlarda izliyoruz; tam güler misin, ağlar mısın, durumu! Takım elbiseli, yüzünde ciddi bir görünüm olması için sanki ayrıca çaba gösteriyor izlenimi uyandıran insanlar ellerinde listeler raf raf dolaşıyor ve fiyat kontrolü yapıyor.

Neredeyse klasik bir söz haline geldi: “İçinde yaşamıyor olsan, Türkiye çok eğlenceli bir ülke.” Ama içinde yaşayınca bu eğlenceden eser kalmıyor, gelişmeler insanın gözüne trajikomik olarak görünmeye başlıyor.

VATANDAŞ PAHALIYI TERCİH EDECEK KADAR ZENGİN Mİ, SAF MI?

Aslında şimdilerde mücadele edildiği söylenen sorunun ne olduğunu ben şahsen pek anlayamadım.

Sanki iki kavram birbirine karıştırılıyor gibi.

Biz fiyatların çok hızlı artmış olmasından rahatsızlık duyuyor ve buna karşı önlem amaçlı bir denetim mi yapıyoruz; yoksa derdimiz genel fiyat artışı yüksekliği değil de bazı nihai satıcıların yüksek fiyat uygulaması mı?

Tek tek, market market denetime girişildiğine göre, konu genel bir fi yat artışı değil. Fiyatlar bu durumda her yerde aynı oranda artar ve hemen hemen aynı düzeyde oluşurdu.

Demek ki sorun, birbirinden çok farklı fiyat uygulayan yerlerin bulunmasında.

Varsayın ki böyle oluyor. Bazı marketler, bazı pazar esnafı sinsi sinsi zam yapıyor, fahiş fiyat uyguluyor. Bunu kabul ettiğimiz zaman vatandaşın da çok saf olduğunu ileri sürmüş olmuyor muyuz?

Ne yani vatandaş A marketinde 10 lira olan bir ürünü, yan taraftaki B marketinden “fahiş fiyatla”, örneğin 15 liraya alacak kadar zengin mi, yoksa saf mı?

Cebindeki üç kuruşun hesabını yapmak durumunda olan ve adeta fiyat hafiyeliği yapan vatandaş yüksek fiyat uygulayan yerden hadi bir kere yanıldı ve alışveriş yaptı, oraya bir daha gider mi?

Ne diyelim; “Dostlar alışverişte, seçmen denetimde görsün”...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar