Avrupa tek başına karbonsuzlaşabilir mi? 

Selin ARSLANHAN
Selin ARSLANHAN YENİDEN KEŞİF

İlk çizdiğim yeşil ekonomiye yönelik düşünme çerçevesinden hareketle, Türkiye’yi konumlandırabilmek için bu kez Avrupa’ya biraz daha detaylı bakalım. Avrupa Birliği ülkeleri, küresel ithalatın yüzde 30’unu gerçekleştiriyor. Bu da Avrupa pazarını küresel değer zincirlerinin ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. Dolayısıyla, AB’nin yalnızca kendi karbonsuzlaşma sürecine odaklanması, küresel değer zincirlerindeki ilişkileri göz ardı etmesi anlamına gelir ki, bu hem mümkün hem de sürdürülebilir olamaz. Geçtiğimiz yıl yayımlanan bir Avrupa Komisyonu raporu, AB’nin ithalata bağımlı olduğu kritik ürünleri listelemiş ve yeni sanayi ve teknoloji politikaları çerçevesinde bu bağımlılıkları azaltmayı hedeflemişti. Bu ürünlerin tedariğinde en kritik rolü Çin oynarken, onu Hindistan takip ediyor. 35 yıl önce ise, dünyanın ana tedarikçileri Avrupa ve Amerika idi. Yani aslında Avrupa’nın yeni teknoloji ve sanayi stratejilerinin önemli bir parçası, yüksek bağımlılığa sahip olduğu Çin gibi ülkeler karşısında rekabet gücünü korumak ve yeniden kazanmak üzerine kurulu. AB’nin yeşil büyüme hedefleri, sadece içe dönük bir ekonomik dönüşüm değil, aynı zamanda bölgesel değer zincirlerinin yönetimi ve işbirlikçi bir yeşil sanayi politikası benimsemesini gerektiriyor. İşbirliğine odaklanarak AB, daha fazla değer yaratıp kendi yeşil ekonomi büyüklüğünü de artırabilir.       

Tüm bu süreci iyi planlayabilmek için, Avrupa’nın sanayi politikalarını 1950'lerden itibaren hatırlayacak olursak; öncelikle II.Dünya Savaşı sonrası yeniden yapılanma süreci ile şekillenmeye başladığını söyleyebiliriz. 1950’ler ve 1970’ler arasında, Avrupa ülkeleri stratejik sektörlere müdahaleci politikalar uygulamış ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu gibi yapılarla üretim kapasitelerini modernize etmiştir. 1980’lerde, piyasa odaklı liberal sanayi politikalarına geçiş yapılmış ve daha bütünsel bir sanayi politikası anlayışı benimsenmiştir. 2000'lerin başlarında bilgi tabanlı ekonomi olma hedefi, 2012 ve 2020 yıllarında ise temiz teknolojilere ve kritik hammaddelere erişimi güvence altına almayı amaçlayan stratejiler öne çıkarılmıştır. COVID-19 sonrasında bu stratejiler, tek pazarın dayanıklılığını güçlendirme ana hedefiyle revize edilmiş ve bildiğimiz gibi Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa’nın yeni büyüme stratejisi gündeme yerleşmiştir. Avrupa’nın bu yolculukla geldiği yerde bugün, Türkiye, AB’nin yeşil büyüme hedeflerine ulaşmasında kritik bir role sahip olabilir. Gümrük  Birliği’nin modernizasyonu bu sürecin bir parçası olarak veriye dayalı tamamlayıcılıklara odaklanacak şekilde planlanabilir. AB ile Türkiye arasındaki yeniden tasarlanacak işbirliği modeli, yeşil teknolojilerin yayılımını hızlandırarak, laboratuvardan pazara, yani yeşil ekonomik değere  doğru bir hareketi destekleyen  politika çerçevesi oluşturabilir. Türkiye’nin teknoloji, test ve üretim yetenekleri, Avrupa’nın yeşil araştırma kapasitesini değere dönüştürmede ve ölçeklendirmede  tamamlayıcılık sağlayabilir ve bu teknolojiler geleneksel değer zincirlerine bölgesel ölçekte entegre edilebilir.         

Avrupa’nın karbonsuzlaşma yolculuğu, sadece teknolojik bir dönüşüm değil, aynı zamanda stratejik işbirliklerini ve bölgesel ekonomik yapıları yeniden şekillendirme fırsatı sunabilir. Türkiye, bu süreçte stratejik bir oyuncu olarak önemli bir rol oynayabilir ve bu kez hep bahsettiğim gibi uluslararası iş bölümündeki rolünü kendisi tanımlamak için ısrarcı olabilir, elbette veri ve bilgiye dayalı bir hazırlık sürecini iyi yöneterek. Buna yönelik adımların başında, Türkiye’deki geleneksel değer zincirlerinin hem Türkiye hem de Avrupa’daki yeni teknolojilere erişimini demokratikleştirecek bir arayüz yapısı geliyor diye düşünüyorum. Türkiye ekonomisinin dönüşümü, ancak yeni teknolojilere erişimi kolaylaştırmaya yönelik veriye dayalı içerik üreterek ve yön göstererek gerçekleşir. Buradan hareketle artık küresel değer zincirlerinde mevcut çeşitlenmiş üretim ve pazar altyapımızı, yeni teknolojiler ile akıllı uzmanlaşmaya doğru yöneltmek mümkün olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar