Atlantik’in iki yakasında bankacılık sektöründe sistemik riskin değerlendirilmesi

Dr. Tolga DAĞLAROĞLU
Dr. Tolga DAĞLAROĞLU Ekonomik Günce

Bu hafta Atlantik’in her iyi yakasında bankacılık sektöründe yaşanan gelişmeler gölgesinde İngilizce konuşan merkez bankalarının faiz kararlarını izledik örneğin Fed açısından baktığımızda açıklanan karar metnine “yaşanan son gelişmeler kredi koşullarında sıkılaşmaya neden olacaktır. Bu kredi koşullarındaki sıkılaşmanın ekonomik aktiviteyi azaltacağı ve bu etkinin boyutunun belirsiz olduğunun altını çizmiştir. İsterseniz ABD 16. büyük bankasının ekonomik etkileri nasıl olacak ilk cevap reel sektöre kredi akısının durması (credit crunch) şeklinde gerçekleşecek. Örneğin Goldman Sachs raporunda yaşanan bu gelişmenin büyüme üzerinde yıl yıla %0.3’lük azalışa neden olmasını beklemektedir. Böylece banka 2023 büyümesinin %1,2 olarak gerçekleşeceğini beklemektedir. Özellikle bu etkinin Fed’in de altığını çizdiği gibi belirsiz kredilerde geri çekilmenin yani kredi daralmasının etkilerinin ne kadar süreceği bilinmiyor. Çünkü ABD TMSF’si konumundaki FDIC kurumun ve Fed’in Finansal İstikrar Raporu’na baktığımızda ABD ekonomisi açısından küçük ve orta ölçekli bankaların önemi ortaya çıkıyor. 250 milyar doların altında büyüklüğe sahip kredi kuruluşları ABD bankacılık sisteminin %50’sini oluşturuyor. ABD ekonomisinde reel sektöre kullandırılan kredilerin %60’nın bu kurumlar tarafından sağlandığını görüyoruz. Benzer şekilde tüzel kişilere kullandırılan konut kredilerin %60’nı ticari işyerine yönelik emlak kredilerinin %80’nin karşılarken tüketici kredilerinin %45’i bu kurumlar tarafından sağlanıyor. 

ABD toplam bankacılık sisteminin %72’si 

Böylece bu bankaların ekonomi açısından önemini ortaya koyduktan sonra 2007-09 döneminde gerçekleşen global finansal krizde (GFK) 178 bankanın batışıyla sonuçlanan bu krizden ABD yetkilileri yeteri kadar ders çıkarmadı diyebilir miyiz? Cevabı isterseniz Boston Fed’in 2020 yılında yapmış olduğu çalışmadan hareketle bakalım çalışma aslında ABD bankacılık yasası olarak bilinen Dodd-Frank Yasası Stres Testi’nin (DFAST) Fed tarafından bankalara uygulanan testin amacı bankaların olası kayıplarını absorbe edecek yeterli sermayeye sahip olmasıdır. Olası şok senaryolarına karşı mevcut sermaye yapısının ve portföy büyüklüğünün ciddi şoklara karşı dayanıklı olması ve ekonomiye kredi akışında sorunlarının yaşanmaması gibi özetleyebiliriz. Yazarlar çalışmalarında şunu analiz etmişler DFAST stres testine tepki olarak banka davranışlarının ekonomiye olan etkisini incelemişler. Sonuç şu açıdan çok ilginç stres testinde kötü sınav veren bankalar iyi sonuç sergileyen bankaların portföylerine bakarak portföy oluşturduklarını görmüşlerdir. Finansal sistem açısından oldukça önemli olan çeşitlenmiş riskin tek bir alanda toplanmadığı bankacılık sisteminden tam tersine bankaların birbirlerinin portföylerine bakarak portföy oluşturdukları riskin dengelemesinin esas olduğu sistemden olası şok karşısında bir bankanın portföyünde yaşanan kayıplarını diğer bankaların takip ettiği bir yapıya evirilmiştir.

Yine bir diğer hatta ise 2019-2021 yılları arasında ABD Hazine Bakan Yardımcılığı yapan Faulkender ve 2020-21 arası dönemde Beyaz Saray’ın Ekonomik Danışmanlar Kurulu üyeliğini yapmış Goodspeed geçtiğimiz hafta WSJ yayınlanan makalelerinde belirttikleri gibi 2018 yılında kısaca ‘Ekonomik Büyümeyi ve Tüketicilerin Korunması’ olarak bilinen yasa ile stres testi uygulanacak bankaların aktif büyüklüğü 50 milyar dolardan 250 milyar dolara yükseltildi. Chicago Üniversitesi’nden 22 Mart’ta yayınlan çalışmada 4 bin 800’den fazla finansal kuruluş analiz eden çalışmada bankaların aktif büyüklüğü ABD toplam bankacılık sisteminin %72 yani 24 trilyon dolarlık bir büyüklüğü temsil etmektedir. Bu bankaların konut kredilerine dayalı menkul kıymet (MBS) ticari konut kredilerine dayalı menkul kıymetleri (CMBS) ve diğer varlığa dayalı (AMB) menkul kıymet portföylerini (mark-to market) yöntemi ile değil vadeye kadar tutmaları durumunda karşılaşacakları zararı hesaplamışlar.

Burada sonuçları sizinle paylaşmadan önce 1980-2019 arası New York Fed’in hesapladığı temsili gösterge (proxy) politika faiz oranına ABD tarihinin en büyük çaplı faiz artışı menkul kıymetlerin mark-to market üzerinden değerlendirmesinin yarattığı sonuçları haftaya aktarmaya çalışacağım.

Tekrar sonuçlara geri dönersen bankacılık sektörünün varlıklarında %10’luk azalma çalışmaya konu olan bankaların en alta %5’lik dilimde yer alan bankalarda kayıp %20 denk gelmektedir. Bu durum bankaların defter değerinden 2.2 trilyon daha az bir değere işaret etmektedir.

Burada hemen şunu verileri sizinle paylaşmak isterim. İlki temsili gösterge Fed faiz oranı New York göre 1980-2019 ortalaması eksi %3 iken şimdi %0,7 Mart 2022-6 Mart 2023 de Fed faizi %0.08’den %4.5 geldi. Örneğin SVP Şubat 2022’de stres testine girdiğinde 3 aylık ABD hazine bonosu yüzde sıfırdı. 10 Yıllık bononun %0,75 olduğu durumdan %1.5 yükseldi. Kısacası Fed %6’lık bir kayıp ile değerlendirirken ortaya çıkan kayıp %20 peki başka varlık sınıflarında durum nasıl yukarıda altını çizdiğim küçük ve orta ölçekli bankaların konut ve işyeri kredilerindeki önemine baktığımızda S&P DR ya da başka adıyla S&P 500 ETF’lerinin seyrine bakalım örneğin 2022’nin 1. çeyreği ile 2023’ün 1. çeyreğinde MBS ETF’lerinde düşüş %10’dan fazla IShare CMBS ETF’lerinde düşüş de benzer. Hazine tarafına bakalım IShare 10Y-20Y ve 20Y üzeri tahvillerin ETF’leri piyasa değerinin %25-30 arasında kayıp sergiledi. Yani sizin de anlayacağınız gibi faiz riski. Faizlerin artması başta konut kredisi olmak üzere uzun vadeli varlıkların piyasa değeri düşürmesi sonucunda bilançolar da ortaya çıkan tahribat.

Müdahale olmaz ise 150 banka iflas riski ile karşı karşıya

Peki, sistemik riske dönüşür mü? ABD tarihinin 2. büyük iflası ABD’nin 16. büyük bankası nasıl battı?

Aslında SVB bankaların %10’nun SVB’den daha kötü sermaye sahip olmasına SVB’nin daha iyi sermaye yapısına sahip olmasına rağmen neden 2 günde battı 2007-09 GFK gördüğümüz kaldıraçlı (mevduat güvencesine sahip olmayan varlıkların toplam varlıklara oranı) işlemler Banka bu anlamda son stres testinde kaldıraç anlamında %1’lik dilimde yer aldı. Yani SVB banka varlıklarının %78’den fazlasını mevduat güvencesi olmayan mevduatlar ile finanse etti.

Aslında bu durum Türkiye’nin 2001 de yaşadığı krizle benzer mevduatların ortalama vadesi kisa hazine bonolarına yatırım. Ani faiz yükselişi ölüm kaçınılmaz bu konuda Prof. Dr. Fatih Özatay hocamın Finansal Krizler ve Türkiye kitabına bakmanızı tavsiye ederim.

Toparlayacak olursam sistemik riske dönüşürüm mevduat güvencesine sahip olmayan tasarruf sahipleri bu mevduatların yarısı sitemden çıksa 190 banka SVB ile aynı kadere sahip Bu mevduatların %30 çıksa eğer otoriteler müdahale etmez ise 150 banka iflas riski ile karşı karşıya.

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar