Atık ithalatı yasak değil, denetleme artırılmalı...

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 18 Mayıs’ta   yayınlanan “Atık ithalat genelgesi “ile Etilen Polimer atıklarının ithali yasaklanmıştı.

Dünyada en çok üretilen ve kullanılan plastik hammaddesi Etilen polimerler; otomotiv sektöründe,   meyve sebze kasaları, damla sulama sitemleri, sera örtüleri, vatandaşın kullandığı gıda ve detarjan ambalajları, elektrik kabloları, evindeki borular, mutfak eşyaları, oyun parkları, oyuncaklar, vücut içi ve dışı protezler, streç filmler, ayakkabı hammaddeleri  olarak üretimde kullanılmakta.

Plastik ve geri dönüşüm  sektöründe, bu denli geniş ürün yelpazesinde  hammadde olarak kullanılması  doğal olarak da geri dönüşüm için en çok atık çıkan plastik türü olarak  tanımlanıyor.

Türkiye’de oluşan ve toplanan plastik atıkların, mevcut lisanslı plastik geri dönüşüm ve geri kazanım tesislerinin kapasitesine yetmediği  bu nedenden dolayı atık plastik ithalat ihtiyacı doğuyor.

Türkiye plastik atık işleme hacmi bakımından, Almanya’nın ardından Avrupa’da ikinci, dünyada ise yedinci büyük hacimli ülke konumunda.

Plastik ve Geri Dönüşüm Sektörlerini   zora sokan “Atık ithalat genelgesi “ni  Plastik Sanayicileri    Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün’den değerlendirmesini rica ettim.

Başkan Gülsün; Yeni yayınlanan bu genelge ile  ülkemiz geri dönüşüm sektörünün fiilen bitirilmesi anlamına gelmektedir.

Sektörü çıkmaza sokan söz konusu genelgede yer alan yüzde 1 yabancı madde limiti ve diğer yasaklar kaldırılmalı ve kamu kurumlarımız asli görevleri olan denetleme faaliyetlerini yaygınlaştırarak sektörü regüle etme yolunu seçmelidir” diyor.

Daha önce de defaatle dile getirmiş olduğumuz gibi yasaklar değil denetim artmalı!

Küresel plastik sektöründe önemli bir paradigma yaşandığını ve geri dönüşüm ekonomisinin plastik sektörü içindeki payının hızla arttığının altını çizen Gülsün: “Önümüzdeki 30 yıl içerisinde geri dönüşüm sektörünün hızla büyüyeceği ve küresel plastik üretiminin %60’ının geri dönüşüm kaynaklı olacağı öngörülüyor.

Bugüne kadar ülkemiz bu büyük değişimin bir parçası olmak yolunda önemli adımlar attı. Devletimiz tarafından verilen teşviklerin de katkılarıyla sanayicilerimiz plastik geri dönüşüm alanında önemli bir işleme kapasitesi oluşturdular.

Mevcut durumda ülkemizde toplama ve ayrıştırma altyapısı yeterli olmadığı ve kaynağında ayrıştırma sistemi kurulmamış olduğu için bu işletmeler girdilerinin önemli bir kısmını ithalat yoluyla karşılanmak zorunda kalıyor.

 Ne yazık ki bu süreçte bazı kişilerin yasaların dışına çıkarak suç işlediklerini ve bakaya atıklarını bertarafa göndermek yerine yol kenarlarına döktüğünü de üzülerek izledik.

Bu gibi üzücü durumların önüne geçmek adına denetimlerin sıkılaştırılması gerektiğini defaatle dile getirdik.

 Ne yazık ki kamu otoritelerimiz her defasında yasaklamalarla bu sorunun üzerine gitmeyi tercih etti. Nasıl ki devletimiz izinsiz hafriyat dökümlerine rağmen inşaat yapımını yasaklamıyor onun yerine yasanın dışına çıkanları cezalandırıyorsa, atık ithalatında da benzer bir yol izlenmelidir.

Aksi halde işini düzgün yapan ülkemiz için katma değer yaratan, ihracat yapan geri dönüşüm  1100 civarındaki tesislerimiz ya  kapanacak ya yurtdışına taşınacak, en nihayetinde bu süreç bilhassa niteliksiz işgücü için önemli bir istihdam kaynağı olan ve çok büyük bir gelişim potansiyeli taşıyan bir sektörü daha kaybetmemiz ile sonuçlanacaktır” dedi.

Art arda atılan hatalı adımlar sektörü uçuruma sürüklüyor!

2020 yılı sonu itibariyle mühendislik plastiği hurdalarının ithalatının, geçtiğimiz günlerde ise polietilen ithalatının yasaklandığını ardından yayınlanan genelge ile ise atık ithalatının imkansız hale getirildiğini belirten Gülsün: “Tüm dünyada otomotiv, beyaz eşya, elektrik- elektronik gibi yüksek katma değerli alanlarda kullanılması sebebiyle ithalatına sıcak bakılan mühendislik plastiği hurdalarının ithalatı da yasaklanmıştı.

Poliamid, polikarbonat gibi ürünlerin hurdaları ülkemizde yeterince çıkmıyor.

Bu ürünlerin hurdalarının ithalatının yasaklanmasının etkisini ise ne yazık ki ilgili kamu kurumları tam olarak anlayamamış durumda.

Örneğin otomotiv sektörü çevre politikaları çerçevesinde arabaların plastik parçalarında belirli oranlarda geri dönüştürülmüş hammadde kullanılmasını zorunlu tutuyor.

Ülkemizin mühendislik plastiği hurdası ithalatını durdurması demek orta vadede otomotiv sektörünün tedarik zincirinden de koparılması anlamına geliyor.

Sonrasında atılan adımlar ise tüm atık ithalatını engeller nitelikte.

Ülkemizde yeterli birincil plastik hammadde üretimi  olmaması sebebiyle fiyatlar üzerinde bir çıpa vazifesi gören ve girdi maliyeti kaynaklı enflasyonu engelleyen geri dönüşüm sektörünün üretiminin durdurulması bir domino etkisi ile tüm sektörleri etkileyecek ve tüketici enflasyonuna sebep olacaktır.

O sebeple bu düzenlemeler bir an önce gözden geçirilmeli ve yasaklama yerine sıkı denetim esaslı bir yönetim benimsenmeli” dedi.

Çözüm etkin denetimde!

Kamuoyunda artan çevresel kaygıları paylaştıklarını belirten Gülsün: “Şüphesiz ki ülkemizin doğasını korumak en önemli önceliklerimizden lakin bunun yolu etkin denetimden geçiyor.

Daha önce ilgili kamu kurumları ile paylaşmış olduğumuz elektrik, su ve işgücü gibi üretim girdilerinin takibi, lisans öncesi altyapı yeterlilik analizi, bakaya atıkların gönderildiği bertaraf tesisinin bilgilerinin kontrolü ve yüksek miktarlı ithalatlarda yerinde tespit gibi denetim tedbirlerinin hayata geçirilmesi durumunda yasalarımızda suç kabul edilen fiilleri işleyenlerin tespiti çok daha kolay gerçekleştirilecek ve çevre sorunları ortadan kaldırılacaktır” diyor PAGDER Başkanı Selçuk Gülsün.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar