Asıl hedef Çin
Bu hafta Batı demokrasileri önümüzdeki dönemde nasıl yol alacaklarının belirliyorlar; Hafta sonu Almanya’da gerçekleşen G-7 zirvesinde “küresel ekonomik hasım” iyiden iyiye ortaya çıktı. Madrid’de yapılacak NATO zirvesinde ise bu “hasımla” siyasi ve askeri mücadelenin taslak planı ortaya çıkacak.
“Hasım” belli; Rusya ve Çin.
Rusya, Ukrayna’da girdiği sonu belirsiz savaş ve Batı yaptırımları nedeniyle ekonomik olarak çökmenin eşiğine gelmiş durumda. Bloomberg yabancı yatırımcıların raporlarına dayanarak Moskova’nın dış borçlarını ödeyemez duruma geldiğini haberleştirdi. Nitekim Rusya Devlet Başkanı Putin’in “Rus İmparatorluğunu yeniden kurmak” hayalleriyle çıktığı Ukrayna macerasında, ülkenin tümünü işgal etmesinin de mümkün olamayacağı anlaşıldı. Rusya artık ekonomik ve askeri olarak zayıflamış, sadece elinde nükleer silah olması nedeniyle kendisinden endişe duyulan bir ülke konumunda.
Çin ise hem ekonomik, hem de askeri olarak ABD’ye meydan okur hale geldi. Üstelik 2013’den bu yana uyguladığı “Kuşak-Yol” projesi ile dünyanın gelişmekte olan ekonomilerini lojistik ve mali olarak kendisine bağlamaya da devam ediyor.
G-7 zirve toplantısında da Çin’in Kuşak-Yol projesinin siyasi etkisini yok etmek için, ilk beş yılda 600 milyar dolar harcanması planlanan benzer bir “karşı proje” geliştirildi. 200 milyar dolarını bizzat ABD’nin kamu kaynakları ve özel sektör hibeleri ile karşılayacağını açıkladığı, AB’nin de 300 milyar Euro koyacağı yeni projenin adı da “Küresel Altyapı ve Yatırım için Ortaklık” (KAYO) olarak belirlendi.
İLK PROJELER
Aslında Çin’i dengelemek için Batı’nın böyle bir projeye kalkışacağının ilk işareti 2021’de İngiltere’de yapılan G-7 zirvesinde verilmişti. O zirvede projenin adı “Daha iyi bir dünyayı yeniden inşa etmek” olarak belirlenmişti. Almanya’da hafta sonu yapılan zirve toplantısında hem projenin adı değiştirildi, hem mali portresi ortaya çıktı, hem de paranın ilk olarak hangi küresel projelerde harcanacağı belli oldu.
Amacı küresel ölçekte iklim değişikliği ile mücadele, cinsiyet eşitliğini güçlendirme, dijital altyapılar oluşturma ve sağlık alanında gelişme olarak belirlenen KAYO projesinin ilk “yararlanıcılarını, G-7’ye evsahipliği yapan Almanya’nın Başbakanı Olaf Scholz’un davetli listesinden görmek mümkün;
Scholz, G-7 zirvesine Senegal, Arjantin, Endonezya, Hindistan ve Güney Afrika liderlerini de davet etti. Nitekim oluşturulacak fondan yararlanacak ilk projeler de, Angola’da güneş enerjisi tesisleri ve Senegal’de bir aşı üretim tesisi kurulması, Singapur ile Fransa arasına ise Mısır ve Afrika Boynuzu’ndan geçecek denizaltı iletişim altyapısı kurulması olarak açıklandı.
NATO ZİRVESİNDE DE “ASIL HASIM” ÇİN
Madrid’de yapılacak NATO zirvesinde de G-7 toplantısından çıkan bu hedefe yönelik kararlar alınacağı aşikar;
NATO zaten uzun süredir küresel ısınmayı, ekonomik dengesizliklerin yarattığı sosyal sıkıntıları “tehdit” kapsamına almıştı. Son NATO zirvesinde ise Çin resmen “hasım” ilan edilmişti. Madrid zirvesinde bu “husumetin” bir adım daha ileri götürülmesi söz konusu.
Nitekim bunun işaretleri de Madrid’e davet edilen NATO dışı ülke ülkelerin liderlerine bakarak yorumlamak mümkün;
Çin “tehdidini karşılık” için ise NATO’nun işbirliği yapacağı ülkeler Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya’nın liderleri de Madrid zirvesinde hazır bulunacaklar.
Bu listeye elbette Hindistan’ı da katmak mümkün olabilirdi. Ancak “bağlantısızlar” hareketinin lideri Hindistan’ın NATO zirvesinde boy göstermesi mümkün olmayacağından, -şimdilik kaydıyla- Hindistan lideri NATO zirvesinde boy göstermeyecek.
Ancak Hindistan’ın “bağlantısızlığına son verip”, Batı cephesine katmak için ABD önderliğindeki çabalar da sürüyor. ABD’nin ABD’nin Pasifik’te Avustralya ve Yeni Zelanda’ya ek olarak Hindistan’ı da kattığı “QUAD” yapılanması bunun ilk işareti. Şimdilik adı resmen konmasa da, QUAD’ın Pasifik’te bir askeri ittifak olmaya doğru ilerlediği ortada.
NATO’NUN GENİŞLEMESİ
Türk basını AK Parti hükümetinin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine koyduğu vetoyu tartışadursun, uluslararası alanda bu konu sadece “olacağın gecikmesi” olarak yorumlanıyor.
Türkiye’nin eninde sonunda vetoyu kaldırması beklendiği için olsa gerek, Madrid zirvesine İsveç ve Finlandiya liderleri de davetli.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvenin hemen öncesinde bu iki ülkenin liderleri ile görüşeceği de açıklandı.
Kim bilir?
Belki NATO’nun İsveç ve Finlandiya’yı dahil edecek şekilde genişlemesine Türkiye vetosunun kalkması için 2023 seçimlerini beklemeye bile gerek kalmaz.
AK Partili yetkililer ve hükümet yanlısı basının bir dönem “15 Temmuz’un finansörü” olarak andıkları Birleşik Arap Emirlikleri yöneticileri ve Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisi ilan edilen Suudi Veliaht Prens ile Ankara’da verilen “kucaklaşma fotoğrafları” bunun olacağının işareti gibi…