Asgari ücretlinin vergilendirilmesinde köprüden önce son çıkış
Ayşe Nazmiye UÇA
BORDRO DERNEĞİ Yönetim Kurulu Başkanı
Asgari ücret ile çalışan sigortalıların net gelirlerini artırmak adına 2022 itibarı ile asgari ücret üzerinden alınan verginin kaldırılması ve AGİ’nin hesaplama dışında tutulması ile birlikte çalışma hayatında mevcut ücret politikalarını baştanbaşa değiştirmiş olacak.
2022 için belirlenen asgari ücretin net 4.253,40 TL, brüt 5.004,00 TL olarak açıklanması ve sadece asgari ücret üzerindeki vergi yükünün kaldırılması çalışma hayatında birçok belirsizliği beraberinde getirecektir. İş Kanunu’nun ücrete ilişkin yasal çerçevesinin üzerine inşa edildiği brüt ücret kavramı yok mu olacak? Ücret gelirleri için belirlenmiş vergi dilim ve oranları ile pratik bir şekilde çözüm üretilebilecek bir regülasyon, on yıllara dayanan bir altyapıyı yok mu edecek?
Akla gelen başka olası sorunlu durumlar da var elbette; asgari ücretlinin fazla mesai yapması durumunda ortaya çıkacak vergi yükü, asgari ücrete yakın ücret alan diğer ücretlilerin girecekleri vergi hesaplaması sonrasında net ücretlerinin asgari ücrete dönüşmesi, hatta ve hatta kimi zaman vergi dilimi sonrasında net asgari ücretin de altında ücret geliri elde edebilecek olmaları (bu tarz hesaplamalarda otomatik AGİ dengelemesi ile asgari ücretin altında bir net ücret hesaplanmış ise net asgari ücrete çıkarılacağı açıklanmıştır) ve diğer ücretlere vergisel yansımalarının olumsuz sonuç doğurması nedeni ile çalışma hayatında kayıt dışı ekonomiye kaçış gibi örnekler ilk akla gelenler.
Mevcut siyasi otoritenin hazırladığı yasa taslağında 2022 yılında asgari ücretlileri, gelir vergisi dışında tutulacağına dair 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik öngörülmektedir. Maddenin aynen kabul edilmesi halinde “vergi dışı bırakılan ücret tutarının brüt asgari ücret olan 5.004,00 TL olduğu, bunun dışında hak edilen bir ücretin vergi dilimine dahil olacağı…” hükmünün tekrar değerlendirilmesi gereklidir. Mevcut hükme göre asgari ücretlinin yalnızca bir saatlik fazla mesai ödemesi alması, tüm ücretin vergilendirilmesi gibi yorumlanabilmektedir ki bu durumda işverenlerin fazla mesai ya da bu türden farkları zarf ile ödemeye karar vermeleri halinde onları nasıl suçlayabiliriz!
Anılan madde aynı şekilde kabul edilmesi halinde yıllardır süregelen kayıt dışı ekonomi ile mücadele, çalışma barışının korunması ilkelerine karşı geri adım atmak ve mücadele edilen tüm usulsüzlüklerin pratik yollarını ardına kadar açmak demektir. Açılacak bu sorunlu yollar ve atılan geri adımlar yalnızca işverenlerin değil, asgari ücretli olmaya mecbur edilmiş ve başka bir ek gelirden pratikte mahrum bırakılmış onbinlerce çalışanın da ensesinde soğuk bir nefes olur.
Oysa, sunulan bu yeni modelin belirlenecek yeni bir vergi dilimi ile tüm ücretlilere uygulanması en kolay ve akılcı çözüm olacaktır. Belirlenecek modelde, tüm ücretlilerin ücret kazancı, asgari ücretlinin gelir vergisinden muaf tutulan ücreti kadar vergi dışı bırakılmalıdır. Mevcut yasa maddesi aynen kabul edilirse;
- Elden ücret ödeme yaygınlaşacak (Sigortalıların kıdem, emeklilik vb. haklarına olumsuz bir yansıma oluşacak)
- Çalışma barışı kökten zedelenecek,
- Kazanç ve kayıtlı kazanç farklılığı kişilerin kredi güçlerini, borçlanma haklarını ve finansal özgürlüklerini önemli ölçüde azaltacak,
- Devletin toplayacağı SGK primleri ve vergi gelirlerinde önemli ölçüde düşüş yaratacak,
- Uluslarası şirketlerin Türkiye’de yatırım kararlarını tekrar değerlendirmelerine yol açacaktır.
Tüm hususları bir arada değerlendirdiğimizde, son yıllara kıyasla sürdürülebilir maliye politikaları ve kayıtdışı ile mücadelede etkinliğin yitirilmesi, entegre kontrol birimlerinin (Maliye, SGK ve bankacılık) verimliliğinin azalması ya da yitirilmesinin yanında tam rekabetçi piyasada uluslararası usul ve esaslar çerçevesinde maliye ve ücret politikalarını uygulayan çok uluslu şirketlerin haksız rekabete uğratılmaması ve kaybedilmemesi adına en doğru ve uygulanabilir çözüm yolunun, tüm ücretler üzerinden asgari ücretlinin vergi dışı bırakılan geliri kadar vergiden muafiyet sağlanması olacağını kabul etmek gereklidir.
Ücret gelirleri üzerinden alınacak vergileri belirleyen dilimli ve oranlı vergi tarifesinde, vergi oranı %0 olarak belirlenecek ve asgari ücretin yıllık toplamı kadarına uygulanacak yeni bir dilim ile bu sorunların birçoğu çözülebilir ve kanun-uygulama-denetim çerçevesinde son derece kolay izlenebilecek bir yol çizilmiş olabilirdi. Her şeye rağmen çok geç olmadan doğruyu bulmamızı sağlayacak işaret, köprüden önce son çıkıştır.