Asgari ücretin piyasalarda yarattığı etki ve tepkiler
Yeni açıklanan 2023 yılı asgari ücretin elbette piyasalarda bir etkisi olacak, reaksiyonlar ard arda gelecektir. Bu Doğal bir etki-tepki ilişkisidir ve siyasetle; hükümetle, muhalefetle doğrudan, dolaylı hiçbir ilgisi yoktur.
Asgari ücretin ilanı ile beraber sadece ekonomi piyasalarında değil her yerde fiyatlardan ve diğer ücretlerden başlayarak birçok talep ortaya gelecektir. Diğer ücretler zam, emekli aylıklarının yeni durumu, EYT vs… Üstelik 2023 yılı içinde seçim yapılacak bir ülkede…
Tam ve doğru olarak istihdam hacmini ya da işsizliğin sayısının saptanması zordur. Bunda da kötü niyet aramamak gerekir. 2001-2020 yılları arasında işsizlikteki en yüksek oran %54,9 ile 2001 yılına aittir. Mart 2022 döneminde ücretli çalışan sayısında %6,5 artış (TÜİK) vardır.
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2022 Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,5 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 13 milyon 10 bin 420 kişi iken, 2022 yılı Mart ayında 13 milyon 851 bin 380 kişi oldu.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2022 yılı Mart ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe %5,8 arttı, inşaat sektöründe %0,5 azaldı ve ticaret-hizmet sektöründe %8,3 arttı.
Kaynak : TÜİK Ücretli çalışanlar, Mart 2022,
Burada; artan asgari ücret gelirinin karşısında, başta gıda ürünleri olmak üzere fiyat artışının hangi mal ve hizmetlere ne ölçüde yansıyacağıdır. Tabii bu aşamaya gelinceye kadar birçok etki-tepki olacaktır. Fiyatlar, piyasa tabiriyle oturuncaya kadar ortalık, halk diliyle, “Çarşı-Pazar” karışacaktır. Çünkü, her zaman, her piyasada bulunan “fırsatçılar” devreye gireceklerdir. Enflasyon dönemlerinde de, sair dönemlerde de fırsatçılar piyasalarda hiç eksik olmazlar. Stok yapma, fiyatları artırma yönünde piyasa hareketlerin kaynağı bildiğiniz gibi bunlardır.
Konu, girişte biraz hızlı aktı; bu nedenle hemen bir özetle toplayalım. Ülkede 2001 yılından sonra çalışan ücretlilerin sayıları (TÜİK), asgari ücretli olanlar ve diğerleri, oranlar, asgari ücretin etkileri ve tepkiler piyasalarda yeni oluşumlara yol açtı.
Önce fiyatlar değişir, ürün miktarı değişime göre piyasalara sürülür ya da fiyat artışını görene kadar ürün elde (stok) tutulur. Bunlar serbest piyasalardaki olağan ekonomik yaklaşımlardır. Sonuçta rasyonalizm ve serbest piyasa ekonomisi kuralları bir şekilde çalışır.
Esasen başka bir yazımın konusu olan Serbest Piyasa ve Serbest Piyasa Ekonomisine burada girmeyecektim. Ancak bir ön bilgi sunumu uygun olacaktır. Ama esas yazı, ayrı bir yazı halinde sunulacaktır.
İktisat literatüründe serbest piyasa ekonomisi başlığı altında onlarca tanım vardır. Esasen bu tanımların tamamı birbirini destekleyen tanımlamalardır. Bana göre en uygun tanım şöyledir; (ki bu tanımlamayı yapan çok sayıda ekonomist olduğu bilinmektedir.)
Serbest Piyasa Ekonomisi, piyasalara giriş ve çıkışların kısıtlanmadığı, arz ve talebin fiyatı belirlendiği, piyasadaki ekonomik sorunların fiyat ile çözümlendiği, hiçbir surette devletin ekonomiye müdahil olmadığı bir ekonomi modelidir.
En geçerli; iktisat ve hukuk mantık yapısına uygun tanımlama olarak kabul edilen bu modelin unsurlarıyla tekrar irdelenmesi durumunda görülecek olanlar;
- a) Piyasalara giriş ve çıkışlarda hiçbir müdahale, koşul, engel olmaz.
- b) Piyasadaki ekonomi sorunları yine piyasada ve piyasa koşullarında çözülür. Çözüm anahtarı da fiyattır.
- c) Arz ve talebin oluşturduğu serbest ortamda fiyat oluşur ve bu fiyat piyasanın ekonomik anlamdaki tek belirleyicisidir.
Görüldüğü gibi, son derece açık, net ve tamamı birkaç satırla ifade edilebilecek bir modeldir.
Serbest Piyasa Ekonomi Modelini, “Bırakınız yapsınlar” ile çok özdeşleştirmemek, ama çok da zıt olarak anlamamakta yarar vardır. Serbest piyasa modelinde hiçbir surette devletin piyasaya müdahalesi görülmemektedir.
Bu eşyanın tabiatına aykırıdır.
Eğer ülke ekonomisinin modeline karar vericiler, serbest piyasa ekonomisinden çıkmak isterlerse müdahale yapılır. Böyle bir durumda ülkedeki yabancı yatırımcılar, yatırımlarını hızla geri çekerler. Kurlardaki arz talep dengesi bozulur ve döviz (Ulusal para biriminin değer kaybı) hızla ve çok artar. Yatırım başta olmak üzere hiçbir konuda güven kalmaz ki kaybolan bu güvenin yeniden kazanılması hem imkânsıza yakın zordur, hem de çok uzun vadeli istikrarlı bir yönetimin varlığı ile olabilir.
Biraz da Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisine girişine bakarsak; 24 Ocak kararlarını, önümüzdeki ayın yarısından itibaren zaten defalarca tekrarlanacak.
24 Ocak 1980 tarihinde Başbakan Demirel, ekonomi yönetimine DPT Müsteşarı Özal’ı getirdi. 24.1.1980 de 24 Ocak Kararları olarak bilinen kararname yayınlandı. Kararname o derece benimsendi ve kabul edildi ki, tarihin bu iki önemli ismi, Demirel ve Özal 24 Ocak Kararları’nın öncelikle ve ağırlıklı olarak kimin tarafından yazıldığı konusunda yıllarca anlaşamadılar.
24 Ocak Kararları kapsamında;
- %32,7 oranında TL devalüe edildi.
- Günlük kur uygulamasına geçildi.
- 1 ABD $ TL 47,00 den TL 70,00 yükseltildi.
- KİT’lerde tarım ürünleri destekleme alımları sınırlandırıldı.
- KİT'lerde üretilen ürünlerin fiyatları artırıldı.
- Yılsonu enflasyon oranı %107,2 oldu.
- Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sağlanan destekler kaldırıldı.
- Dış ticaret serbestleştirildi.
- Yabancı sermaye yatırımları teşvik edilerek, rekabet edilebilir ekonomik seviye amaçlandı.
- Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri desteklendi.
- Liberalizasyon ithalatta kademeli olarak sağlandı.
- İhracata ilişkin alınan kararlar, ihracata yönelik büyüme modeli olarak anıldı.
24 Ocak kararları değişik çevreler tarafından kabul de gördü, eleştiriler de aldı. Ancak Serbest Piyasa Ekonomisine geçiş Türk ekonomi tarihi açısından önemli kararlar alınmış olması bakımından 24 Ocak önemlidir.
Hukuk bakımından;
Biraz önce de belirttiğim gibi, tamam ekonomi serbest de… Peki Hukuk? Elbette, hukukun kuralları hep var ve olacak da…
Serbest piyasada satıcı istediği fiyattan satarken, alıcı ise istediği satıcıdan alışverişini yapar. Yani, fiyatlar satıcı ve alıcının ortak kararı ile belirlenir.
Serbest piyasa, arz-talep ilişkisine dayalı bir sistemdir. Devletin müdahalede bulunmadığı piyasa şeklidir. Serbest Piyasa Kanunu tanımlaması budur.
Çok net olarak; Anayasa ve ilgili yasalar uyarınca var olan serbest piyasa ekonomisi, son derece hukukî bir temele dayalı olarak 42 yıldır mevcuttur.