Asgari ücret tespitinde yeni yöntem gerekli
Bakan açıkladı; 3,577 lira 50 kuruş brüt üzerinden, 2,825 lira 90 kuruş net… Açıklanan rakama bakınca, roket mühendisliği hassasiyetinde hesaplanmış izlenimi veriyor ama öyle değil. İşçi-işveren-kamu ara kesitinde koyun pazarlığı modeli eski usul yöntem…
İşveren tarafı; “elimizden gelen budur” diyor. Doğrudur. İşçi tarafı; “beklentimizi karşılamadı” diyor. Doğrudur. Hükümet; “enflasyonun 7 puan üzerinde refah payı sağladık” diyor. Doğrudur. Peki, bunda bir sorun yok mu? Herkesin aynı anda doğru olması mümkün mü? Değil elbette.
O halde sorun nedir? Sorun, asgari ücreti belirleme yönteminin arkaik kalması, eskimesi ve Türkiye optimaline cevap vermekten uzak, işçi-işveren sendikaları ve kamu arasında siyaset yapma alanı haline gelmesidir. Oysa bize veriye dayalı, hakkaniyetli, ekonomiyi rahatlatacak yöntem lâzım... Önerim şudur:
Asgari geçim endeksi oluşturulsun. Böylece asgari ücret; TÜİK’in resmi ama gayriciddi rakamlarıyla “enflasyonun şu kadar üzerinde” kabilinden sübjektif beyanlara değil, veriye dayandırılır.
Vergi takozu kaldırılsın; Asgari ücretin işverene maliyeti ile işçinin eline net geçen rakam arasındaki farka vergi takozu (tax wedge) deniyor. Bu, ya kaldırılmalı veya azaltılmalı. Kamu, kendi üzerine külfet almadan tüm yükü işverene bindirirse, kayıtdışı istihdam benzeri sorunlar türer.
Bölgesel asgari ücret; yeniden düşünülebilir ve bu da yöresel geçim endekslerine bağlanabilir.
ASGARİ ÜCRET
ASKERİ ÜCRET
AZ GERİ ÜCRET
1980 öncesi “asgari ücret” diye bildik. 1980 darbesi geldi, generaller belirledi, adına “askeri ücret” dedik. Sonra enflasyon geldi, getirilen artışları sildi, süpürdü, “az geri ücret” oldu.
Şimdi bize düşen, insan onuruna yaraşır, işvereni zorlamayan, kamunun da külfeti üstleneceği, veriye dayalı, bilimsel tabanı olan asgari ücreti tespit edecek yöntemi bulup, hayata geçirmektir.