Asgari ücret tahminleri
Zafer Özcivan
EKONOMİST
Her dönem olduğu gibi bu yıl da kasım ayından itibaren asgari ücret konusu yazılı ve görsel basında gündem olmaya devam ediyor. Çünkü kasım ayı enflasyonu TÜİK tarafından açıklandıktan sonra yeni asgari ücretin ne olacağı hakkında veriler belli olmaya başladı. Toplam nüfusumuzun neredeyse yarısının hayat pahalılığından, enflasyondan, alım gücünün düşmesinden etkilendiği bir ortamda vatandaşlarımız, yeni maaşlarını zorunlu olarak merak etmeye başladı.
Bilindiği üzere yaklaşık 3 yıldan bu yana yüksek enflasyonla mücadele ediyoruz ve önümüzdeki süreçte de devam edeceğimiz bir gerçektir. Bu sebeple 2022 ve 2023 yıllarında astronomik seviyelere gelen enflasyon oranları göz önüne alınarak yıl ortalarında asgari ücrete ara zam yapılmıştı ve yapılan zamlar da çok kısa süre içinde enflasyona yenik düşmüştü.2024 yılında ise enflasyonun kontrol altına alınacağı inancıyla ara zam yapılmadı ve 2024 yılı başından itibaren 17 bin 2 TL olarak yılı tamamlayacağız.
Yeni asgari ücret ne olmalı konusunda yazılı ve görsel basında birtakım tahminler ve buna bağlı olarak rakamlar dönüp dolaşıyor. Ancak bu konu sadece çalışan açısından değil işveren açısından ve ücret artışının etkileyeceği kalemler açısından da değerlendirilmelidir. Burada bu başlıkların en önemlisi kesinlikle çalışanların enflasyona ezdirilmemesi en azından dört kişilik bir ailenin asgari geçimini sağlayacak bir rakamın sadece bugün için değil önümüzdeki ekonomik koşulların da dikkate alınarak değerlendirme yapılmasıdır. Bu bağlamda olaya baktığımız zaman
- Çalışan kesimde asgari ücret neredeyse normal ücret seviyesine gelmiştir ve halkın büyük çoğunluğu açlık sınırının altında yaşam savaşı vermektedir. Kasım ayında TÜİK tarafından açıklanan (TÜFE) enflasyon oranı %47.09 dur. Ancak orta vadeli planda öngörüldü üzere yılın ikinci yarısında görülen enflasyon düşmesinin bir kısmının da baz etkisiyle olduğunu belirtmek zorundayız.2024 yılı başından itibaren yani ocak kasım arası aylık hesaplamalara göre baz etkisi %12,11’dir ve kasım ayı yıllık enflasyonu olan %47.09 oranını eklediğimizde %59,20 göre gerçek enflasyon rakamı olan %59,20 rakamını buluruz. Tabii ki TÜİK verileri aylardan bu yana tartışma konusudur ve güvenilirliği de kaybolmuştur.
Asgari ücret hesaplamaları yapılırken geçen dönem enflasyon oranları baz alındığına göre asgari ücrete %59,20 artış verilse bile bu zam değil enflasyon farkıdır ve bu da 270 bin 67 TL ye tekabül etmektedir.
Bu hesap bana ait olduğu için dikkate alınmayacağı kesindir. TÜİK bir devlet kurumu olduğundan inanmak, güvenmek zorundayız ve hesaplarımızda TÜİK verilerini baz almamız gerekir. Bu bağlamda TCMB’nin son yaptığı revizyon hesabına göre yıl sonu enflasyon hedefi %44 tür ve bu veriyi göz önüne alarak yılbaşından bu yana (Aralık sonunda olduğumuzu varsaydığımızda) asgari ücret artış oranı 17002 + %44=24.482,00 TL olmalıdır ki bu sadece geriye dönük enflasyon farkıdır, zam değildir.
Yukarıdaki hesaplamalar sadece tahminden ibarettir. Bilindiği üzere asgari ücret toplantıları işçi temsilcileri, işveren temsilcileri ve çalışma ve sosyal güvenlik bakanı başkanlığında beşer kişilik heyetlerin alacağı kararla belirlenmektedir. Ve bu heyet dört defa yapacağı toplantıdan sonra anlaşma sağlanamazsa konu hakem heyetine gitmektedir. Bu durumda heyetin yukarıdaki rakamları kabul etmeyeceği ancak en iyimser tahminle %40 zam vereceği kanaatindeyim ve bu rakam 22 bin 802 TL ye gelecektir. Ancak geriye dönük enflasyon oranını dahi karşılamamaktadır. Son üç yıldan bugüne kadar yapılan artışlar ilk maaş alınmadan enflasyon karşısında eridiğini hepimiz biliyoruz. Enflasyon hedefinin bu yıl dört defa revize edilmesine rağmen %44 ile yılı kapatamayacağımız ihtimali de yüksektir. Dolayısıyla önümüzdeki yıl da yüksek enflasyonla yaşayacağımız aşikardır. Bu durumda en mantıklı ve makul çözüm ilk önce geçmişe dönük enflasyon oranı olan %44 oranının verilmesi ve 24 bin 482 TL ye yükselmesi ve her ay TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranı baz alınarak güncellenmesidir. İktidar mensupları tarafından sık sık telaffuz edilen “halkımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” sözü ancak bu şekilde yerine gelmiş olur. Aksi takdirde halkın büyük çoğunluğu bugüne kadar olduğu gibi enflasyon altında ezilmeye devam edecektir.
- Asgari ücret artış oranı en çok çalışan kesimi ilgilendirdiği halde işin bir de işveren tarafına bakmak gerekir. Çünkü içinde bulunduğumuz ortamda özellikle üretim işletmesi patronlarının durumu son derece zordur. Halk arasında “özel sektör istediği zaman ürünlerine zam yapabilir” şeklinde yanlış bir bilgi yaygındır. Uzun yıllar içinde bulunduğum ve bire bir yaşadığım için konuyu bildiğime inanıyorum. Hiçbir fiyat alıcı ve satıcı tarafından belirlenmez, fiyat alıcı ve satıcının birleştiği noktada belirlenir. Yani iktisadi ifade ile arz ve talep eğrilerinin birleştiği noktadır fiyatın oluşumu. Kaldı ki rakiplerin tutumu, ithalatın türü, ürün gamı, hedef kitlenin davranışları gibi faktörler fiyatın belirlenmesinde etkendir. Asgari ücret konusu ise işveren açısından önemlidir. Faizlerin yüksek olduğu, döviz kurlarının yatay seyrettiği bir ortamda işletmeler üretimlerini azaltmaya, işçi çıkarmaya başladılar. Özellikle yüzlerce binlerce işçi çalıştıran işletmelerin tüm hesapları asgari ücrete göre değişim gösterebilir. Asgari ücretin işverene maliyeti net ücrete %44 eklenmesi sonucu çıkar. Yani yeni asgari ücret 24 bin TL olursa bunun işverene maliyeti yaklaşık 34 bin 500 TL civarında olacaktır. Bu da üretim maliyetlerine zorunlu olarak yansıtılacağı için karşımıza enflasyon olarak gelecektir. Dolayısıyla asgari ücret belirlenirken çok önemli bir denge sağlanması gerekir. Bir başka konu da asgari ücret arttığı zaman diğer çalışanların da en az asgari ücret artışı oranı kadar zam yapılmasını beklerler ve yapılması da gereklidir.
- Asgari ücret artışı sadece maaş artışıyla değil başka bazı kalemleri de etkileyecektir. Bunlar kısaca aşağıdaki gibidir.
- SGK primine kazanç taban ve tavan tutarları
- Kıdem tazminatı ödemeleri
-İ hbar tazminatı ödemeleri
- SGK idari para cezaları
- Aday çırak eğitimi, beceri meslek lisesi öğrencileri ücretleri ve SGK primleri
- Asgari geçim indirimi
-Kısmen prime tabi olan kazançlardan istisna tutarları
-İşsizlik ödeneği
-Genel sağlık sigortası ödemeleri
- SGK teşvik uygulamaları
- Askerlik ve doğum borçlanmaları
- Bireysel emeklilikler
- İsteğe bağlı sigorta primi
- AP. Aidatları
Yukarıda saymaya çalıştığım gibi asgari ücret epeyce bir hesaplamaların değişmesine yol açıyor. Bunların haricinde en önemlisi daha artış oranı bile belli olmadan bazı fırsatçılar, marketler etiketleri değiştirmeye başlıyor ve hayat pahalılığına neden oluyor. Hükümet bu konuda birçok işyeri denetleyerek ciddi rakamlar olarak ceza yazmaktadır ama verilen para cezası halktan tahsil edildiği için yaptırım gücü de fazla olmamaktadır. Dolayısıyla bu tür haksız kazanç elde etmeye çalışanlara kapatma cezası verilmelidir.
Sonuç olarak yukarıda saydığım faktörlerin dengede tutulması esas alınmalıdır ama daha önce de belirttiğim gibi esas olan vatandaşın geçim sıkıntısının giderilmesi, alım gücünün arttırılması, hayat pahalılığından etkilenmemesi baz alınmalıdır. Başka bir ifade ile 2024 yılı sonu için öngörülen enflasyon oranı kadar arttırım yapılmalı ve her ay TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranı baz alınarak güncellenmelidir.