Asgari ücret artırılırken çalışana sağlanan istisna tutarları unutulmamalıdır
Dr. OZAN BİNGÖL - Vergi Uzmanı
Son yıllarda yüksek enflasyonla karşı karşıyayız. Sabit gelirliler ciddi hayat pahalılığı sorunuyla yaşamak zorunda kalmıştır. Özellikle gıda ve yeme-içme sektöründeki fiyat artışlarının genel enfl asyon oranının da üzerinde seyretmesi ücretlilerin hayat pahalılığı sorununu daha fazla hissetmesine neden olmaktadır.
Çalışanların enflasyon nedeniyle alım güçlerindeki düşüşü telafi etmek üzere, asgari ücretin Temmuz- Aralık 2023 dönemi için artırılması yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda 01.07.2023- 31.12.2023 dönemi için asgari ücretin brüt 13 bin 414 lira 50 kuruş, net 11 bin 402 lira 32 kuruşa yükseltilmesi kararı verilmiştir.
Çalışanlar açısından ücret artışı kadar, yan haklarının artırılması da önem taşımaktadır. Bu nedenle, asgari ücret artışına ilave olarak çalışanlara işverenler tarafından sağlanan yemek yardımı, ulaşım yardımı gibi unsurların da en azından artan enfl asyona paralel bir şekilde güncellenmesi ihtiyacı vardır. Böylece, işverenlerce çalışanlara yapılacak bu tür yardımların tutarının artmasının önü açılmış olacaktır.
Yemek bedeli istisnası ve ulaşım yardımı istisnası çalışanlara yapılacak zam sırasında güncellenmesi gereken önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Yemek bedeli istisnası uygulaması açısından, istisna tutarını aşağıya doğru çeken ve çalışanı olumsuz yönde etkileyen Sosyal Güvenlik Kurumunun yasaya uygun olmadığını düşündüğümüz yaklaşımının da gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi gerektiğini değerlendiriyorum.
Aşağıda, yemek bedeli istisnasının gıda ve yemek sektöründe yaşanan genel TÜFE’nin üzerindeki fiyat artışlarını telafi edecek şekilde rasyonel bir düzeye çıkarılması gereğine vurgu yapılmıştır. Yemek bedeli istisnası yanında çalışanlara yönelik ulaşım yardımı istisnası da göz önünde bulundurulması gerektiği özellikle vurgulanmıştır. Son olarak, Kanunla verilmiş bir yetkiye dayanılmaksızın, işverence çalışanlara yemek kartı/çeki/fişi şeklinde sağlanan yardımların ayni yardım statüsünden çıkarılması şeklindeki uygulamanın hukuksuzluğu ve çalışanlar açısından doğurduğu mağduriyet üzerinde durulmuştur.
ÇALIŞANLARA İŞVERENLERCE SAĞLANAN YARDIMLAR İÇİN ÖNGÖRÜLEN İSTİSNALAR GÜNCELLENMELİDİR
Asgari ücret artışının yanında çalışanın yeme-içme ve ulaşım ihtiyaçlarına yönelik getirilen istisna rakamlarında da güncellemeye gidilmesi gerektiğini vurgulamak isterim. Aksi takdirde, asgari ücret artışı sonrası çalışanın bu alanlardaki harcamaları hızla yükselecek, ücret artışının önemli bir kısmı bu alanlara harcanmak zorunda kalınacaktır.
Asgari ücret artışı yönündeki çalışmalar sırasında, çalışanın sağlıklı beslenmesi için önem arz eden yemek bedeli istisna tutarının da güncellenmesi, istisna tutarının piyasa koşullarına uygun makul bir seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Bu güncelleme sırasında, genel enflasyon oranlarından ziyade, çalışanın yeme içme maliyetlerindeki reel artışı yansıtan gıda enflasyonu ve yemek hizmetleri sektöründe yaşanan fiyat artışlarının dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Neden mi? Bakınız, Mayıs 2023 itibarıyla TÜFE’de yıllık artış %39,59 olarak gerçekleşirken; gıdada fiyat artışı yıllık %52,08; yemek hizmetlerindeki fiyat artışı ise yıllık %71,95 olmuştur.
Yukarıda yer verilen veriler, çalışanlara sağlanan yemek bedeli istisnasının, genel enflasyon oranından daha yüksek bir şekilde, hızla eridiğini göstermektedir.
Gıda ve yeme içme sektöründe gerçekleşen yüksek fiyat artışları nedeniyle anlamsız hale gelen, çalışanın sağlıklı ve yeterli beslenmesine imkân vermeyen yemek bedeli istisnasının, daha önce defalarca dile getirdiğimiz şekilde vergi uygulaması açısından en azından bir günlük brüt asgari ücretin %50’sine endekslenmesi gerektiğini belirtelim. Ayrıca, çalışana işverence sağlanan yemek kartı/fişi/çeki ve benzeri şekilde yemek imkanının SGK uygulamaları açısından, eskiden olduğu gibi herhangi bir tavan veya limite bağlı olmaksızın ayni yardım statüsünde değerlendirilmesi ve prime esas kazanca dahil edilmemesi yönündeki yaklaşımının devamı özellikle çalışanlar açısından önem arz etmektedir. Aksi takdirde; çalışana sağladığı yemek imkânı nedeniyle ilave prim yükü altına sokulan işveren, bu yardımı yapmaktan vazgeçmekte, bu ise çalışanın mağdur olması sonucunu doğurmaktadır.
Yemek bedeli istisnasının yanında, ulaşımda yaşanan fiyat artışları da dikkate alınarak işverenlerce çalışanlara sağlanan ulaşım yardımları için Gelir Vergisi Kanununun 24’üncü maddesinde yer alan istisna tutarları da güncellenmelidir.
SONUÇ
Yemek istisna bedeli uygulaması çalışanın sağlıklı beslenmesi ve iş verimi açısından önem taşıyan, sosyal boyutu yüksek bir istisna uygulamasıdır. Bu nedenledir ki; yemek istisnası uygulamasının etkinliğini azaltan yaklaşımlardan kaçınılması gerekir.
Yaşanan fiyat artışları nedeniyle asgari ücretliler başta olmak üzere çalışanların ücretlerine Temmuz-Aralık 2023 döneminde yapılması planlanan artış sırasında, çalışanların yemek, ulaşım ve benzeri ihtiyaçlarına yönelik istisna tutarlarının da artırılması gerektiği ortadadır. Gelir Vergisi Kanunu’nda Cumhurbaşkanına istisna tutarını artırma konusunda verilmiş yetkiler söz konusu olduğundan böyle bir artırım için yürütme organının iradesi yeterli olup ayrıca bir kanun değişikliğine ihtiyaç da yoktur, hızlı bir şekilde uygulamaya konulabilir.
Yemek bedeli istisnasına ilişkin artışta; gıda ve yemek hizmetleri sektöründe genel enflasyon düzeyinin çok üzerinde yaşanan fiyat artışlarının dikkate alınması gereği açıktır. Bu gerekliliğin sonucu olarak, yemek istisna bedelinde çalışanın sağlıklı ve yeterli beslenmesine yetecek makul bir tutarın belirlenmesi ihtiyacı ortadır. Asgari ücret artışı sonrasında, yeme içme hizmet sektöründe yaşanacak fiyat artışları da dikkate alınarak yemek istisna bedelinde makul bir güncelleme yapılmasının kaçınılmaz olduğunu değerlendiriyorum. Sayın Cumhurbaşkanının bu konuya kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum.
5510 Sayılı Kanun’la SGK Yönetim Kuruluna verilmiş bir yetki bulunmamasına rağmen, daha açık bir ifade ile yetkisiz bir şekilde “ayni yardım” mahiyeti taşıyan yemek yardımları için üst sınır getirilmesi hukuka açık aykırılık teşkil etmekte, çalışan ve işverenlere hukuka aykırı şekilde ilave prim yükü getirilmektedir. İşverenler daha yüksek prim yükü altına girmemek için SGK tarafından belirlenen tutarı yemek bedeli istisnasının üst limiti olarak dikkate almayı tercih etmekte, bu ise çalışanlara işverenlerce sağlanan yemek yardım miktarını aşağıya doğru çekmektedir.
Gelir vergisi uygulamasında yemek kartı/fişi/çeki şeklindeki uygulamalar veya doğrudan yemek hizmeti veren işletmelerle anlaşılarak çalışanlara sağlanan yemek yardımında GVK 23/1-8 maddesinde yer alan limit KDV hariç tutar olarak dikkate alınırken, SGK uygulamasında bu tutar KDV’yi de kapsayacak mahiyet kazanmıştır.
SGK tarafından kanunla verilmiş bir yetki bulunmadan “ayni yardım” mahiyetindeki yemek yardımlarına sınır getirilmesi doğrudan çalışana sağlanan yemek yardım tutarını azaltma şeklinde sonuç doğurmaktadır. Bu nedenle, çalışanların mağduriyetine yol açan, hukuki dayanaktan yoksun bu uygulamaya bir an önce son verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
2023 yılının başından itibaren gelir vergisi açısından günlük yemek ödemeleri için uygulanan istisna tutarı 110 TL + KDV iken, nakdi ödemelerde SGK tarafında bu tutar 78,90 TL olarak kalmıştır. 1 Temmuz 2023 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari ücret tutarı dikkate alındığında bile SGK açısından yemek istisna bedeli ancak 105,75 TL.’ye çıkabilmektedir. Bu farklılık vergi mevzuatına göre fiilen 110 TL + KDV lik istisnayı anlamsız ve işlevsiz bir hale getirmiştir. Yaklaşık 6 aydır uygulanan bu farklılığın 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak asgari ücret artışıyla eş zamanlı bir şekilde giderilmesi ve çalışanın boğazından geçen lokmaların kısılmaması adına, vergi mevzuatı kapsamında yapılacak güncellemeye paralel bir şekilde SGK istisnasının da artırılması, iki mevzuat arasındaki uyumsuzluğun çalışan lehine giderilmesi bir zorunluluktur.
Dar gelirlilerin en önemli gider kaleminin gıda harcaması olduğu ve gıda artışının genel TÜFE oranının üzerinde seyrettiği dikkate alınarak işverenlerce çalışanlara sağlanacak ayni nitelikli gıda yardımları için getirilecek vergi ve prim teşviklerinin önemli olduğunu değerlendiriyorum. Böylece, işverenlerin çalışanlara gıda yardımı yapması teşvik edilirken, çalışanların da bu hayat pahalılığı ortamında bir nebze de olsa rahat nefes alması temin edilmiş olur.
Yemek Bedeli İstisnasını Aşağıya Çeken SGK Uygulaması Düzeltilmelidir
Ücretlerde yemek istisnası 1961 yılında ilk kez mevzuatımıza girdiğinde sadece işveren tarafından çalışanlarına işyeri ve müştemilatında sağlanan yemeğe ilişkin harcamaları kapsamaktaydı. Zaman içinde ortaya çıkan ihtiyaçlar da gözetilerek, 1 Temmuz 1995 tarihinden itibaren işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin her yıl belirlenen tutarı aşmayan kısmı da belli şartlarda, ücretten istisna edilmiştir. Böylece çalışanların işyeri dışında yemek kartı/fişi/çeki ve benzeri uygulamalar ile bu yemek istisnasından yararlanmasının önü açılmıştır.
Son olarak, Gelir Vergisi Kanunu’nda 7420 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda 01 Aralık 2022 tarihinden itibaren artık belli tutara kadar olan yemek bedelinin işverenlerce çalışanlara doğrudan nakden ödenmesi de istisna kapsamına dahil olmuştur. Ancak uygulamada, yemek yardımının nakdi olarak yapılmasıyla birlikte pek çok çalışana daha önce ücretine ilaveten sağlanan yemek yardımının, maaşın bir unsuru gibi görülerek maaş içinde erime sürecine girmesi ciddi bir şekilde tartışılması ve araştırılması gereken bir konudur. Bu sürecin en olumsuz sonucu, çalışanın sağlıklı beslenmesi için öngörülen yemek istisnası uygulamasının işlevsiz kalması riskidir.
01 Aralık 2022 tarihinden itibaren yürürlüğe giren nakdi yemek bedeli istisnasına ilişkin SGK boyutunda da bazı düzenlemeler yapılması gerekiyordu. Bu düzenlemeler yapılırken, 5510 sayılı Kanunla verilmemiş bir yetkinin yönetmelik ile SGK Yönetim Kurulunca kullanılması şeklindeki bu durum nedeniyle, çalışanların ve işverenlerin kanuna aykırı bir şekilde prim yükü ile karşı karşıya kalmasına yol açan ikincil düzenlemeler yapılmıştır.
Bunun bir sonucu olarak, pek çok işveren çalışanına sağladığı yemek kartı/ fişi/çeki ve benzeri imkanlarda ilave SGK prim yüküne katlanmamak için yemek yardımını SGK Yönetim Kurulunun belirlediği düşük tutarı geçmeyecek şekilde verme yönünde tercihte bulunmaya başlamıştır. Bu durum, çalışanın boğazından geçen yemeğin kısılması sonucunu doğurmakta olup gecikilmeksizin düzeltilmelidir.
SGK Yönetim Kurulu kendisine Kanunla verilmemiş bir yetkiye istinaden ayni yardımlara üst sınır getiremez.
SGK yemek parası ve yardımı ile ilgili yıllardır süren uygulamasında çalışanlara yapılan yemek yardımını iki kategoride ele almıştır. Bunlardan birincisi nakden yapılan yemek parası ödemesidir. Çalışana işverence doğrudan yapılan ödeme niteliğindeki yemek parasının asgari ücretin belirlenen oranını geçmeyen kısmının prime esas kazanca dahil edilmemesi, aşan kısmın ise prime esas kazanca dahil edilmesi şeklindeki düzenleme yıllardır uygulanagelmiştir.
SGK, yemek parası uygulaması dışında, çalışana yemek sağlamayı (işyerinde veya işyeri müştemilatında yemek verilmesi ya da yemek kartı/fişi/çeki aracılığıyla yemek hizmeti veren işletmelerden yemek hizmeti sağlanması dahil) “ayni yardım” kapsamında değerlendirmiş ve 5510 sayılı Kanunun 80/1-b madde hükmü uyarınca anılan mahiyetteki yemek yardımlarını tutarı ne olursa olsun prime esas kazancın bir unsuru olarak dikkate almamıştır.
Gelir Vergisi Kanunu’nda düzenlenen nakdi yemek bedeli istisnasına uyum sağlayarak, nakden ödenen yemek parası tutarını prime esas kazanç dışında tutma yönünde bir düzenleme yapması beklenen SGK, nakden ödenen yemek parası dışında; yemek kartı/ çeki/fişi verilmesi veya yemek hizmeti veren işletmelerde çalışanlara sağlanan “ayni yardım” mahiyetindeki yemek yardımlarına da prime esas kazanca dahil olup olmama açısından bir tavan getirdi. Oysa, 5510 sayılı kanunda SGK Yönetim Kuruluna ayni yardımlar konusunda bir limit belirleme yetkisi verilmemiştir. Kanunla verilmemiş bir yetkinin yönetmelik ile verilmesi hukuka aykırılık teşkil etmiştir. Bu durum aynı zamanda çalışanların alabileceklerinden daha düşük tutarlarda yemek yardımı almaları sonucunu da doğurmuştur.
Yemek istisna bedeli uygulamasında çalışanın mağduriyetine yol açan SGK uygulamasının düzeltilmesi, Temmuz ayında güncellenmesi gerektiğini düşündüğümüz yemek bedeli istisna tutarıyla birlikte SGK boyutunun da düzeltilmesini temenni ediyoruz.