Artık zamanlamalar hiç ‘manidar’ değil, apaçık…
Savunma sanayimizin kalbinin bulunduğu Ankara Kahramankazan’daki TUSAŞ tesislerine PKK’nın 23 Ekimde düzenlediği 5 canımızı şehit verdiğimiz alçak terör saldırısı ülkemizi sarstı.
Hemen bir gün öncesinde 22 Ekim’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM grup toplantısında bugüne kadarki duruşunun tam tersi şekilde yaptığı “terörist Abdullah Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun” çıkışıyla ilişkilendirildi. Bu saldırının ani tepkiyle yapılıp yapılmadığı tartışılıyor.
PKK’nın yanı başımızda en kanlı dönemini yaşayan vekâlet savaşlarından ve İsrail’in gaddar saldırılarına koşulsuz destek verenlerden güç aldığı Ankara’da değerlendiriliyor. İki teröristin tesise saldırmak üzere taksiyle gelebilmeleri de savunma sanayiinin merkezindeki güvenlik zafiyetini ortaya çıkarmış bulunuyor.
Kronolojik akış “devlet aklı”nı düşündürüyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Devlet Bahçeli’nin önceki çok sert açıklamalarından dolayı şaşkınlıkla karşılanan çağrısının bir gün öncesinde 21 Ekim’de Edirne cezaevinde Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etti. 24 Ekim’de ise çok önceden planladığı şekilde Diyarbakır’a gitti.
Kürt hareketinin TBMM’deki temsilcisi DEM partinin 1 Ekim’de MHP lideri ile tokalaşmanın öncesinde 24-30 Eylül tarihleri arasında Öcalan’ın Bahçeli’nin sözünü ettiği şekilde “umut hakkı”ndan yararlanarak tahliye edilmesini içeren çok sayıda kanun teklifi verdiğini akılda tutalım.
MHP ve DEM partinin terörist başı Öcalan’a “umut hakkı” yolunun ardına kadar açılmasını benzer ifadelerle gündeme getirdiklerini dikkatle not edelim. Baş döndürücü bir hızla yaşanan Bahçeli’nin çıkışını ve kronolojik düzendeki gelişmelerin hepsini “zamanlama manidar” çuvalına atmadan tek tek akılda tutmakta yarar var. Bütün bu kronolojik akış telaşlı ve endişeli devlet aklının ortaya çıkmış olabileceğini düşündürüyor. Ankara’daki diplomasi çevrelerinde 5 Kasım'daki ABD seçimleri öncesinde bu ülkenin derin aklının başkanlık seçimini Trump da Harris de kazansa bunlar göreve başlamadan işe yarayacak dengeler yaratma peşinde olduğu, Ankara’ya bu yönde baskı geldiği de değerlendiriliyor.
Ak Parti’nin yeni Anayasa ile ilişkilendirmeye çalıştığı bu sürecin ağır ekonomik koşulların gündemdeki ağırlığını hafifletebileceği beklentisi de var. Elbette tüm bu gelişmeleri ekonomiye etkileri duyarlılığı içinde takip ediyoruz.
Türkiye’nin BRICS üyeliği bilmecesi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in BRICS üyeliğine yakıştırdığı Türkiye’nin henüz kulüp gibi duran bu organizasyona katılması tartışılıyor.
Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği geçen hafta Kazan’da yapılan BRICS toplantısı sırasında üyeliğin Hindistan ve Brezilya sıcak bakmadığı için gerçekleşemediği söylentisi yayıldı. Euronews’a açıklama yapan Hint kaynakları Türkiye’nin BRICS üyeliğini veto ettikleri yönünde kamuoyuna yansıyan iddiaları yalanladı. Hindistan’ın BRICS’e yeni ülkeleri ‘ortak ülke’ statüsünde, kabul etmeye hazır olduğu belirtildi. ‘Ortak ülke’, BRICS grubuna tam üye olmayan ancak bu grup ile işbirliği yapan veya ortaklık ilişkisi içinde bulunan ülkeleri ifade ediyor. Ancak BRICS’in nasıl genişleyeceği konusunda derin anlaşmazlık yaşanıyor.
Ankara’da konuştuğumuz dışişleri çevreleri henüz kulüp görünümündeki BRICS’in bir NATO üyeliği gibi düşünülmesinin yanlış olduğunu, üyelik koşulları konusunda netlik bulunmadığını aktardılar. BRICS’in üyelik teklifi götürdüğü S.Arabistan ve Arjantin’in üye olmayı kabul etmediklerine dikkati çektiler. Kazan zirvesinde Rusya Devlet Başkanı Putin hoşluk olsun diye bastırdığı sembolik BRICS parası espri konusu olmuş.
Sputnik’in haberine göre Putin’in temsili banknotu gülerek yanında bulunan Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina’ya vermiş, Nabiullina da aynı şekilde gülerek parayı hiç beğenmediğini söylemiş. Yapılan karşılıklı ortak para esprileri bile BRICS’in henüz ekonomik blok oluşturmaktan ne kadar uzak olduğunu ortaya koyuyor.
Yeni AB Büyükelçisi Ossowski’nin Anıtkabir mesajı
Güven mektubunu 22 Ekim 2024 tarihinde Cumhurbaşkanına sunan AB Temsilciliği Büyükelçisi Thomas Hans Ossowski, TUSAŞ saldırısından bir gün sonra Anıtkabir’i ziyaret ederek göreve başladı. Ossowski’nin Anıtkabir özel defterine yazdığı şu ifade dikkati çekti: “Demokrasi, insan hakları, barış ve güvenliğe olan bağlılık, ekonomik ve sosyal ilerleme Avrupa Birliği ve AB’ye aday olan Türkiye’nin paylaştığı ortak değerlerdir. Değerlerimizin ve BM Şartı’nın sadece ortak komşuluk alanımızda değil, dünya genelinde korunmasını sağlamak amacıyla stratejik ortaklar olarak birlikte çalışıyoruz. Bizleri bir arada tutan güçlü siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel bağlarımızdır.”
Atatürk’e hitaben “Mirasınızı saygı ve hayranlıkla anıyorum.” ifadesini satırlarına ekleyen büyükelçi, “menfur terör eyleminde hayatını kaybedenlerin ailelerine en içten taziyelerimizi sunuyor ve Türk Milleti ile dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz” dedi.
Gazeteci Barış Kaşıkçı’ya veda
Ankara’nın sevilen duayen gazetecilerinden ustamız, ağabeyimiz Barış Kaşıkçı’yı yitirdik. Parlamenter demokrasinin hüküm sürdüğü yıllarda ve darbe dönemlerinde siyasetin nabzını iyi tutan gazeteciler arasında sayılan Kaşıkçı, 1992-1999 yılları arasında Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanlığı yaptı. Anadolu Ajansı’nda haber yöneticisi olduğu yıllarda ben de ekonomi muhabiri olarak genç gazetecilerin gelişimine gösterdiği özenden nasibimi aldım. Çocukluk aşkı Galatasaray’ın 5.yıldızını göremeden gitmesi bizim için ayrı bir üzüntü kaynağı oldu. Işıklar içinde uyu Barış ağabey.