Artan risk kaynakları
2022 tüm telaşı ile devam ediyor. Yılın ilk yarısındaki karmaşanın devamı Temmuz ayı işlemlerinde henüz değişiklik göstermiş değil. Risk kaynaklarının çeşitlilik göstermesi odaklanılacak nokta açısından sorun teşkil ediyor. Bu da sorunun kaynağında çözümü ve bir sonraki aşamaya geçilmesini kısıtlıyor. Şu aşamada en önemli gündem maddesi global enflasyonist baskılar gibi görünse de temelde yatan sorun merkez bankalarının davranış biçimlerinin kestirilememesi. Hal böyle olunca da belirsizlik ortadan kalkmakta güçlük çekiyor.
Bir klişe gibi gelse de küresel ekonominin kritik geçiş süreci içerisinde olduğu gerçeği göz ardı edilemez boyutta. Gelişmiş ekonomilerin son 15 yılda fiyatlar genel düzeyini arttırmaya yönelik çabalarından kontrol altına alma ve rüştlerini yeniden ispat etme aşamalarına geçmeleri oldukça hızlı ve sert bir eksende gerçekleşti. Gün sonunda tüm bunların fiyatlaması güçleştikçe risk ve belirsizlikler daha önce görülmeyen boyutlara ulaştı. Tüm bunların yatırımcı nezdindeki yansıması ise risk alma iştahında azalış ve para alokasyonunda sıkıntı yaşanması oluyor.
Yerel varlıklar açısından son 2 haftalık süreç ağırlıklı tatil etkisi ve artan risk primi kaynaklı satış baskısı altında geçse de dış fiyatlama koşullarındaki güçlüklerde değişiklik yok. Herkes Fed merkezli fiyatlamalara yaklaşma çabasında olsa da daha önce bu köşede tartışmaya çalıştığımız şekilde “herkesin sırada bir öndekini ittirdiği” ilginç ve zor bir dönemden geçiyoruz. Şimdilerde Fed’in ne yapacağı kadar ECB’nin ne yapamayacağı ya da Kanada’nın gelişmiş merkez bankaları arasında attığı ilk +100bp büyüklüğündeki adımın kimleri peşinden sürükleme gücüne sahip olduğu gibi farklı ama önemli tartışmaların etkileşimi içerisindeyiz.
Global hisse senetleri geçtiğimiz haftayı da satış baskısı altında tamamladı. MSCI dünya endeksi %-1.62 ile trade ederken gelişmekte olan ülkeler grubu %-3.77’de ciddi anlamda negatif ayrıştı. Bu ortamda MSCI TR endeksindeki performans %-4.57 oldu ve değer kayıplarını üçüncü haftaya taşıdı. Amerikan dolarının genele yayılır değer kazancı hemen hemen tüm varlık sınıflarında can kayarken, küresel resesyon endişeleri ve merkez bankalarının talebi kırma noktasındaki artan çabalarından olumsuz etkilenen emtia sepeti %2’nin üzerinde değer kaybetti. Tahviller cephesinde ise Fed ile resesyon arasında denge kurma çabası zor bir patikada ilerlemeye çalışıyor. Kısa- uzun faizler arasındaki ayrışma ABD’de 2-10y vadeli kıymetlerin spreadini -18bp düzeyinde karşımıza çıkarırken, sadece 1 hafta içerisindeki değişim -21.3bp oldu. İleri vadede 12-18 ay arasında resesyon ölçümlemesi için bakılan indikatörlerden birisi olan 3 ay-10y vade spreadindeki değişim ise -61bp’da karşımıza çıkmakta. Kısaca, fiyatlama çabaları hemen hemen her noktada daha güç bir hal alıyor, belirsizlik katsayısını arttırıyor, zemini kaygan hale getiriyor.
Listedeki yakın dönemin kritik başlıkları üzerinden bir kez daha geçmekte kuşkusuz fayda var. Haziran ayında +50bp ile girilen FOMC toplantısına 2 gün kala +75bp fiyatlaması ile karşılaşan biz fani yatırımcı ve analist kesimi için +75bp hamle sonrasında “beklentilerin karşılandığı” yorumları gündemi meşgul ederken, geçtiğimiz hafta takip edilen ve %9’un üzerini işaret eden, sepetin %75’inde fiyat artışlarının genele yayıldığı ABD TÜFE verisinin ardından ise +100bp fiyatlaması aynı muameleyi görme isteği içerisinde. Veriyi takip eden 2 gün içerisinde Temmuz toplantısında +100bp için swap piyasalarındaki fiyatlama olasılığı %90’dan pazartesi itibarıyla %25’e geniş pencerede gerçekleşti ve belirsizliğin ne denli yüksek olduğu fikrini bir kez daha teyit etti.
Fed’in ilerlediği yol ve amacı az çok daha anlaşılır bir noktaya gitme çabasında. Enflasyon beklentilerini kontrol etmek aynı zamanda modern merkez bankacılığında kredibilitenin tesisi anlamına geldiğinden bu uğurda kendi iletişimlerine olan güven de dahil olmak üzere yıkıp dağıtmaktan çekinmiyorlar. Fed, sıkılaşıyor ve biraz daha yolu var gibi görünüyor. Muhtemelen tünelin sonu %4 bölgesindeki federal fonlama oranı olacak. Bu esnada esas sıkıntı yapısal problemlerin yüksek, para politikası etkinliğinin genele yayılmakta problem yaşadığı yaşlı kıta Avrupa’da gerçekleşecek. Fed ile açılan makas, Rus gazındaki azalış, zor geçecek kışın getirdiği gerginlik, İtalya’da artan politik risk ve ECB’nin Fed ölçeğinde sıkılaşma güveni verememesi ortak para birimi euroyu baskılıyor. Fragmantasyon risklerine karşı atılacak adımların nasıl olacağına dair yönlendirme Perşembe günü 2011’den bu yana ilk kez arttırılacak olan politika faizinin önüne geçiyorsa eğer sıkıntının önemi de daha net anlaşılabilir oluyor.