Arsa rantı artık hakikaten vergiye tabi olmalıdır
Bundan böyle “büyük deprem” derken aklımızda artık Kahramanmaraş merkezli çifte deprem olacak. Hâlbuki 6 Şubat 2023 sabah saat 04.17’den önce “büyük deprem” denildiğindeAğustos 1999 Marmara depremi aklımıza geliyordu. Bir insan ömründe birbirinden daha yıkıcı iki büyük deprem...
Eski “büyük deprem” sonrasında “artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz” demiştik, hatırlarım. Nitekim 2002 seçimlerinden sonra siyaset olduğu gibi yenilendi. Ama doğrusu ya, her şey eskisi gibi kaldı. 2018’de, o zamanki “büyük deprem”den 18 yıl sonra “Kahramanmaraş’ta imar barışı ile 144 bin 556 vatandaşımızın sorununu çözdük” diye oy bile istedik mesela.
“Yok artık” demeyin. Birisi değil, hepsi böyle siyasetçilerin. Neden? Millet böyle olunca siyasetçi de işte öyle olur. Peki, ama Amerika’nın New York kentinde Central Park nasıl öyle durabiliyor? Orada Central Park’ın Central Park olmasını ve yüzyıllarca değişmeden park olarak kalmasını sağlayan seçim sandığı neden burada aynı işlevi göremiyor?
Neden 1990’larda Körfezdeki Diliskelesi Tavşancıl Belediye Başkanı rahmetli Salih Gün ve şimdilerde Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu’na vatandaşlarımız “Bir doğru sen mi kaldın? Senin yüzünden beldemiz refaha ulaşamıyor.” diyorlar da New York şehrinde yaşayanlar Central Park imara açılsın demiyorlar?
Gayet basit bir nedenle. Oralarda arsa rantı vergileniyor, burada hırsızlığın o türünü hepimiz hak olarak görüyoruz. O nedenle 2013 yılında “faiz rantı haram da arsa rantı helal mi?” diye sormuştum. Deprem riskinin çok yüksek olduğu bir ülkede kurumsal altyapı ile ilgili tasarım yapılırken ilk yapılması gereken nedir? Arsa rantını artık hakikaten vergiye tabi tutmaktır. Nokta.
Büyük deprem sonrası yeniden yapılanma ve imar döneminin maliyetini nasıl karşılayacağız diye düşünürken arsa rantı benzeri servet vergilerini tartışmaya başlamanın tam zamanı bana sorarsanız. Ama önce idarenin uygulama aksaklığına bir çare bulmak lazım. Dünyanın en iyi düzenlemesi bile bu uygulama aksaklığına dayanamaz. Gelin bir derdimi anlatayım.
Ortada beşeri bir problem var
Peki, bu meselenin "Beşeri olan hiçbir şey bana yabancı değildir" diyen herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir temeli yok mu? Var.
Daniel Kahneman ve AmosTversky, bugünün davranışsal iktisadının temellerini yıllar önce atarken bu tür durumlar için "felaket miyopisi" tanımını ortaya koymuşlardı. Büyük deprem üzerinden ne kadar çok zaman geçerse insanlar büyük depremi unutmaya başlıyorlar, ta ki bir yeni büyük depreme kadar. İşte türümüz, felaket olmadan felaket olasılığını sürekli olarak iskonto ediyor. Biz felaket hiç olmayacakmış gibi davranan bir türüz yapılan araştırmalar göre. Buna göre, bir trafik kazası geçirdikten/yakından gördükten sonra kasko yaptırmayı hatırlıyoruz. Sonra hayatın akışı içinde unutuyoruz.İşte devlet tam da bu iş için, böyle durumlarda hayatlarımızı korumak için gerekiyor. Kolektif aksiyon problemimizi çözebilmek için devlete, kamu müdahalesine ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü unutuyoruz. Deprem riskine karşı gereken önlemleri alarak hayatımızı güvence altına almak devletin temel görevi.
Avrupa’nın deprem riski haritasına hiç göz attınız mı?
2020 yılında tamamlanan bir proje ile Avrupa’nın deprem riski haritası çıkarılmış. Yanda, bir bakın lütfen. Son derece çarpıcı. Türkiye, İtalya ve Balkanlar en yüksek deprem riski altındaki bölgeler.
Böyle bir haritaya baktıktan sonra idarenin çok fazla düşünmeyi bırakıp hemen dört başı mamur bir “Deprem riski yönetim stratejisi” hazırlaması gerekiyor. Eski büyük depremin 23’üncü yılında zaten daha yoktu. Şimdi çifte deprem sonrası artık daha da acil hale geldi.
Harita: Avrupa’nın Deprem Riski, EFEHR
Neden bizim belediye meclisleri hep imar planı değişikliği ile ilgileniyor?
Bundan yıllar önce New York Belediye Meclisi’ndeki (NYBM) tartışmalarla, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki (İBBM) tartışmaları karşılaştırmıştık. NYBM toplantılarını internetten izlemek mümkündü. O vakit bizimkiler yayımlanmıyordu. Ama sonra Ankara’da izlemeye başladık. Bu ara yine yaptırayım, sonuçlarını da size aktarayım.
O vakit, bizim belediye meclisinde sürekli imar değişiklikleri ve imar meseleleri tartışılıyor; New York’ta ise kentin nasıl daha yaşanabilir, daha fazla içinde yürünebilir bir kent haline getirilebileceği konuşuluyordu.
Yıllar önce Almanya’da bir belediyeyi ziyaret eden bizim belediye meclisi üyelerinden birinin “İmar planı değişikliklerini nasıl yönetiyorsunuz?” sorusunun da nasıl havada kaldığını anlatıyordu bir dostum geçenlerde. Sunum yapan Alman yetkili bir türlü soruyu algılayamamış. Üçüncü kez sorulduğunda da “İmar planını niye değiştiriyorsunuz ki?” diye sormuş. Başkalarına bu kadar uzak olan, bize nasıl bu kadar yakın olabiliyor? Kurumsal altyapı ile ilgili bir mesele olmalı değil mi?
Geleyim sonuca: Manhattan’ın göbeğinde, metrekare maliyetinin en yüksek olduğu bir yerde, Central Park nasıl Central Park olmuş ve de korunmuş? Gayet basit bir nedenle. Kentte yaşayan seçmenler öyle istediği için. 1810 yılından başlayarak bu konu New York Belediye seçimlerinin temel meselesi haline gelmiş. Yapacağım diye işbaşına gelen de sözünü tutmuş. Central Park’ın Central Park olmasının ve de öyle kalmasının sebebi nedir? Ben size söyleyeyim, seçim sandığıdır.
Peki, oralarda kentte yaşayanların hayat kalitesini arttıran eserler yaratan seçim sandığı buralarda neden rant yaratıyor? Ben size boşuna, yıllardır“faiz rantı haram da arsa rantı helal midir?” diye sormuyorum. Arsa rantı anamızın ak sütü gibi helal diye davranınca işte böyle oluyor. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman’da olup bitenlerin gözümüzü açmış olması lazım artık.
2020 yılında aslında bu konuda bir düzenleme yapıldı. Eski Ankara Belediye Başkanı’nın parsel başı noktasal planlama anlayışına bile bir sınır getirildi. Ama arsa rantının vergilendirilmesi konusunda yapılan düzenleme bir dizi açık kapı bıraktı bilenlere göre. Eski büyük depremden 19 yıl sonra aslında bir ilk düzenleme yaptık doğrusu. Ama o daha bir başlangıç. Önemli bir ilk adım ama daha alınacak çok yol var.
Malum Türkiye’de yasa dışı ticaretten kara para ile mücadeleye, imar kanunundan kaçakçılıkla mücadeleye her konuda sağlam ve Avrupa ile uyumlu bir düzenleme çerçevesi var. Sorun nedir? Sorun uygulamadadır. Sorun idarededir.
Arsa rantı artık hakikaten vergiye tabi olmalıdır. Bundan sonra Türkiye’nin kapsamlı deprem riski yönetim stratejisi artık tartışmaya açılmalı ve arsa rantının tamamen vergilendirilmesi stratejinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Neden? Rant o kadar büyük ki bir parçasını devlete verince bile iştah azalmıyor zannederim.