Arjantin’den ayrıştığımız noktalara sevinmek
Çok şükür. Arjantin giderek bizden ayrışıyor. Hem enflasyon açısından hem de anketlerde önde giden ama kısa süre sonra yapılacak seçimlerde parlamentoda çoğunluğu sağlaması pek mümkün görünmeyen başkan adayı Javier Milei’nin pesoyu atıp ABD dolarını kullanmak için verdiği söz açısından. Bir ara Başkan Menem zamanında da (1989-1999), Arjantin içine düştüğü istikrarsızlıktan kurtulmak için ciddi biçimde ABD dolarını ‘yerli’ para birimi olarak kullanmayı düşündü. Bu yönde yapılan açıklamalar hem ABD’de hem de Arjantin’de tartışmalar yarattı. ABD Kongresi konunun uzmanlarını çağırıp böyle bir uygulamanın ABD’ye getirebileceği olası riskleri ve yararlarını dinledi. Bu proje hayata geçmedi.
Arjantin’de bu yıl sonu için beklenen enflasyon yüzde 210’a yükseldi. Resmi olarak bir dolar 350 peso iken karaborsada 1000 peso civarına fırlamış durumda. Müjdeler olsun ki Türkiye’de yıl sonunda enflasyonun yüzde 70 dolaylarında kalması bekleniyor. Biraz aşağıda bile gerçekleşebilir. Hani, dünya iki ülkeden
-Arjantin ve Türkiye- oluşsaydı, düşük enflasyon şampiyonu biz olacaktık. Az şey mi?
Ve yine müjdeler olsun ki hiçbir zaman yerli ve milli paramızı terk edip başka bir parayı resmi paramız olarak kullanmaya kalkmadık. Ha, diyebilirsiniz ki; milletin hem cebinde hem banka hesaplarında bol miktarda yabancı para var. Yetmedi, Hazine’nin borcunun önemli kısmı döviz cinsinden. Yetmedi, başımıza kur korumalı mevduat diye bir bela icat ettik; üstelik liralaşma adı altında pazarladık. Döviz cinsinden belirlenen fiyatlar da gördük, hala da varlar. Döviz cinsinden mali varlıklar da cabası. Neyse uzatmayayım; resmi olarak para birimini dolar ya da euro yapmak, yukarıda saydığım dolarlaşma çeşitlerinden çok farklı ve tam anlamıyla başa bir bela. Neden öyle?
Resmi dolarlaşma temel amaç, kullanılmaya başlanılan paranın saygınlığından yararlanmak. Böylelikle mesela yurtiçi faiz oranını o gelişmiş ülkenin düşük faiz oranı düzeyine getirmek. Çok küçükleri bir tarafa bırakıldığında resmi dolarlaşmanın en çok bilinen iki örneği Ekvator ve Panama. Resmi dolarlaşma bir yerde bir çaresizliğin ifadesi. Uygulanan ekonomi politikaları dikiş tutmayıp da ülkenin içinde olduğu istikrarsız ortamdan çıkılamayınca bazen işte böyle ‘son çare’ olarak akla geliyor.
Üç ana zararı var. Birincisi, kendi paranızı basmaktan vazgeçtiğiniz için merkez bankasının hazineye aktardığı senyoraj karından vazgeçiyorsunuz. Parasını kullanmaya başladığınız ülkenin ise senyoraj gelirini artırıyorsunuz. İkincisi, finansal sisteminizi tehlikeye atıyorsunuz. Zira merkez bankalarının finansal kurumların ‘son başvurma merci’ olma görevleri var: Finansal piyasalarda ortalık karışınca, finansal kurumlar birbirlerine borç vermekte nazlanırlar. Bu gerginliği yatıştırmak merkez bankalarının görevi. Bu ortamda ihtiyacı olan bankalara merkez bankaları borç verirler. Başkasının’ parasını kullanıyorsanız, böyle bir olanağınız kalmıyor. Resmi dolarlaşmaya gitmenin son zararı ise para politikasından vazgeçilmesi. Parasını kullanmaya başladığınız ülke kendi ekonomik koşullarına uygun gördüğü para politikası kararlarını alacak. O kararlar sizin ülkeniz için uygun olmayabilir. Parasını kullandığınız ülkenin faizini yükseltmesi gerekiyordur ama sizin ekonominiz için gereken faizleri düşürme olabilir.
Bakalım, on yıllardır başları dertten kurtulmayan Arjantin’li dostlarımızı neler bekliyor.