Arındırsak zor, arındırmasak çok daha zor!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Konu malum; enflasyon... TÜİK’in dün açıkladığı yüzde 4.53’lük şubat ayı artışı epeyce can sıkmış olmalı. Kimin mi, tabii ki özellikle Merkez Bankası’nın.         

İki aylık artış geldi yüzde 12’ye (11.54) dayandı.          

Yılın tamamlanmasına kaldı on ay ve yüzde 36’yı aşmamak için de kaldı aylık yüzde 2’lik bir hareket alanı.

Aylık yüzde 2; adeta bozdur bozdur harca!         

Mevsimsellikten arındırsak da zor bu oran, arındırmasak da!       

Merkez Bankası ocak ayındaki yüzde 6.70’lik artışı geçici bir düzey olarak gördüğünü en başta ilan etmiş ve ilk altı ay için ocak ayı hariç mevsimsellikten arındırılmış yüzde 3’lük bir tahmin ortaya koymuştu.       

Yine mevsimsellikten arındırılmış olarak sonraki çeyrek aylık yüzde 2.5, son çeyrek ise aylık yüzde 1.5 civarında artış tahmin edilmişti.       

Dolayısıyla marttan itibaren bu oranların gerçekleşmesi durumunda “mevsimsellikten arındırılmış yıllık enflasyon” yüzde 41’i aşıyor.

Arındırılan da yüksek

Enflasyonda mevsimsellikten arındırma konusu biraz karışık. Bu konuda TÜİK’in bir çalışması yok. Belli ki Merkez Bankası bu amaçla bir çalışma yapıyor ama bunun sonuçlarını kendi bünyesinde tutuyor.          

Acaba mevsimsellikten arındırılmamış halde ocak ve şubat aylarında yüzde 6.70 ve yüzde 4.53 olarak gerçekleşen oranlar, mevsimsellikten arındırıldığında kaça iniyor, kayda değer bir gerileme var mı?           

Dediğim gibi Merkez Bankası’nın bu konudaki hesaplamasını bilmiyoruz; ama bazı çalışmalar gösteriyor ki mevsimsellikten arındırılmış oranlar da oldukça yüksek. Bazı hesaplamalarda ocak için yüzde 5, şubat için yüzde 4 dolayında oranlara ulaşıldığını görüyoruz.         

Vatandaşın baktığı başka!    

Merkez Bankası kendi hesabını teknik detayda istediği gibi yapıp elbette "Mevsimsellikten arındırdım şu oldu" diyebilir. Zaten arındırılmayan oranları TÜİK açıklıyor ve biliyoruz. Ama duyulmak, görülmek ve daha da ötesi yaşanmak istenen oranlar aylık yüzde 5’e yakın artış değil artık.       

Felaket durumdaki(!) Batı’nın bir yılda gördüğü enflasyonu bir ayda yaşamak durumunda kal, sonra da “Mevsimsellikten arındırsak da mı hesaplasak, arındırmasak da mı hesaplasak” diye oyalan dur!

Geldiğimiz duruma bakın! Yılın kalan on ayında aylık yüzde 2 artışta kalabilirsek yılı yüzde 36’da kapatabileceğiz ve bu oranı da “Tahminimiz tuttu” diye adeta davulla zurnayla kutlayacağız. 36’nın olacağı da yok ya, varsayalım oldu, bunu kutlayacağız.

40-45 arasına razı olalım       

Merkez Bankası mevsimsellikten arındırılmış şekilde aylık oranları hangi düzeyde tahmin ettiğini açıkladı ve bu oranlara göre zaten yüzde 41’e ulaşılıyor.          

Peki arındırılmayan oranlar, onlar daha yüksek. İşte ilk iki ay ortada. Dolayısıyla vatandaş için önemli olan arındırılmamış oranlar; yani yaşadığı oranlar.        

Merkez Bankası arındırılmış oranlara bakacak tabii ki ve kendi performansını ölçecek.      

Ama yıl bittiğinde “Mevsim etkisiyle şöyle oldu, böyle oldu” bahanesine kimse sığınamayacak. Herkes sonuca bakacak.        

Sonuç ne mi olacak; işte görünen köy kılavuz istemiyor. Merkez Bankası bile, evet Merkez Bankası bile daha şimdiden yüzde 41-42’ye çoktan razı. Hem zaten yıl sonu tahmini olan yüzde 36 korunurken üst sınır yüzde 42.         

Zoru hedefleyip ona göre çaba göstermek iyi de, biraz gerçekçi olmakta da yarar var.         

Merkez Bankası’nın 9 Mayıs’ta açıklanacak yılın ikinci enflasyon raporunda yıl sonu enflasyon tahmininin yukarı çekilmesi hiç şaşırtıcı olmayacak. O tarihte ilk dört ayın enflasyon oranı belli olacak ve çok muhtemeldir ki dört ayın toplam artışı yüzde 19-20’yi bulacak. O durumda da yüzde 36 için yüzde 13'lük bir marj kalacak. Herhalde yılın kalan sekiz ayı için yüzde 13’lük bir varsayımda ısrar edilmeyecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar