Ar-Ge, sadece ürün değil geleceğimizi de tasarlıyor
Dünya ekonomisini yöneten ülkeler ve şirketler dünyada en fazla Ar-Ge yatırımı yapan ülkeler aslında. 2021 yılında en fazla ihracat yapan ülkeler sıralamasında ABD 679 milyar dolarla ilk sırada yer alırken ikinci Çin’in harcaması 551 milyar dolar. Listede Japonya 182 milyar dolarla üçüncü, Almanya 143 milyar dolarla dördüncü, Güney Kore 106 milyar dolarla beşinci sırada. Dikkatinizi çektiyse, dünya ekonomisini yöneten ülkeler Ar-Ge’ye de en fazla bütçe ayıranlar aslında. Türkiye’de ise Ar-Ge harcaması 9.1 milyar dolar. Her ne kadar başlı başına yüksek bir rakam olarak görünse de Türkiye’deki toplam harcama Amazon’un 56 milyar dolarlık harcamasının yanında oldukça düşük kalıyor.
yanında oldukça düşük kalıyor. Türkiye’de ise Ar-Ge harcamaları ve patent süreci ise yeni yeni değer verilen bir kavram. Savunma, otomotiv ve beyaz eşya dışında çok az sektör, araştırma ve geliştirme sürecine yeteri kadar değer veriyor. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttüğüm Turaş Gaz’ın bu listede 2009 yılından bu yana ilk 10’da olması bizler için gurur verici olsa da büyük firmaların arasından sıyrılmamız, onlardan daha yukarıda yer almamız düşündürücü de... Zira Türkiye’de Ar-Ge süreçleri yeteri kadar değer verilmediği gibi sonuçlarının da hemen alınması gerektiği düşüncesi ile önemsenmiyor ne yazık ki. Gelin bu sürecin ne kadar değerli olduğunu, sonucun bazen uzun ama kesinlikle kazançlı olduğunu dünyaca ünlü Gillette markası ile birlikte görelim.
Ar-Ge’ye önem veren Gillette, 1963’te paslanmaz çelik, 1971’de çift-bıçaklı, 1977’de tek eksen noktalı, 1985’te yağlı şeritli, 1995’te mikrofinli, 1998’de üç, 2007’de ise beş bıçaklı tıraş bıçağını üretti.
Tabuları yıktı, ihtiyacı yarattı
1855 yılında Wisconsin’de doğan ve doğru düzgün bir eğitim alamayan King Camp Gillette, iş hayatına Crown Cork and Seal Company’de satış elemanı olarak başladı. Sattığı mantar contalı şişe kapaklarının, şişe açıldıktan sonra atıldığını fark eden Gillette, “kullan-at” ürünlerine ilgisini de işte o zaman çevirdi. O dönemlerde bir onur kaynağı olan dedelerden kalan yadigar usturaların olduğu zamanlar. Yani tabuların kolay kolay yıkılmadığı bir dönem. Zira erkekler için o dönemde gurur kaynağı aracınızın anahtarı değil sahip olduğunuz usturanın asırlık geçmişiydi. O alışkanlığı kırmanın yollarını arayan Gillette, güvenli tıraş üzerine tasarımlara girişti ve karbon çelik sacdan yapılmış yüksek kâr marjlı damgalı tıraş bıçağını tanıttı. Bugünün 150 dolarına eş değer olan 5 dolarlık o tıraş bıçakları oldukça pahalıydı. Düşünün, ortalama bir çalışan erkek için 5 dolar, haftalık kazancın yarısına karşılık geliyordu. Yalnızca 51 tıraş seti ve 168 bıçağı satabilmişti o yıl. Hayalleri yıkılan, borç batağına giren Gillette, pes etmedi.
King Gamp Gillette’in fark ettiği hem pazarlama hem de tasarımdı. Bunun için öncelikle Ar-Ge’ye ihtiyacı vardı. Geliştirdiği üretimi daha iyi tasarlamaya yoğunlaştı. İşte bu bakış açısıyla 1904 yılında 12.4 milyon adet bıçak satışı gerçekleştirdi. Birinci Dünya Savaşı ise traş bıçağının bir lüks değil, bir ihtiyaç olduğunu gösterdi. Tıraş takımının askerler için standart donanım haline gelmesiyle, Gillette’in satış adedi 40 milyonu aştı. Savaşın ikinci yılı 1915’te bu rakam 70 milyon adede ulaştı. Günümüzde günde 1 milyar adedin üzerinde bıçak satan Gillette’i diğer markalardan ayıran ise Ar-Ge’ye verdiği değerdi.
1 ürün, 10 yıllık çalışmadan doğuyor
Şirketin başlangıcından beri Gillette, neredeyse şimdi her tıraş bıçağında mevcut olan birkaç teknolojiyi tüketicileri ile tanıştırdı. Bu konuda ilklere imza atan Gillette’in inovasyon tarihi de Ar-Ge kronolojisi açısından dikkat çekici noktaları bizlere gösteriyor.