Anladık büyüyeceğiz de bu nasıl olacak?

Tuhaftır, ekonomideki toparlanma işaretlerinden biri, ne yazık ki cari açık oluyor. 4 ay sonra cari dengede gelen ilk açık bu. Kasımda 518 milyon $’lık açık, ekonomide toparlanmayla birlikte gelen ithalat artışına dayanıyor.

Bugün sanayi üretim verisi gelecek ve piyasalardaki beklenti; %5’in üzerinde. Merkez Bankası’nın faiz toplantısında ise 50 baz puanla sınırlı artış bekleniyor. Zor soru; enflasyona dair olacak.

Gerçekleşen enflasyon yerine beklenen rakam üzerinden ekonomiyi değerlendirebilmek için Merkez Bankası’nın hedefini tutturulmasına dair güven oluşması gerekiyor. Ancak bu güven henüz ortalarda yok.

Faiz, yatırımların 2020’deki seyrinin ne olacağını kestirebilmek açısından önemli… Fakat faizin daha yüksek olduğu dönemlerde yatırımların fazlaca arttığına da tanık olduk. Burada sorun, orandan ziyade yönetime güven eksiğidir.

Ortak kanaat; 2019’da pek çok şeyin dip noktasını yaşadığı yönünde... “En kötüsü geride kaldı” cümlesi, gerekçelendirilmese de dillerden düşmüyor. Zira ortalıkta umut yoksa onu (ihtiyaçtan) yaratabiliyoruz. Tehditlerden yola çıkanla fırsatlara odaklananın ortak paydasında, “piyasada güven arayışı” var.

Bu yıl büyüme beklentisi %3 ile %5 arasında… Bunu aşan tahminler mevcut. Yüzde 5’lik büyümeye ben de inanıyorum. Ancak birinin çıkıp bunu nasıl sağlayacağımızı söylemesi hatta bizi ikna etmesi gerekiyor. Bu, henüz yok.

TÜKETEREK BÜYÜ TÜKENİNCE DUR!

Bu yıl beklentimiz; Türkiye ekonomisinin büyüyeceği yönünde… 2019’da rölantide iken şimdi ilerleyecek olmamız, sürpriz değil. İhracat ve turizmden destek alsa da büyümenin ana enerjisinin tüketimden geleceği konusunda hemen herkes hem fikir.

Tüketerek büyümek, sürdürülebilir olamaz. Üretmek gerek. İhracat için de buna mecburuz. Bunun da yolu, yabancılarınkiler dâhil, yatırımların ivmelenmesinden geliyor. Tüketerek büyü, tükenince dur… Bu bitmemiş senfoniyi bitiremedik gitti.