Ankara’da güç savaşları

Mete BELOVACIKLI
Mete BELOVACIKLI İZ DÜŞÜMÜ

Siz de farkındasınızdır, ortalık toz duman…

Ankara’da her gün bize, “niye oldu?” , “nasıl oldu?” sorularını sorduran gelişmeler yaşanıyor.

Belki de doğal olarak herkes her olayın tek tek ardına düşerek kendince yanıtlar veriyor. Böyle olunca ortada hem birden fazla soru hem birden fazla yanıt dolaşıyor: kafalar daha da karışıyor.

İşte tam da bu yüzden olup bitene biraz daha yukardan/dışardan bakmak gerekiyor.

Bunun içinde önce son yaşananları alt alta yazalım:

Bir gün Kobane davası kararı açıklanıyor onlarca yıllık cezalar havada uçuşuyor, ertesi gün 28 Şubat hükümlüleri salıveriliyor…

Bir gün Cumhurbaşkanı bürokratik vesayete izin vermeyeceklerini söylüyor, ertesi gün bürokrasinin operasyon kararları gündem oluyor...

Bir gün Yargıtay seçimlerindeki en güçlü adaylardan biri adaylıktan çekiliyor, ertesi gün İçişleri Bakanlığında operasyon başlıyor…

Bir gün bizzat iktidar bloğundan Kavala davası dahil herşeyin yeniden gözden geçirileceği haberlerini alıyoruz, ertesi gün mahkemeler tam tersi karar veriyor…

Bir gün “anayasa değişikliği” deniyor, ertesi gün “öncelik ekonomidir” açıklamaları geliyor…

Bir gün hem ilgili bakandan hem ana muhalefet partisinden AB üyeliği açıklamaları geliyor, ertesi gün iktidarın farklı kanatları tam tersi açıklama yapıyor…

Örnekleri uzatmak mümkün. Ama bütün olan bitenin 31 Mart seçim sonuçlarından sonra hız kazandığını görmek gerekiyor. Bu sonuçlarla bütün dengelerin artık değişmeye başladığı tescillenmiş oldu çünkü.

Açayım; gelinen noktada uzunca bir süredir sürekli yön ve yöntem değiştiren Türkiye, rüzgârın yönüne göre demir tarayan bir tekneye dönmüş durumda. Bu da kurumların ve kişilerin bir sonraki dönem için pozisyon almaya çalışırken sürekli tavır ve politika değiştirmesine yol açıyor.

Soru ya da sorun şu; yeni dönem Erdoğan ile mi kurgulanacak yoksa Erdoğansız mı? Erdoğansız kurgulanacaksa bu değişimin geçişi nasıl olacak? Sert bir geçiş mi yaşayacağız, yoksa kendi halinde geçmişe sünger çeken bir anlayışla mı? Erdoğan kalacaksa oluşturulacak yapı nasıl dizayn edilecek? Misal, iktidar devleti katı ve sert bir tutum içinde yapılandırırken muhalefet de özellikle ekonomik sıkıntıları giderek artan geniş kitlelerin emniyet supabı rolünü mü oynayacak? Türkiye bir süredir yüzünü yeniden döndüğü batı normları üzerinden mi geleceği inşa etmeye çalışacak yoksa giderek daha kapalı bir toplum haline mi gelecek?

Bütün bu soruların yanıtları Ankara’daki güç savaşları sonunda belirlenecek. Yeni denge de bu soruların yanıtlarına göre kurulacak.

En başta bir kısmını saydığım ve adeta bir sis perdesi içinde yaşamamıza yol açan gelişmeleri de işte bu yüzden tek tek anlamaya çalışmak yerine bu sorular ışığında anlamlandırıp, yorumlamak gerekiyor…  Olan yeni Türkiye’nin kimlerin omzunda, nasıl bir geleceğe yürüyeceği kavgasıdır çünkü…

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir 10 Kasım’da CHP 11 Kasım 2024