Anka Kuşu, Obez Devlet, Yapısal Reformlar ve Türkiye
Yazının başlığı son dönemde okuduğum ve sizlerin de okumanızı istediğim 3 kitabın adı. Yazarlarını çok yakından tanıyorum.
“Anka Kuşu” sevgili arkadaşım Yılmaz Özdil’in “Mustafa Kemal”, “Son Cüret” üçlemesinin son kitabı. Cumhuriyetimizin ilk 15 yılını anlatıyor.
Sevgili kardeşim Ozan Bingöl’ün “Obez Devlet” kitabı da bir üçlemenin ikinci kitabı. İlk kitap “Kontrolsüz Güç”, ikincisi “Obez Devlet” ve üçüncüsü de yazılıyor, yolda.
Hazine Müsteşarlığı döneminden bu yana gazeteci olarak yakından izlediğim, toplumun en çok güvendiği ve yazdıkları ilgiyle okunan, çok sayıda kitabı olan Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez’in “Yapısal Reformlar ve Türkiye” kitabı sadece ekonomide değil sosyal ve siyasal alanda da hem sorunların kaynağını hem de yapılması gerekenleri ayrıntılı olarak ele alıyor.
Kitapları yan yana koyunca birbirini tamamlayan ve birlikte ele alınmasının da çok doğru olacağını düşündüm. Sevgili Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve o kadronun ilk 15 yılda her alanda yarattığı mucizeyi anlatıyor.
Ozan Bingöl, sonraki dönemlerde kurucu ilkelerden, o hedeflerden sapıldıktan sonra kamu harcamalarındaki israf, usulsüzlük, yolsuzluk, plansızlık, rant ekonomisinin devleti nasıl “obez” hale getirdiğini ve devletten beslenenleri ele alıyor.
Mahfi Eğilmez ise, ülkenin sokulduğu çıkmaz sokaktan hukukun üstünlüğünü esas alan sosyal, siyasal ve ekonomide yapılması gereken yapısal reformlarla çıkılabileceğini ayrıntılı olarak anlatıyor. Bu nedenle bu 3 kitabı birlikte okumanın çok yararlı olacaktır.
Bugünün sorunlarına 100 yıl önceden çözüm üretmek
SİA Yayınlarından Çıkan Yılmaz Özdil’in Anka Kuşu kitabını okurken bugün yaşanan birçok sorunun en azından tarım konusundaki sorunların çözümünün 100 yıl önce uygulanan politikalarda olduğunu görmek, Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar büyük bir öngörüye sahip olduğunu bir kez daha görüyorsunuz.
Arkadaşım Yılmaz Özdil’in Anka Kuşu kitabından tarımla ilgili tadımlık bazı bölümleri aktarıyorum. Kitabın tamamını okuduğunuzda Cumhuriyet mucizesini ve bugüne çıkarılacak dersleri çok daha kapsamlı görebilirsiniz.
***
Tarım lafla değil, somut şekilde destekleniyordu.
Çiftçilerin ekimde hasatta ve mahsul nakliyatında kullandığı traktör ve kamyonların yakıtı, yani mazot, vergiden muaf hale getirildi.
***
Cumhuriyet ilan edildiğinde neredeyse yiyecek ekmeğimiz bile yoktu ama, yurtdışına avuç açmadıkları için, Sovyetler’den gelen maddi hibeleri akılcı kullandıkları için, paramızı güçlü tutmayı başarmışlardı.
Karaborsa ile mücadele edildi.
Stokçu fırsatçılığına izin verilmedi.
Hayat pahalılığına göz yumulmadı.
Böylece Cumhuriyet’le beraber fiyatlar artmadı, aksine, üretim artışıyla beraber ucuzlamaya başladı, milli gelir uçmaya başladı, birikim patladı, mevduat hesapları füze gibi tırmanmaya başladı.
Türkiye tek kuruş borç almadan ayağa kalkmıştı.
Osmanlı’nın finansal enkazından mucize çıkmıştı.
***
Mustafa Kemal karasabana büyük saygı duyuyordu. “ Kılıçla fetih yapanlar, sabanla fetih yapanlara yenilmeye mahkûmdur” diyordu. Bu saygı gereği Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kağıt parasına “karasaban figürü” konulmuştu.
***
1929 bütçesi 220 milyon liraydı.
1929’da patlak veren dünya ekonomik buhranına rağmen muhteşem sınav verilmişti 25 milyon lira tasarruf sağlanmıştı.
Bu tasarruf edilen para, 1930 bütçesine ilave edilmedi…
15 milyon lirası köylüye ucuz kredi verilmesi şartıyla Ziraat Bankası’na aktarıldı.
Beş milyon lirası köylüye ücretsiz pulluk dağıtılması, zirai hastalıklarla mücadele edilmesi ve tohum ıslah istasyonları kurulması şartıyla Maliye Bakanlığı’nın emrine verildi. Geriye kalan beş milyon lirası da mensucat sanayisine ucuz kredi verilmesi şartıyla Sanayi ve Maadin Bankası’na aktarıldı.
Gereksiz 1 kuruş bile çarçur edilmiyor, tasarruf edilen her kuruş tarıma, hayvancılığa ve sanayiye yatırılıyordu.
***
Aşar vergisi kaldırıldı
Osmanlı vergisiydi.
Arapça “öşür” kelimesinden geliyordu.
Türkçe anlamı “onda bir”di.
Köylüler, ürettiklerinin onda birini vergi olarak devlete ödüyordu, bu yükten kurtulmuş oldular.
Devlet mekanizması, tarihte ilk kez vatandaş lehine kendi gelirinden vazgeçiyordu. Cumhuriyet vizyonu buydu... Devletin zenginleşmesi için, öncelikle vatandaşın zenginleşmesini sağlıyordu.
***
Atatürk Orman Çiftliği kurulmaya başlandı.
O günkü adı Orman Çiftliği’ydi.
“Orman” kelimesi aslında vizyonun adıydı.
Bozkırdı, ot bile bitmiyordu.
Bataklıktı, sazlıktı. Parça parça araziler satın alındı, lego gibi birleştirildi.
İmkansız deniyordu.
Burada bitki yetişmez deniyordu.
Burada ağaç olmaz deniyordu.
Burada tarım hayal deniyordu.
4 milyon meyve ağacı yetiştirildi.
250 bin kök asma yetiştirildi.
Buğday, arpa, yulaf, çavdar, kuru fasulye üretildi.
Şeker pancarı üretildi.
İnek, koyun, keçi, tavuk, arı yetiştirildi.
Süt, ayran, tereyağı, yumurta, bal üretildi.
Tarihimizde ilk kez pastörize süt üretildi.
Şarap üretildi, bira üretildi.
Tıpkı Cumhuriyet gibi bir mucize gerçekleştirildi.
Anka Kuşu kitabında Yılmaz Özdil, Cumhuriyet’in 15 yılını bütün yönleriyle anlatırken tarım konusunda da çok detaylı bilgiler veriyor. Çay üretimi, şeker fabrikalarının kuruluşu, pamuk üretimi, dokuma sanayi ve Sümerbank, Tekel’i millileştirilmesi, Cumhuriyet köyleri, Köy Enstitüleri, kongreler ve daha birçok konuda ilk 15 yılda yapılanlar tek tek anlatılıyor. Bugünü anlamak için mutlaka okumalısınız.
Tarım ve hayvancılık alanında reform
Dr. Mahfi Eğilmez, Remzi Kitabevi’nden çıkan “Yapısal Reformlar ve Türkiye” kitabında yapısal reformlar konusunda A’dan Z’ye her konuda detaylı bilgiler veriyor. Yapısal sorunlar ve çözüm önerilerini sıralıyor.
Tarım konusunda yapılması gerekenler kitapta özetle şöyle: “Tarım ve hayvancılık kesimi son dönemde ciddi ivme kaybı içinde. Bu ivme kaybı yalnızca tarımsal ve hayvansal üretimdeki düşüşe yol açmakla kalmıyor, köyden kente göçü de neredeyse sürekli hale getiriyor. O nedenle tarım ve hayvancılığı baştan aşağı ele alacak yeni düzenlemelere ihtiyaç var.
Tarım ve hayvancılık kesimini ele alacak bir reform programının, sektörü entegre bir yapıya kavuşturacak kurumsal ve yapısal değişikliklerle başlaması gerekli. Bu düzenlemeler sırasında, bu sektörde uygulanan başta KDV olmak üzere vergilerin de gözden geçirilmesi ve yeniden ele alınması önemlidir. Sektördeki düzenlemeler arasında şeker ve sigara üretimi gibi bazı özel alanlarda gerekli altyapının yeniden ele alınması gerekiyor.
Tarım satış kooperatiflerinin tamamen bağımsız bir yapıya kavuşturularak siyasetin etkisinden çıkarılması da bu alanda atılacak adımlar arasında yer alıyor. Çiftçinin ve hayvancılıkla uğraşanların karşı karşıya kaldığı ve fiyatları yansıtmakta zorlandıkları maliyet artışının denetim altına alınması, gerekirse bu maliyetlerin devlet katkılarıyla desteklenmesi kaçınılmaz bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor.
Bunlar yapılması gereken düzenlemeler içinde ilk ele alınması gerekenler: Tarım ve hayvancılık konusunda bir uzmanlar komisyonu kurularak gerekli politikalar ve reform alanlarının belirlenmesi ve ona göre sektörü ayağa kaldıracak bir eylem planı hazırlanması zorunludur.
Devleti besleyenler ve devletten beslenenler
Sevgili Ozan Bingöl, vergi konusunda bir ekol olan rahmetli Şükrü Kızılot’un yolunda ilerliyor. Ozan, sosyal medya, televizyon, basılı yayın organlarında bilgisi ile ve yazdığı kitaplarıyla hayatımızı her yönüyle ilgilendiren vergi konusunda amansız bir mücadele veriyor.
SİA Yayınlarından çıkan “Kontrolsüz Güç” kitabında neye, ne kadar vergi ödediğimizi, vergi sistemimizdeki çarpıklıkları, idareye kontrolsüz bir biçimde vergileme gücü veren ve bütçe hakkını işlevsiz kılan durumları kapsamlı olarak kaleme almıştı.
Obez Devlet kitabında ise, bizlerden alınan vergilerin kimlere, ne kadar ve nasıl harcandığını anlatıyor. Kamu harcamalarındaki israfı, usulsüzlükleri, yolsuzlukları, her alandaki plansızlığın vergi konusunda da yaşandığını, rant ekonomisi ile devletin nasıl “obez” hale getirildiğini ele alıyor.
Ozan, ilk kitabında devleti besleyenleri, ikinci kitabında ise devletten beslenenleri anlatıyor. Her iki kitabı da okumanızı öneriyorum.