Amerikan Prometheus-V
İki değişik tür
Berkeley’deki bir dilim adamı, atom bombası projesinin akademik başkanlığına getirilecek adaylar arasında J. Robert Opennheimer’ın adını görünce “O bir hamburger tezgahını bile yönetemez” demiş. İlk bakışta itiraz edilemeyecek bir saptama. Gerçekten de o zamana kadar Opennheimer’ın üniversitedeki tez çalışmaları dışında bir yöneticilik deneyimi yoktur. Bu projedeki akademik yöneticiliğine ikinci engel, Nobel Ödülü almamış olması. Çünkü bu projede yer alacak bilim adamlarının çoğunun Nobel ödüllü olacağını kestirmek güç değildi. Düşünün şampiyon oyuncuların takımına Nobel yıldızı taşımayan birisi kaptanlık edecek. Üçüncü engel de siyasi. Opennheimer’ın komünistlerle olan ilişkisi. Başta karısı, eski kız arkadaşı, kardeşi Frank olmak üzere bir çok bağlantısı komünist olunca “top secret” bir projede görev verilmesi uzak ihtimal olmuş.
Biliyoruz ki, J.Robert Openneheimer “sıra dışı” birisi idi. Ama akademik başkanlığa adayları belirleyecek olan kişi, General Leslie Groves da “sıra dışı” birisi imiş. Groves, orduda görevli bir rahibin oğlu. University of Washington ve MIT’de mühendislik okumuş. West Point Akademisi’ni dördüncülükle bitirmiş. Orduda onun altında savaş boyunca hizmet etmiş bir albay onun için şöyle demiş” Şu ana kadar altında çalıştığım en büyük “S.O.B”dir; ama iş bitiricidir. Çok talepkârdır. Çok eleştiricidir. Liderdir. Çok yıpratıcı ve alaycıdır. Normal organizasyonel kanalların hep dışında iş yapar. Son derece entellektüeldir. Zor kararları zamanında verme yetkinliğine sahiptir.”
Opennheimer, bu işi istiyordu.Bu projeleri yöneten yetkililerinden birisine konuşurken şöyle demişti: Bütün kominist bağlantılarından kurtuluyorum. Eğer bunu yapmazsam devlet beni kullanmakta zorlanacaktır. Halbuki ben bu millete yararlı olmamın önüne geçecek hiç bir şeye izin vermem”. General Groves ile Berkeley’de bir öğle yemeğinde buluşur. Anlaşacaklarını kimse tahmin edemez. Ama Groves, Opennheimer’ı sever. En çok da onun gururlu hırsını sever. “Adam bir dahi” der; her şeyden haberi var. Diğer adaylar parlak, çok çalışkan olabilir, ama bu bir dahi. Ne sorsan biliyor.” Ve Opennheimer’a güvenlik açısından askeriye itiraz etse de Groves yetkisini kullanarak bu engelleri aşar. Artık Opennheimer projenin akademik sorumlusudur.
Opennheimer’ın değişimi
Atom bombasının yapılacağı laboratuvarın yerini Opennheimer teklif eder ve kabul görür. Los Alamos, New Mexico’da Robert’ın 17 yaşından, nekahat devrinden beri hep gittiği, doğasına hayran olduğu bir yerdir. Laboratuvarı kuracakları yerde sadece çiftçiler için yapılmış bir okulunun eski binaları vardır. Devlet hemen burayı satın alır. Burada bilim insanları ve ailelerinin, teknik ve askeri personeli barındıracak bir site kurulacaktır. Takvimler Kasım 1942’yi göstermektedir. Takvimler 1945 yılının yazını gösterdiğinde nüfus 4000 sivil, 2000 üniformalı kişiye ulaşmıştır. Los Alamos, 300 apartman binası, 52 yurt ve 200 konteyner ile bir küçük kasaba olmuştur.
Böyle bir yere laboratuvar kurma fikri General Groves’ın dışında kimsenin hoşuna gitmemiştir. Opennheimer’ın en yakın yardımcılarından biri, bir deneysel fizikçi John Manley şöyle demiş “Eğer Opennheimer deneysel fizikçi olsaydı, bu işin %90’nın tesisatçılık olduğun bilir ve böyle bir yerde laboratuvar açmaya kalkmazdı”.
Los Alamos’un sıfırdan inşası, bilim adamlarının işe alımı ve dünyanın ilk nükleer silah laboratuvarı için gerekli aygıtların kurumu için çok titiz ve sabırlı bir yönetici gerekiyordu. Şu ana kadar sergilediği dağınık ve eksantrik davranışlarla Opennheimer böyle bir yönetici algısını uyandırmıyordu. Hatta onun atanmasında rol alanlar General Groves’a “Acaba bu seçimde yanlışlık mı yaptık?” diye sorular yöneltiyorlardı. Ama Los Alamos’ta bu işin başına geçen J. Robert Opennheimer çok büyük bir değişim gösterecektir.
Opennheimer’ın yönetim konusundaki belki en önemli adımı, kendisi için yaptığı görev değişikliği olmuştur. Yardımcısı Manley, projede görev aldığı günden başlayarak organizasyon şeması için Opennheimer’ın peşinde koşmuş. Sonunda Los Alamos’a taşınmanın arifesinde, 1943 yılının mart ayında, Opennheimer’ın Berkeley’deki ofisine dayanmış. Onu karşısında gören Opennheimer masanından bir kağıt seçerek “İşte lanet organizasyon şeması” demiş. Şemada yer alan dört bölüm: Deneysel fizik bölümü; teorik fizik bölümü ; kimya ve metalurji bölümü; donatım bölümü. Bu şemaya göre bölümler, “Bilim Direktörü” Opennheimer’a rapor edecektir. Opennheimer kendisini aynı zamanda teorik fizik bölümünün başına koymuştur. Ancak çok kısa zamanda bu iki görevi birlikte yapamayacağını görünce “Teorik Fizik Bölümü” yöneticiliğini Cornell Üniversitesi fizikçilerinden Hans Bethe’e devretmiştir. Yetki devrini yapabilmiş ve asıl yapması gereken işe odaklanmasını bilmiştir.
Robert Wilson, Opennheimer ve Lawrence’in Berkeley’de öğrencisi imiş. Opennheimer, 28 yaşındaki bu genci yardımcılarından biri olarak seçmiş.Ve bu genç, Opennheimer’daki değişime yakından tanık olmuş. “Küstah, ukala ve aptallara eziyet edici tavırlardan dolayı kendisinden adeta nefret ederdim” demiş. Ama 1943 yılı yazında söylemi şöyle olmuş:” Onunla olduğumda ben adeta büyüyordum. Ben de bir Opennheimer oluyordum ve onu idolüm olarak görüyordum. Onun yanında değişiyordum”. İşte bir zamanların uzun saçlı solcusu, eksantrik entellektüel teorik fizikçisi Opennheimer, şimdi birinci sınıf, son derece organize karizmatik bir lider ve etkin bir yönetici oluyordu.
Bu kapsamlı proje, Opennheimer liderliğinde tamamlanacak ve 1945 yılında Trinity testinde ilk atom bombası denemesi başarı ile sonuçlanacaktır. J. Robert Openheimer, bunu kardeşi Frank’a çok kısa olarak şöyle müjdeleyecektir “Çalıştı”.
Sonuç
Bu projenin gerçekleşmesinde Opennheimer’ın rolü inkâr edilemez. Çok başarılı bir liderlik sergilemiştir. Doğru dürüst bir yöneticilik deneyimi olmadan böyle büyük bir projenin başına geçip bunu başarmıştır. Evet, doğru dürüst bir yöneticilik deneyimi yoktur. Ancak son derece zeki, sağduyu sahibi birisidir. Ve iyi yetişmiş, çok yönlü bir entellektüeldir. Bu kişiliği ile yönettiği kişilerin sevgisini, saygısını kazanmıştır. Etkileyerek yönettiği kişiler de öyle sıradan kişiler değildir; konularında zirveye erişmiş, yüksek egolu bilim insanları.
Gelecek hafta son olarak J. Robert Opennheimer’a yaşatılan trajediyi anlatacağım.