Altı kişi, altı adım
Hem yakın çevremizdeki altı kişinin ortalamasıyız, hem de en fazla altı adımda dünyadaki herkesle bağlantıya geçebiliyoruz. Yankı odasına hapsolmak da elimizde, tüm dünyaya ulaşmak da. Bu hafta, apayrı ölçekteki bu iki çerçeveyi nasıl yönetebileceğimizi konuşalım.
İlk altı ile başlayalım (bu sayının beş olduğunu söyleyenler de var). Birlikte en çok zaman geçirdiğimiz kişilerin, hangi haberleri aldığımız, gelişmeleri nasıl değerlendirdiğimiz, kritik kararları nasıl verdiğimiz gibi konularda büyük etkisi var. Hatta bir süre sonra kendimiz de bu gruba benziyoruz. İspanyol filozof Gasset'in ‘Ben, kendim ve çevremin toplamıyım’ dediği durum! Peki, bu konuda ne yapmalıyız?
Öncelikle ekibimizi mümkün olan en üst yetkinlikteki kişilerden seçmeliyiz. İş hayatının temel kuralıdır: ‘A kalite yöneticiler A kalite kişileri işe alırlar. B kalite yöneticiler -rahat yönetebilmek ve başkasının parlamasını engellemek için- C kalite kişileri işe alırlar.’ Ancak yetkin bir ekip kurmak yetmez. Yakın çalıştığımız kişilerin farklı geçmişleri, tarzları, bakış açıları olmasına da dikkat etmeliyiz. Yoksa sıkça grup coşkusuna kapılır, ortak kör noktalarımızı ıskalar ve zihnimizin tuzaklarına düşebiliriz. Tabii, bu aralar herkesin dilinde olan çeşitlilik (‘diversity’) mekanik bir faaliyet olarak kalırsa, beklenen yararı veremez. Ayrıca, ekip üyelerinin görüşlerini rahat ifade edebilecekleri bir ortam oluşturmalıyız.
Gelelim ikinci altıya. Amerikan Başkanı’na kaç adımda ulaşabilirsiniz? Ya da dünyaca ünlü bir sanatçıya? Veya hiç gitmediğiniz bir ülkedeki herhangi bir vatandaşa? Tanıdıklarınızı, onların tanıdıklarını ve onların muhtemel tanıdıklarını biraz düşündüğünüzde en fazla altı adımda bunu başarabileceğinizi fark edeceksiniz. Hatta Twitter’ın bunu 4 veya 5 adıma indirdiğini söyleyen araştırmalar da var. Halâ ikna olmadıysanız ‘Altı Derece Uzak’ piyesini veya filmini izlemek isteyebilirsiniz.
Peki, bu bize ne söylüyor? Kısaca; bilgiye ulaşmak için elimizde altın bir fırsat olduğunu. Teknik konulardan müşteri ilişkisine uzanan çeşitli alanlarda bu imkânı seferber edebiliriz. Bunun için sosyal medyadan mezun ağlarına, iş insanı derneklerinden şahsi tanıdıklara kadar pek çok kanalımız var. Ancak şirketlerimizin çoğunun soru sormaktan kaçındığını, cevapları içine kapanarak masa başında aradığını ve üzerinde oturdukları madeni yeterince değerlendirmediklerini görüyorum.
Tüm okurlarımıza dar çevremizdeki altı kişiyi doğru seçtiğimiz ve geniş çevremizde mümkün olan -en fazla- altı adımı rahatça attığımız günler diliyorum.