Allah’ım, çalışanlarımı işsiz bırakacak hata yaptırma…
Bu bir dua ve 14 bin kişilik çalışanıyla Türkiye’nin en büyük sanayi gruplarından biri olan Sanko Holding’in patron koltuğunda oturan kişi böyle dua ediyor. Bu sene 120’nci yılını kutlayan grubun geriye doğru patronları bu duayı bir gelenek gibi sahiplenmişler. “Bu işler duayla olur mu” diye sorabilirsiniz. Yanıtı açık; 120 yıldır işlerini büyütmeyi başardıklarına göre ‘tedbir ve tevekkül’ ilişkisine de vakıf olmalılar. Bu duanın şimdiki emanetçisi Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu ile sohbet ediyoruz. Konukoğlu, “Babam merhum Sani Bey, her namazdan sonra duaya böyle başlardı. Allah’ım çalışanlarımı işsiz bırakacak hata yaptırma. O zamanlar çok anlamazdım ‘babam neden böyle yapıyor’ derdim ama yıllar sonra işlerin başına geçince neden öyle dua ettiğini çok iyi anladım. Şimdi, ben de dua ederken önce çalışanlarımı söylemeden kendi aileme geçemiyorum” diyor. Yönetim kurulu başkanı olduğunda, grubun 12 bin 500 kişilik istihdamı olduğunu belirten Konukoğlu şöyle devam ediyor: “Şimdi 14 bin kişiyiz. 25 bin kişinin çalıştığı bir grup olmayı hedeflemiştim, bunu gerçekleştiremedik. Son yıllarda rekabeti etkileyen çok fazla gelişme oldu. Biz de dijitalleşmeye ayak uydurduk, teknoloji yatırımlarımızı yaptık ve artık beş kişiyle yapılan işi, iki kişiyle yapıyoruz. Babamız ‘siz işletmenizi yenilemezseniz işletme sahibini yenler’ derdi. Tabii ki bu sözünden de ilham aldık. Bu yıl yaklaşık 300 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz. Tekstilde 65, enerjide 90, ambalajda 50, çimentoda 40, limanda ise 35 milyon dolarlık yatırımlar planladık.”
Tekstilde dünya çapında devrim yapıyoruz
Adil Konukoğlu, grubun farklı sektörlerdeki yeni yatırımlarını anlatsa da tekstilden söz edince ayrı heyecanlanıyor. Çünkü Sanko’nun hem köklerinde hem bu günlerinde hem de geleceğinde tekstil en önemli sektör. Konukoğlu, bu konuda “Kullanılmış pamuk ya da polyesterden üretilmiş fark etmez tüm giysileri yeniden elyafa dönüştüren bir Ar-Ge sürecini tamamladık. Üretim tesisini de kurduk ‘herhangi bir giysini sıfır atıkla elyafa’ dönüştürebiliyoruz. Bu elyaf da yeniden iplik ve kumaşa dönüşecek” diyor. Dünya genelinde yılda 100 milyon ton tekstil atığı oluştuğunu, bunun sadece yüzde 1’inin dönüştürülebildiğini belirtiyor. Konukoğlu, “Önemli olan sıfır atıkla elyafa dönüşü sağlamaktı. Bu konuda farklı çalışmalar yapılıyordu ama biz başardık. Şimdi markalar atık tekstillerini bize gönderecek, biz de onları elyafa dönüştüreceğiz. Bu, Türkiye için çok önemli çünkü Türkiye tekstilde bıçak sırtında. AB ve diğer gelişmiş ülkelerde tekstilde geri dönüşüm oranlarıyla ilgili yeni şartlar geliyor. Biz bu konuda yaklaşık 150 milyon dolarlık yatırım planladık. Hedefimiz bu yatırımlarla yılda 1 milyon ton tekstil atığını elyafa dönüştürebilmek. Önce Türkiye’nin sonra dünyanın tekstil atıklarını dönüştüreceğiz. Bu teknoloji sayesinde tekstil atıklarının doğaya verdiği büyük zararlar sıfırlanacak, pamuk üretimi için tarım alanı ve su kullanımını da azaltacak. Bizim Ar-Ge’de 90’ı mühendis 200 kişi çalışıyor. Ciromuzun ortalama yüzde 1,2’sini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Yakın zamanda başka bir alanda sürprizimiz olabilir. Dokuz yıldır üzerinde çalıştığımız yeni bir makine geliştirme projemiz var. Bu makine kendi alanında üretimde çığır açacak.”
Pandemide Abdülkadir bey ne yaptı?
Adil Konukoğlu, “Pandemi sırasında her şey küçülmüştü, sonra da depremler oldu” diyor ve o günleri nasıl aştıklarını anlatıyor: “Pandemi başladığında Abdülkadir Bey, bütün alacaklı olduklarımıza yazın. Yurt dışındakiler dahil Haziran ayı sonuna kadar kimseden para istemiyoruz. Biz de yazdık ‘ödemelerinizi Temmuz ayında yapın vade ve kur farkı da olmayacak’ dedik. Ailece bu karara uyduk. Aynı anda bütün çalışanlarımızın hesaplarına ek ödemeler yaptık. Ardından yardımlar vs. Depremde de benzer önlemler aldık. Sonra da tekstil, ambalaj, çimento ve enerji yatırımlarımıza devam etti, ciromuzu ve istihdamımızı artırmayı başardık.”
Sani dede Yemen’de şehit olunca tezgahların başına Hatice nine geçti!
Sanko Holding’in kuruluşunda bir de ‘kadın lider’ var. Gaziantep’te ailenin büyük dedesi olan ilk Sani Bey, 1904’te dokuma tezgâhıyla iş başlıyor. Ancak bir süre sonra askere alınıyor ve Yemen harbinde şehit düşüyor. Dedenin kurduğu tezgâhları bu defa Hatice nine çalıştırıyor ve büyük zorluklara rağmen bu şekilde ailesinin geçimini sağlıyor. Sonra onun oğlu (Zekeriye dedi) belli bir yaşa geldiğinde 4 tezgâhı devralıyor. Adil Konukoğlu, “Bu hikâyeyi çok fazla insan bilmez, ama bugünkü Sanko’nun temellerinde bir kadının emeği, göz nuru var” diyor. Evlatlar büyüdükçe de her biri işe başlıyor ve işler büyüyor. Adil Konukoğlu şöyle özetliyor sonraki yılları: “Babam (Sani Bey) en büyük oğul olarak işe başladığında dedemin 70 çalışanı varmış. Dedem kalender bir insandı. Babam da kendini sürekli yenileyen, ürettiği malları geliştiren biriydi. Askerlik sonrası dedemle ortaklığa devam etmiş ve 1943’te de işleri tamamen üstlenmiş. Biz de büyüdükten sonra babama katıldık. 5 kardeş ‘birlikten kuvvet doğar’ diyerek hep birlikte çalışmayı tercih ettik. Babamıza verdiğimiz sözler doğrultusunda işimizi büyütürken, bu topraklardan kazandığımızı yine bu topraklara ve insanlarımıza sunma gayesiyle çalışmaya devam ediyoruz.”