Al şu 100 lirayı, yüzüklerinizi ben takacağım

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

Sinema dünyasının “Çiçek Arif” diye tanıdığı Arif Keskiner, 1954 yılında, lise öğrencisiyken Osmaniye’deki köyünden İstanbul’a kaçtı.

Hedefinde hem çalışıp, hem de okumak vardı. Osmaniye’deki günlerinde yazdığı şiirleri ilk yayınlayan Çoban Yurtçu olmuştu.

İstanbul’da en yakın dostluk kurduğu ilk isimlerden biri şair Ergin Günçe oldu. Günçe bir gün Arif Keskiner’e sordu, aralarında şu diyalog geçti:

Günçe: Yaşar Kemal’i tanır mısın?

Keskiner: Tanımıyorum.

Günçe: Benim iyi dostumdur. Hemşehrisiniz. Gel seni tanıştırayım.

Yaşar Kemal, o dönemde Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışıyordu. Cumhuriyet Gazetesi’nde gittiler. Yaşar Kemal, Günçe’ye sarıldı, Keskiner’i sordu:

- Bu kim?

Günçe, yanıtladı:

- Arif Keskiner, Osmaniyeli. Yaşar Kemal: Kimlerdensin?

Keskiner: Hösem Ağalardanım.

Yaşar Kemal: Hay senin sülaleni… Kimin oğlusun?

Keskiner: Nalbant Hasan’ın.

Yaşar Kemal: O zaman iş değişir. Babanı çok severim.

Yaşar Kemal ile Arif Keskiner arasındaki abi-kardeş ilişkisi o gün kuruldu. Bir gün Yaşar Kemal, Keskiner’e yazmayı düşündüğü romanı açtı:

Yaşar Kemal: Amcan Mehmet Ağa’yı çok severdim. Yiğit adamdı. Kan davası nedeniyle öldürüldüğü günlerde sizin çiftlikte pamuk işçisiydim. Romanını yazmak isterim. Ailenden tepki gösteren olur mu diye endişeliyim.

Keskiner: Abi istediğin gibi yaz. Bizimkilerin haberi bile olmaz. Ailede kitap okuyan bir ben, bir de kız kardeşim var.

Yaşar Kemal, Keskiner’in bu yanıtı üzerine “O zaman başlıyorum” dedi, kitabı yazdı:

Demirciler Çarşısı Cinayeti…

Keskiner, bir gün İstiklal Caddesi’nde kız arkadaşıyla yürüyordu. Yaşar Kemal’le karşılaştı:

Yaşar Kemal: Ulan hâlâ bu kızla evlenmedin mi?

Keskiner: Abi paramız mı var?

Yaşar Kemal, cebinden 100 lira çıkardı:

-Al şu parayı. Yüzüklerinizi alın, ben takacağım. Ayrıca, nikah şahidiniz olacağım.

Zamanla nikah gündeme geldi. Keskiner, nikah için Yaşar Kemal’i evinden almaya gitti:

Yaşar Kemal: Oğlum şeker aldın mı?

Keskiner: Ne şekeri abi? Zaten nikah 4-5 kişinin huzurunda kıyılacak.

Yaşar Kemal: Şekersiz olmaz oğlum. Al şu 10 lirayı. Git şeker al.

Keskiner’in 10 lirayla aldığı kesme şekerleri nikah memurunun önüne koyması, o günün en komik anlarından biri olarak anılarına geçti.

Bir gün Arif Keskiner, ortağıyla yeni iş kurarken borç bulma gereği doğdu. Ortağı aklındaki çözümü açtı:

- Parayı Yaşar Abi’den isteyelim.

Keskiner: Yaşar Abi’de de bu günlerde para yok. Ben durumunu iyi biliyorum.

Ortağı Keskiner’i dinlemedi, Yaşar Kemal’den parayı istedi:

- Yaşar Abi, bizim 10 bin liraya ihtiyacımız var.

Yaşar Kemal, şu yanıtı verdi:

- Oğlum param yok. Olsa hemen verirdim.

Aradan aylar geçti, Yaşar Kemal elindeki bir paketle Keskiner’in ofisine girdi:

- Burada 200 bin lira var. Hürriyet Gazetesi, yeni romanımı yayınlamak için bu parayı verdi. İhtiyacınız olan parayı buradan alın.

Keskiner teşekkür etti:

-Abi gerek kalmadı. Biz mekanı açtık. İşimiz de iyi gidiyor.

Keskiner, Yaşar Kemal’le anılarından bu kesitleri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) “Meslekte İz Bırakanlar” toplantısında anlattı.

Büyük ustayı aramızdan ayrılışının 5’inci yılında saygıyla anıyorum.

Gazeteler hep aynı kişileri yazarsa insanı canından bezdirir

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Müzesi’nde düzenlediği Yaşar Kemal’i anma buluşmasına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu katıldı.

Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban, Yaşar Kemal’in 2011 yılında Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) ödül törenine gönderdiği mektubu okudu. Mektuptaki bazı mesajlar şöyle:

-Gazetecilik yaratıcılıktır. Gazete okuyucusunu kendisi yetiştirir.

-Gazeteler hep aynı kişileri yazarsa milleti canından bezdirir.

-Gazete, okuyucunun nabzına göre şerbet vermez, kışkırtmaz.

-İnsanoğlu, umutsuzluktan umut yaratandır.

-“Ya demokrasi, ya da hiç” diyorum. Türkiye, “hiç”e layık değildir.

İmamoğlu: Özür borcum var

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban’a özür borcu olduğunu belirtti:

- Beylikdüzü’nde İstanbul’un en güzel kütüphanelerinden birini açtık ve Yaşar Kemal’in adını verdik. Açılışa Yaşar Kemal’in eşi Semiha Baban’ı davet etmedik. Kendisine özür borcum var.

Daha sonra yerel seçimlerin, İBB Başkan adaylığının gündeme geldiğini ve seçildiğini anımsattı. Ardından gecikmiş davetini dile getirdi:

- Bir gün Beylikdüzü Yaşar Kemal Kütüphanesi’ne birlikte gidelim. Yaşar Kemal isminin oraya nasıl manevi güç kattığını görün. Gençler orada coşkuyla kitap okuyor, çalışıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar