AKUT: Güvenli yaşam kültürünün yerleşmesi gerek
AKUT Başkanı Recep Şalcı, “Maalesef biz şu aşamada, özellikle sel ve yangın afetlerinde ‘kriz yönetimi’ olgusuna sıkışmış durumdayız. Hayat iyi niyetli çabalarla değil; belli standartlarda eğitilmiş ve donanımlı ekiplerle kurtarılır. Ulusal afet kültürünü ve ‘risk yönetimi’ modelini bir an önce geliştirmeliyiz” diyor.
“1999 Büyük Marmara Depremi, deprem konusunda tüm Türkiye’nin milat olarak kabul ettiği, hatta AKUT olarak tüm Türkiye tarafından tanındığımız bir depremdir. 3 sene olmuştu biz kurulalı. Aslında, öncesinde çok daha büyük depremler var. Geldiğimiz süreci iki açıdan değerlendirip, farklı sonuçlar elde edebiliriz. Müdahale konusunda çok iyiyiz. Arama kurtarma ekiplerimiz dünya standardında, hatta üzerinde gerçekten… Ama yapılarımızın depreme karşı dayanıklılığı ve deprem öncesi hazırlıklar konusunda aynı şeyi maalesef söyleyemeyiz. Keşke arama kurtarma ekiplerimizin dünya standardı yerine, yapılarımızın deprem dayanıklılığı konusundaki dünya standardı ile gurur duysaydık. Afette arama kurtarma ekipleri güçlüyse zaten, bir yerlerde eksiksiniz demektir. Bizim hala yapı stokları açısından, kentsel dönüşüm açısından hızla yapmamız gereken çok şey var. Yani ülke olarak görevimiz henüz tamamlanmadı. Elbette 1999’da olduğumuz yerde değiliz. Değerlendirme yapacak olursak şu an 10 üzerinden 6’dayız diyebilirim.”
Bu sözler, AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Recep Şalcı ile bundan iki sene önce yapmış olduğumuz röportajdan alıntı. Bu sene 17 Ağustos Büyük Marmara Depremi’nin 23. yılındayız ve ne yazık ki Recep Şalcı yine aynı yorumda bulunuyor ve şunları söylüyor: “Büyük Marmara Depremi’nin üzerinden neredeyse çeyrek asra yaklaşan bir süre geçti. Bu süre içinde özellikle İstanbul için depreme hazırlık anlamında yapılanları 10 üzerinden 6 puan gibi değerlendirebiliriz. Başka bir ifadeyle hızla yapılması gereken çok iş var.”
Kriz yönetiminden risk yönetimine geçmemiz gerek
Toplum olarak artık tüm afetler konusunda, “kriz yönetiminden”; “zarar azaltma”, “hazırlık” ve “tahmin ve erken uyarı” süreçlerinden oluşan “risk yönetimine” geçmemiz gerektiğini belirtiyor AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Recep Şalcı ve şöyle devam ediyor:
“Olası bir İstanbul ya da yeni bir Büyük Marmara Depremi için arama kurtarma ve müdahale eylem planlarımız hem AKUT özelinde hem de ulusal olarak hazır. AKUT olarak, İstanbul Deprem Acil Durum ve Müdahale Planımız kapsamında öncelikle, Trakya ve Anadolu olmak üzere; 2 adet Acil Durum Yönetim ekibi konuşlandıracağız. İstanbul ekibimiz dışındaki 29 ekibimizi, BM INSARAG standartlarında teşkilatlandırarak, deprem bölgesine konumlarına göre 2-10 saat içinde, kendi malzeme ve teçhizatı ve 3 günlük ikmal ve iaşesiyle deprem bölgesine intikal ettirmek için tüm hazırlıklarımız tamam. Ama asıl hayati konu bu değil. İstanbul gibi bir dünya megapolü söz konusuysa ya da ülkemizin nüfusunun yüzde 30’nun yaşadığı ve ülke üretim ve ekonomisinin kalbi olan Marmara Bölgemizi konuşuyorsak; eğer binalarınız, yapı stoklarınız depreme dayanıklı değilse, tam olarak depreme hazır olmak kavramından pek söz edemezsiniz. Her zaman vurguluyorum: Dünyadaki tüm arama-kurtarma ekiplerini, en son teknolojik donanımlarıyla ve tecrübeleriyle bir araya getirseniz bile, fayda etmeyecektir. Ve yine hep vurguladığım gibi, asıl hayat kurtaran, 'afete hazırlık', “afet kültürü’ ve ulusal bir ‘risk yönetimi’ stratejisidir. Özellikle İstanbul için, yapı stoklarımızın depreme karşı dayanıklılığı ve deprem öncesi hazırlıklar konusunda maalesef hala yapılması gereken çok şey var. Bunun en önemli pratik çözümü, kentsel dönüşüm sürecinin tamamlanmasıdır. 2018 yılında binalarla ilgili deprem yönetmeliği değişti ve sonra yapılmış binalar depreme karşı dayanıklı ve İstanbul’da özellikle kamu binalarının yüzde 94’ü güçlendirildi ya da yeniden yapıldı. Ama bunlar yeterli değil. İstanbul’da kentsel dönüşümler tam olarak tamamlamadıktan sonra ancak büyük bir İstanbul depremine hazırız diyebiliriz.”
Korku değil, bilinç oluşturmak lazım
AKUT Başkanı Recep Şalcı “Afet bilinçlendirme yıllardır deprem afeti ve korku üzerine oldu. Bu strateji doğal olarak başarılı olmadı. O yüzden depremle korkutmak yerine, insanlarımızda afet bilinci, farkındalığı ve kültürü oluşturmalıyız. İnsanların nasıl hazırlanması ve neler yapması gerektiğinin sistematik bir şekilde anlatılması ve içselleştirilmesi gerekiyor” uyarısında bulunuyor.
AKUT, “17 Ağustos Marmara Depremi” anısına “nöbette”
AKUT Arama Kurtarma Derneği, 17 Ağustos Büyük Marmara Depremi’nin 23. Yılı’nda, depremde hayatını kaybedenleri anmak ve deprem konusunda bilinç yaratmaya devam etmek için bir dizi etkinlik düzenliyor. Anma kapsamında, İstanbul-Değirmendere arası 115 kilometrelik bir parkurda kitlesel bir koşu ve deprem saati olan 03.02’de, AKUT İzmit Operasyon Merkezi’nde bir anma töreni düzenlenecek. Ayrıca Değirmendere’de, 1999’da suya gömülen binaların bulunduğu bölgede bir dalış etkinliği gerçekleştirilecek. Anma Etkinlikleri, AKUT gönüllüsü ve AKUT’a destek veren sporculardan oluşan 34 kişilik grubun hiç durmadan gerçekleştireceği ve 16 Ağustos 2022 Saat 10.00’da, İstanbul Ataşehir’deki AKUT İskender Iğdır Lojistik Merkezi’nde start verilecek kitlesel koşu ile başlayacak. Etkinlikler, 17 Ağustos 2022 tarihinde, tam 1999 depreminin saati olan 03.02’de Anma Töreni ile sona erecek.
İyi niyetli çabalar yeterli değil
AKUT çeyrek asrı geride bıraktı. Bu çeyrek asırda, tamamen gönüllülük esasıyla çalışan, Türkiye’nin 27 yerleşiminde ekibi bulunan, 3 bini aşkın gönüllüsüyle, Türkiye’de arama kurtarma üzerine liderlik yapan ve aynı zamanda ilkleri başaran bir sivil toplum örgütü olarak hizmet verdi. Avrupa Sivil Koruma Mekanizması kapsamındaki Avrupa Sivil Koruma Havuzu’na giren ilk Türk arama-kurtarma ekibi oldu. Avrupa Birliği Komisyonu tarafından, ModEX kapsamında kentsel aramakurtarma ve medikal tatbikatlarını düzenleyecek olan konsorsiyumda ortak olarak görevlendirildi ve bunu başaran ilk Türk kentsel arama kurtarma ekibi oldu. AKUT Başkanı Recep Şalcı, “Maalesef biz şu aşamada, özellikle sel ve yangın afetlerinde ‘kriz yönetimi’ olgusuna sıkışmış durumdayız. Hayat iyi niyetli çabalarla değil; belli standartlarda eğitilmiş ve donanımlı ekiplerle kurtarılır. Ulusal afet kültürünü ve ‘risk yönetimi’ modelini bir an önce geliştirmeliyiz” diyor.