Aktivist aydınlar

D. Ferhat DEMİR
D. Ferhat DEMİR İNOVASYON DELİSİ

Tüm toplumsal dönüşümler ve zihinsel sıçramalar düşünürlerin yüz yıllarca hem entelektüel hem fiziksel mücadeleleri ile olmuştur. Fransız devriminin, İngiliz aydınlanmasının, Amerika’nın kuruluşun arkasında hep filozoflar var. Türkiye’nin zincirlerini kırması, fakir ve fukaralıktan kurtulması için aktivist aydınlara ihtiyacı çok. Ekonomik ve bilimsel sefaleti kabul etmeyen aydınlar örgütlenerek bir araya gelmeli. İnsanlık tarihi, ağır bedeller ödeyerek devrimsel kırılmalara neden olan eylemci aydınlara fazlasıyla tanıklık etti. Bazılarına yakından göz atalım:

Pisagor: Sayıların mucidi olarak bilinen Pisagor, ülkesinde yaşadığı politik baskı sonucu İtalya’ya göçtü. 300 öğrenci toplayarak bir okul kurdu. Kadın erkek eşitliğini savunan düşüncelerinden dolayı öğrencileri ile birlikte yakılarak can verdi.

Bruno: Rönesans dönemini şekillendiren önemli bir filozof ve gök bilimci, birçok ülkede dinsiz olarak suçlandığı için hayatını sürgünlerde geçirmiştir. Dünya dışında birçok gezegenin olduğunu söylediği için Roma Katolik Kilisesi ile çatıştı. Engizisyon mahkemesi Bruno’yu sapkın ilan etmiş; Kilise, düşüncelerinden vazgeçmesi halinde affedileceğini açıklamıştır. Geri adım atmayan Bruno 8 yıllık bir hapsin ardından diri diri yakılmıştır.

Socrates: Devlet tarafından tanınan tanrılara saygısız davrandığı, yeni tanrılar icat ettiği ve gençleri yanlış yola soktuğu için idama mahkûm edildi. Suçunu kabul edip tazminat ödeyerek kurtulabilirdi, ama bunu yapmadı. Baldıran otundan zehir içerek ölmüştür.

Galileo: 1610’da Ay’daki dağlar, yıldız kümeleri ve Samanyolu üzerine ilk tespitleri çok ilgi çekmiş, asıl 1613’te güneş lekeleri üzerine yazdığı eseri fırtınalar koparmıştır. Burada Kopernik’in güneş sistemini açıkça savunduğu için papazların ağır hücumuna uğramıştır. Papa Beşinci Paul tarafından kitaplarını tetkik için kurulan komisyon Galileo’nun kitaplarını yasaklamamış, Dünya’nın döndüğü iddiasından vazgeçmesini istemiştir. Bunun üzerine bir süre pratik bilimle ilgilenmiş ve mikroskobu geliştirmiştir. 1618’de üç kuyruklu yıldızın görülmesiyle kiliseyle tekrar münakaşaya girmiştir, İki Kâinat Sistemi Üzerine Konuşmalar adlı eseri 1633’te yasaklanmış ve müebbet hapse mahkûm edilmiştir. Yetmiş yaşında hapsedilen Galileo kör olmuş ve hayatını yitirmiştir.

Bacon: Ampirik bilimin kurucusu Bacon, otoriteye dayanmanın, geleneğin ve önyargıların insanı cehalete mahkûm ettiğini söylemiştir. Zamanının bilim anlayışına ve ahlakına yoğun eleştiriler yöneltmiş olan Bacon, geliştirdiği tümevarım ve tümdengelim yöntemleri ile insanlığa önemli katkılar sundu. Fikirleri yüzünden otorite ve din adamlarıyla sürekli tartışmalar yaşadığı için 14 yıl hapis yattı.

Spinoza: Bana göre filozofların filozofu. Hiçbir zaman eğilmedi. Üniversitelerden profesörlük teklifi aldı ama yerleşik Tanrı anlayışını savunmadığı için cam işçiliği ile hayatını geçirdi. Bu mesleğin ciğerlerinde yaptığı tahribattan dolayı hastalanarak 44 yaşında öldü. Yahudi cemaatinden atıldı, şehrinden sürgün edildi. İsimsiz yayınlamasına rağmen ilk kitabının kendisine ait olduğu anlaşılınca suikasta uğradı. Bu yüzden en bilinen yapıtı Etika ölümünden sonra basıldı. Spinoza’nın düşünsel serüveninde yakından çalıştığı Protestan teologların büyük etkisi vardır.

Etkileyici eseler yaratmak için ağlar ve ekosistem çok kritik. Dâhiler yetiştirmek zor iş. Daha zor olanı ise bu dâhilerin bir araya gelerek birlikte üretmeleri. Ülkeleri ve insanlık için korkusuzca yürümeleri. Ortaçağda bazı uygulamaları anlamak belki mümkün ama bugün halen düşünce özgürlüğünün dünyanın dört bir yanında kıskaçta olması kabul edilebilir mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Mutluluk ekonomisi 11 Eylül 2024
Aylaklığa övgü 04 Eylül 2024