Aktif bir iklim politikası ile Türkiye’nin milli geliri %7 artar
Türkiye, New York’ta başlayan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun ilk gününde Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’de onaya sunacağını açıklamasıyla, küresel iklim krizi mücadelesi için önemli bir adım attı.
Paris Anlaşması’nı 2016 yılında imzalayan ancak onaylamayan Türkiye, anlaşmayı onaylamayan tek OECD ve G20 üyesi. Ayrıca en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16. sırada yer alıyor. Türkiye bugün, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 1’inden sorumlu. Kişi başına düşen emisyon miktarı da giderek artıyor. Dolayısıyla Paris Anlaşması’nı onaylayarak gerçekçi bir hedefle sorumluluk alması iklim değişikliğini durdurma çabalarına önemli bir katkıda bulunacak.
Ekim ayında Meclis’in açılmasıyla gündeme alınacak olan anlaşmanın milletvekillerine sunulup kabul edilmesiyle, karar UNFCCC (BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) Sekretaryasına iletilecek ve böylece Türkiye resmen anlaşmaya taraf olacak.
Paris anlaşmasının hedefi, 2050’ye kadar sera gazı emisyonlarının sıfırlanması doğrultusunda ülkelerin ortak çalışmasını sağlamak ve iklimi değiştirmeyen bir dünya inşa etmek. Türkiye, Paris Anlaşması’nı Meclis gündemine alma kararıyla, yeni dünya düzeninin inşası için küresel işbirliğine katılma şansını yakalayacak.
Türkiye ne zaman ve ne kadar seragazı azaltım taahhüdünde bulunacağına Ulusal Katkı Beyanı çerçevesinde karar verebiliyor. Paris Anlaşması’nın bir yaptırım uygulama ya da belli bir emisyon azaltım seviyesini zorunlu tutma gibi bir mekanizması yok. Ancak 1,5 derece hedefini tutturmak için emisyonların azaltılması gerekiyor. Geçtiğimiz hafta yayımlanan Birleşmiş Milletler Sentez raporuna göre, Paris Anlaşması’nın 1,5 derece hedefine ulaşmak için ülkelerin iklim çabalarını acilen iki katına çıkarması gerekiyor.
Uyum tedbirleri alınmazsa yılda 1,8 milyar Euro vergi yükü gelebilir
WWF Türkiye tarafından yayınlanan 10 Soruda Türkiye ve Paris Anlaşması isimli çalışmaya göre, araştırmalar, Türkiye’nin aktif bir iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin yüzde 7 artacağını gösteriyor.
Çalışmada şu bilgilere yer veriliyor: “Türkiye enerjide yüzde 70’lerin üzerinde dışa bağımlı ve bu bağımlılığın temel nedeni petrol, doğal gaz ve kömür. İklim krizini durdurmak için yapmamız gereken bu üç fosil yakıtı kullanmayı bırakmak ve yerine güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak. Yenilenebilir enerji kaynaklarının herhangi bir yakıt maliyeti yok; dolayısıyla dışa bağımlılık söz konusu değil. İlk yatırım sırasında bazı ekipmanlar ithal edilse de, bu durum kömür ve gaz santralleri için de geçerli. Rüzgar ve güneşi merkeze alan bir enerji dönüşümü, teknoloji içeriği yüksek bir sanayi gelişimini de beraberinde getirebilir. Ayrıca güneş ve rüzgardan elektrik üretim kapasitesinin artması sanayi üretimindeki değer zincirini de önemli oranda büyütecek; güneşte 15-25 GW’lık kapasite ilaveleri 0,8 milyar dolar olan üretimi 6,8 - 11,3 milyar dolar kadar arttırabilir. AB’nin yeşil ekonomik dönüşümüne uyumlu tedbirlerin öngörüldüğü senaryo çalışmaları, 2030 yılı itibariyle Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılasının sınırda karbon düzenlemesi (SKD) ile karşılaşılacak senaryolara kıyasla yüzde 6-7 oranında daha yüksek gerçekleşebileceğini; sera gazı emisyonunun ise yüzde 15- yüzde 17 civarında daha düşük olabileceğini hesaplıyor. Bu dönüşüme uyumlu tedbirlerin alınmadığı durumda ise yılda 1,8 milyar Euro’yu bulan vergi yükleri ile karşılaşılabilir.”
Fosil yakıttan çıkma umudu
Sivil toplum kuruluşlarına göre Türkiye’nin Paris Anlaşması’nın onaylanacağını belirtmesi, Türkiye’nin iklim politikaları doğrultusunda fosil yakıtlardan çıkabileceği umudunu veriyor. AB üyesi toplam 18 ülke bugün itibariyle kömürden tamamen çıktı ya da 2021 yılına kadar tamamen çıkma taahhüdünü duyurdu. Türkiye de kömürden çıkışı planlayarak, bu konuda lider ülkeler arasına girebilir.
Ulusal Katkı Beyanı gözden geçirilmeli
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç: “Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylanması çok önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. TEMA Vakfı olarak uzun zamandır anlaşmanın onaylanmasını ve taahhütlerini yerine getirilmesini talep ediyor ve gelişmeleri yakından izliyorduk. Elbette ki anlaşmanın imzalanması tek başına yeterli olmasa dahi gerçekçi hedeflerle sorumluluk alınması iklim değişikliğini durdurmak için çok önemli ve acildir. Türkiye’nin başta enerji olmak üzere madencilik ve ilgili tüm konularda iklim dostu politikalara hızla geçmesini bekliyoruz. İlk atılacak adımlardan biri iklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olan kömür madenciliği ve kömürlü termik santral yatırımlarından vazgeçilmesi olmalıdır.”
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Projeler Lideri Burcu Ünal: “Hükümetin, Paris Anlaşması’nı onaylamasının ardından yeni tüm kömür santrali projelerinin durdurulması, mevcut kömür madenciliği ekonomilerinin dönüştürülmesi, ormansızlaşma ve tarım alanlarının kentleşme, sanayi ve madenciliğe açılmasından kaynaklı emisyonların önüne geçmesini sağlayacak politikaların Meclis'ten geçirilmesi ve uygulamaların bakanlıkların programlarına alınması bekleniyor. Ülkenin en büyük enerji ithalat kalemi olan petrol yerine geçecek elektrifikasyon sistemlerinin kurulması ise atılması gereken önemli diğer bir adım olarak öne çıkıyor. Türkiye, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerden birinde Doğu Akdeniz Havzası’nda yer alıyor ve iklim krizinin etkilerine her geçen gün daha fazla maruz kalıyor. Artık Paris Anlaşması’na taraf olacak bir ülke olarak Türkiye’nin, kömür ve doğalgazdan enerji üretimini sonlandırarak karbonsuzlaşma ve iklim krizi etkilerine uyum için somut ve acil adımlarını bir an önce atması gerekiyor.”
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Aslı Pasinli: “Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında küresel işbirliğinin bir parçası olmasına yönelik bu adımı memnuniyetle karşılıyoruz. Paris Anlaşması’nın onaylanmasını takiben küresel sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlandırmaya katkı sağlayacak iddialı ve gerçekçi bir yol hartası hazırlayarak dünyaya liderlik eden ülkeler arasında yer alabiliriz. Bunun için öncelikle, halihazırda karbon emisyonlarında artıştan azaltımı öngören Ulusal Katkı Beyanımızı diğer ülkeler gibi gözden geçirmeli; gerekirse şartlı olarak 2030 yılına yönelik iddialı bir sera gazı emisyonu azaltımı hedefi ortaya koymalıyız.”
AB Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut: ÇOK ÖNEMLİ BİR ADIM
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, Paris İklim Anlaşması’nın TBMM’de onaya sunulacak olması yönündeki açıklamanın çok önemli bir adım olduğunu ifade etti. Meyer-Landrut şu yorumları yaptı: “Bu açıklama, kişisel çabaların ana hedefe bağlanması açısından belirleyici olacak. Gösterilen tüm çabaların sonuca ulaşması için, kolektif bir hedef belirlemek gerekiyor. Türkiye yaz aylarında küresel ısınma ile mücadele için hareket planlarını açıklamıştı. Yıl sonuna doğru Glasgow’da gerçekleşecek olan İkilim Zirvesi’nde AB ülkelerine bile iklim krizine karşı hareket planları sorulacak. Türkiye’nin de nasıl bir katkı sağlayacağını düşünmesi gerekiyor.”
Türkiye 2021-2022 dönemi için AB’den 1,3 milyar Euro’luk yeşil fon talep etti
Avrupa Birliği 1,1 trilyon Euro’luk bütçesinin yanı sıra 750 milyar Euro’luk Yeni Nesil Avrupa Fonu oluşturdu. Bu fonun yüzde 30’u yeşil, yüzde 20’s dijital dönüşüm için kullanılacak. 1,8 trilyon Euro’luk Avrupa Birliği 2021-2027 ortak bütçesinin üçte biri yeşil dönüşüme ayrılacak. Türkiye aday ülke olarak IPA (Avrupa Birliği, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) fonlarından yararlanabiliyor ve 2021-2022 dönemi için 1,3 milyar Euro’luk fon talep etmiş durumda. IPA fonlarının yanı sıra Ufuk Avrupa’nın, 2021-2027 dönemi için 95,5 milyar Euro’luk bütçesi var. Türkiye, kamu ve özel sektör olarak yeşil dönüşümü hızlandıracak doğru projelerle bu fondan da yararlanabilir.
“Biz Değilsek Kim, Şimdi Değilse Ne Zaman?”
İklim krizine karşı acil ve etkili adımlar atılmasını talep eden iklim aktivistleri, tüm dünyayla eş zamanlı olarak 24 Eylül Cuma (bugün) İstanbul Kadıköy’de greve çıkıyor. Fridays for Future Türkiye, Youth for Climate ve Roots and Shoots’un çağrı yaptığı ve birçok kurum tarafından desteklenen iklim grevinde aktivistler, saat 12.00 le 14.00 arasında Kalamış Parkı’nda düzenlenecek vegan piknikte bir araya geliyor. Saat 17.00’de Kadıköy’deki Eminönü İskelesi önünde toplanacak iklim aktivistleri, basın açıklamasının ardından Müze Gazihane’ye kitlesel yürüyüş düzenleyecek. Grev, saat 18.00’de Müze Gazihane’de düzenlenecek forumlar ve konserler ile devam edecek. İklim grevi için yapılan çağrıda “24 Eylül’de hep birlikte iklim için birleşeceğiz. Gençler olarak geleceğimizi ve herkes için iklim adaleti talep ediyoruz. Yerel ve merkezi yönetimleri, gelecekte yaşamı mümkün kılacak şekilde, iklim krizi ile mücadelenin bir parçası olmaya ve adım atmaya çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Küresel çapta düzenlenen iklim grevine milyonlarca kişinin katılacağı dile getirilen açıklamada, “24 Eylül Cuma günü tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de İstanbul’daki gençler tarafından gerçekleştirilecek Küresel İklim Grevi’nde hep birlikte olmanın gücüne inanıyoruz. Biz değilsek kim, şimdi değilse ne zaman?” denildi.
Greta Thunberg’den sokağa dönüş çağrısı
Greta Thunberg’n önderlik ettiği genç iklim aktivistleri, bugün düzenlenen grevle cuma günleri düzenledikleri mitinglere yeniden başlamış olacaklar. İsveç parlamentosu önünde cuma günleri düzenlediği çevre eylemine COVID-19 vakalarındaki artış nedeniyle geçen yıl ara veren genç Greta Thunberg, “Biz gençleri dinlediklerini söylüyorlar ama belli ki dinlemiyorlar. Bunu şimdi bir kez daha kanıtladılar. Bu yüzden tekrar sokaklara döneceğiz” açıklamasını yaparak, tüm gençleri greve davet etmişti.