Akşener: “Neden bir liralık işi beş liraya yapıyorsunuz?” diye sordu
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 1915 Çanakkale Köprüsüne ilişkin olarak “Biz projeye değil, ranta karşıyız. Çünkü o rant, devletin hazinesinden çıkıyor. Milletimizin helal parası, haramzadelerin cebine indiriliyor” dedi.
Milletin hazinesine el uzatılmasına karşı olduklarını söyleyen Akşener, “Ben, “Neden köprü yaptınız?” demiyorum. Ben, “Honkong’la Çin’i bağlayan köprünün, kilometre maliyeti, 360 milyon dolarken, Bay Kriz’in yaptırdığı köprünün, kilometre maliyeti, neden 900 milyon dolar?” diyorum. Ben, “Neden yol yaptınız?” demiyorum. Ben, “Neden bir liralık işi, beş liraya yapıyorsunuz?” diyorum” diye konuştu.
İYİ Parti Meclis Grup toplantısında konuşan Akşener, Hatay’ın demografik yapısının değiştiğini söyleyen Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lüftü Savaş hakkında soruşturma açılmasını eleştirerek, “Böyle konular, siyasi rant devşirilecek konular değildir. Kutuplaştırma siyaseti üzerinden, sığınmacı sorunundaki beceriksizliğini gizleyemezsiniz. Lütfü Başkan, görevinin getirdiği sorumlulukla, sizi işinizi yapmaya çağırdı. Bu kadar basit. Soruşturmalarla, baskıyla, iftirayla, Millet İttifakı olarak, gerçekleri söylememize engel olabileceğinizi sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz” diye konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yabancı yatırımcılara ‘bürokrasiyi alaşağı ederiz “ sözlerini hatırlatan Akşener, “Türkiye Cumhuriyeti tarihi, böyle bir rezalet, böyle bir cıvıklık görmedi. Ülkemizde bir devlet krizi olduğunun itirafıdır. Aslında Nebati Bakan diyor ki; ‘Biz, kanun, yasa, yönetmelik tanımıyoruz.’ Neresinden bakarsanız bakın, içinde yaşadığımız bu ucube sistemin, ucubeliğinin, bundan daha net bir ifadesi ve tarifi olamaz” diye konuştu.
“Başörtülü olmak, Erdoğan’ın bacısı olmak için, yeterli değilmiş”
Akşener, Adana’da Furkan Vakfı üyelerine polis tarafından gerçekleştirilen müdahaleye de değindiği grup toplantısında, “Biliyorsunuz Sayın Erdoğan, başörtülü bacıları konusunda çok hassastır. Her fırsatta, başörtülü kadınlarımızın hakkından hukukundan bahseder. Biz sanıyorduk ki; Sayın Erdoğan için bu ülkenin tüm dindar kadınları birer kız kardeştir. Meğerse işin aslı öyle değilmiş. Meğerse, başörtülü olmak, dindar olmak, Müslüman olmak, Sayın Erdoğan’ın bacısı olmak için, yeterli bir kriter değilmiş. İşte biz Adana’da, tüm çarpıcılığıyla aslında bu gerçeği gördük. Adana’da yaşananlar, bize gösterdi ki; Sayın Erdoğan’ın bacısı olmak için, başörtülü olmaktan önce, kendisine tabi olmak gerekliymiş. Yani asıl mesele, dindar olmak değil, yandaş olmakmış” dedi.