AKP “barışma” beklerken, Mısır Limanı'nda soykırım anıtı
AK Parti’nin 20 yıllık iktidar devrinde Türkiye ile Mısır arasındaki inişli çıkışlı ilişkilerde yeni evre, Ankara’nın Kahire ile yakınlaşma çabası.
İlk adım istihbarat örgütleri arasındaki temasla geldi. Ardından Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “katıl” ve “darbeci” diye andığı Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Dışişleri Bakanı’nı “Ramazan ayını kutlamak” bahanesiyle aradı. Türkiye, NATO’nun Mısır’la işbirliğine koyduğu vetoyu da kaldırdı.
Mısır’ın “barış” için ortaya koyduğu 10 ağır şart da yavaş yavaş yerine getirilmeye başlandı; Libya’daki Suriyeli cihatçı paralı askerler sessiz sedasız geri çekilirken, Türkiye’den yayın yapan Müslüman Kardeşler medyasına da bizzat Sisi ve Sisi rejimine karşı eleştirileri kesme talimatı verildi.
Ankara’ya bunu yaptıran, Avrupa Birliği’nin Doğu Akdeniz sıkıştırması, 1915 olaylarını resmen “soykırım” olarak tanıyan ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin giderek artan insan hakları ve demokrasi eleştirileri, İsrail ve Körfez ülkeleriyle yaşanan gerilimler, Suriye politikasında sıkışmışlık oldu. Üzerine Türkiye’deki Covid 10 pandemisi baş edilemez hal alıp, ekonomik kriz de derinleşince, AK Parti çareyi dış politikada “oyun bozuyoruz” hamasetiyle attığı adımları geri almakta buldu.
“Oyun bozmak” adına Türkiye’nin bozulan dış politikası
Uluslararası ilişkilerde kuraldır; “oyun bozmaya” kalkıp başarısız olduktan sonra eskiye dönmek imkansızdır; Ankara da şimdilerde bunu yaşamakta. Türkiye’nin AK Parti hükümetleri eliyle Ortadoğu’da izlediği politikaların dönüm noktası sayılabilecek “One minute” olayından sonra bölgede çok şey değişti. En çok değişen de ittifaklar oldu. Mısır, Rum-Yunan ikilisiyle anlaşmalar imzaladı, doğalgaz konusunda “cephe” kurdu. İsrail, hatta Filistin bile bu cepheye dahil oldu. Ankara’ya karşı oluşturulan “cephe”, Fransa gibi Avrupalılar’la, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Akdeniz’e hiç kıyısı olmayan ülkelerle tahkim edildi.
Şimdi atılan “barışma” adımlarının bu cepheyi bölmesi çok zor. Türkiye’ye sürekli “Akdeniz’e normalleşme için Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanıyın” baskısı yapan Avrupa Birliği’ne şimdi Mısır da, Körfez ülkeleri de eklendi.
Port Said’de “soykırım anıtı” açıldı
Daha Ankara Biden’ın “soykırım” mesajının etkilerini atlamadan, bir adım da “barışılmaya çalışılan” Kahire’den geldi; 24 Nisan’da Mısır’ın liman kenti Port Said’de “soykırım anıtı” açıldı. Mısır hükümeti anıtın açılmasına izin vermekle birlikte, düzenlenen törene üst düzeyde katılım sergilememeyi tercih etti. Mısır basınına göre, Port Said’deki Ortodoks Mezarlığı’nda Mısır Ortodoks Patriği’nin başkanlığı ettiği bir “Soykırım anıtı açma törenine”, bölge ülkelerinden ve Mısır’dan çok sayıda Ermeni de katıldı. Mısır’da daha önce de her 24 Nisan’da anmalar yapılmakla birlikte, ilk kez “soykırım” adına bir anıt açılmış oldu.
Mısır, Afrika’da da Türkiye’ye karşı harekete geçti
AK Parti hükümeti Mısır’la “barışmaya” çalışadursun, bunu Ankara’nın “çaresizliğine” yoran Kahire yönetimi Afrika’da da Ankara’nın olası etkisini bitirmeye yönelik adımlar atmaya başladı.
Türkiye’nin Afrika açılımı üç ayak üzerinden yürüyordu; Sudan, Somali ve Libya. Ancak AK Parti hükümetinin tüm yatırımını üzerine yaptığı El Beşir’in Sudan’da iktidardan düşmesinin ardından “Sevakin Adası’nın kiralanması- belki de askeri üsse çevrilmesi-“ planı ortadan kalktı.
Türkiye, Somali’de mevcut hükümetle kurduğu iyi ilişkiler ve bu ülkede oluşturduğu askeri üs üzerinden Etiyopya’ya yayılma yoluna girdi.
Çad ve Nijer’de Türkiye’yi devre dışı bırakma çabası
Libya üzerinden ise, ülkenin güneyinde kalan Çad ve Nijer’e açılım yapılmanın yolu arandı. Her iki ülkeyle son iki yıl içinde askeri işbirliği anlaşmaları imzalandı. Daha çok Fransa’nın etkisinde olan Çad yönetimi ile bu çerçeve anlaşma fazla ilerletilemedi. Ancak Nijer’le askeri eğitim işbirliği de başlatıldı. Arap ve Afrika basınında, Nijer’ın kuzeyinde, Libya sınırında Türkiye’nin üs sahibi olmaya çalıştığı da yazılıp çizilmeye başlandı. İşte tüm bu gelişmeler bölgeyle askeri anlamda çok da ilgilenmeyen Mısır’daki Sisi yönetimini alarma geçirmiş görünüyor. Tam da Türkiye’nin “barışma çabalarının” başladığı dönemde, Kahire hükümeti de Çad ve Nijer’le askeri işbirliği için kolları sıvadı. Mısır İstihbarat Teşkilatı Başkanı General Abbas Kamel her iki ülkeyi de ziyaret etti. Hatta Arap basınına göre Çad’a son bir ay içinde iki kez gitti.
Her iki ülkeyle de yapılan görüşmelerde “terörizmle ve silahlı gruplarla mücadele” için Mısır’ın destek vaat ettiği haberleri de sızdı. –Arap basınına göre buradaki silahlı gruplardan kasıt, Türkiye ve Katar’ın desteklediği İhvancı çeteler-.
Mısır, ekonomik olarak da Çad ve Nijer’le yakınlaşma çabasına girdi. Türkiye’nin son dönemde bölgeye artan yardımlarını –bilhassa pandemiyle mücadele yardımı- karşılamak için, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin finansmanıyla Türkiye’nin etkisini yok etme yolunu seçti.
Kısacası Ak Parti hükümetinin “oyun bozma” stratejisi bölgeden yavaş yavaş silinirken, Afrika’da oyunu kuran –Suudi Arabistan ve BAE’nin mali desteğiyle- Mısır olmaya başladı.