Ağbal adımını attı, şimdi sıra Elvan’da
Hem de öyle bir adım ki tam da piyasayla uygun adım; Politika faizi 4,75’lik artışla %15 oldu. Yetmedi; Merkez Bankası faiz açık büfesi kaldırıldı, yerine fiks mönü geldi; Mal budur, tek fiyatı da bu…
Peki, şimdi ne olacak? Olacağı şu… Piyasanın ekonominin yeni yönetime açtığı kredinin ilk taksiti başarıyla ödenmiştir ve Ağbal; üzerine düşeni yapmıştır. 400’ler civarındaki faiz artışı beklentisi daha önce fiyatlandığından, dolarda düşüş sınırlı kalmış, zaten akmakta olduğu mecraya geri dönmüştür.
Ancak ekonomideki kötü yönetim sonrası hasar tespiti sadece faizde, dövizde yoktu. Zaten tüm hasarı Merkez’in kaldırması da söz konusu değildi. Merkez sahnedeki repliğini çok iyi oynadı, alkışı aldı. Şimdi sahne; Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’da ve onun atacağı adımlarda…
Sonra? Bitmiyor, daha sırada halka ve dünyaya hukuk ve demokrasi reformu sözü veren Cumhurbaşkanı’nda, Meclis’te… Ancak bu sayede ekonomi, kriz ve salgın kıskancından kurtulabilecektir.
Elvan ne yapmalı? Çok basit; acı ilacı kabul edip onu devreye almalı. Fakat halka acı ilacı içirme gafletine düşmeden… Zira halk, yeterince acı ilaç içti ve artık midesi kaldırmıyor.
Bu yüzden kamunun bizzat kendisi acı ilacı içmeli, savurganlığından, gereksiz harcamalarından, arınmalıdır. Hazır bütçe görüşülürken acı ilacı yeni bütçe ile içmenin tam zamanıdır ey savurgan kamu…
KAMU ACI İLACI ÖNCE KENDİ ÜZERİNDE DENESİN
Luis Pasteur kuduz salgınında Paris’te bir kimyagerdir. Hastalığın mikrop denen organizmalarda yayıldığı iddiasındadır, tutuklanır. İmparatorun huzurunda savcı suçlar; “Siz doktor dahi olmayan Pasteour, gözle dahi görülemeyen canlıların yüce imparatorun ordusundan daha mı güçlü olduğunu iddia ediyorsunuz?”
Pasteour’un cevabı nettir; EVET. Ve Aşıyı önce kendi bedeninde dener, tutunca halk aşılanır, kuduz biter, gider.