Afganistan düştü; Ortadoğu’da telaş

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

NATO’nun 20 yıldır bulunduğu Afganistan’ın - yabancı misyonlar ülkeyi daha tam olarak terk bile etmeden - Taliban’ın eline düşmesini dünya şok içinde izledi.

En şaşırtıcı unsur, NATO’nun 20 yıl içinde milyar dolarlar dökerek eğittiği yaklaşık 350 bin kişilik Afgan Ulusal Ordusu’nun, neredeyse kurşun sıkmadan büyük şehirleri Taliban’a teslim etmesi oldu.

Oysa bunun nedenleri son derece açık;

ABD ve müttefiklerinin “yeniden inşa ettiği” Afgan devlet sistemi, belki de ilk günden beri yolsuzluğa batmış durumda. Batı’dan akan paralar, Afgan halkına değil, yönetici elit için kullanıldı. Bu durum Afgan askerlerinde de, oluşturulan ordunun neredeyse dörtte biri kadar savaşçıya sahip –silahlı adam sayısı 75 bin tahmin ediliyor- Taliban’a karşı “kim için savaşacakları” konusunda ciddi bir motivasyon eksikliği oluşturdu. Afgan askerlerinde “yolsuz hükümet için mi savaşacağız” duygusu ortaya çıktı. Yolsuzluk içindeki hükümetin sınır bölgelerinde görev yapan Afgan ordu birliklerine aylardır maaş ödemesi yapmaması, Taliban’ın ise teslim olmaları halinde askerlere “cep harçlığı” vadetmesi, kentlerin kısa zamanda düşmesinde önemli rol oynadı.

İkinci unsur, Afgan ordusunun adı “ulusal” olmasına rağmen, kurulurken etnik ya da dini mezheplere göre “kotalar” üzerinden oluşturulması oldu. Dolayısıyla ordu “ulusal” olmak yerine, “tarikatların, mezheplerin, etnik grupların” oluşturduğu bir “kalabalık” durumuna düştü. Böylesine parçalı bir yapıyı, tek bir amaç için birleştirmek imkansız hale geldi. –Burada, Atatürk’ün Türk Silahlı Kuvvetlerine mezhep, din, etnik kimlik ya da siyaset sokmama kararlılığının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor elbette.-

Üçüncü unsur ise, ABD ordusunun Afganistan’dan “tam çekilme” yoluna gitmesi oldu; Oluşturulan Afgan Ulusal Ordusu, hava desteğini, teknik/tamir desteğini, istihbarat desteğini hep ABD/NATO birliklerinden alıyordu. ABD-NATO askerleriyle birlikte, Afgan ordusuna destek veren teknik personel de bir çırpıda çekildi. Teknik destek olmadan ne Afganistan için oluşturulan küçük çaplı hava gücü, ne de var olan silahlar bile doğru dürüst kullanılamadı.

ABD’nin, yaklaşık bir yıl önce imzalanan Doha anlaşmasından bu yana, Taliban’ın askeri üslerini kurduğu bölgelere hiç hava akını yapmaması da Taliban’ın zaten var olan uyuyan hücrelerden “yeniden doğmasının” önünü açtı.

AMERİKAN MÜTTEFİKLERİ KARA KARA DÜŞÜNÜYOR

ABD’nin, 20 yıllık emek ve milyarlarca dolar paradan sonra Afganistan’dan ardına bakmadan, bir çırpıda çekilmesinin uluslararası alanda Washington’a bakışta da önemli etkisi olacağı aşikâr.

ABD Başkanı Joe Biden’ın seçildiği günden beri dış politikayı tarif etmek için kullandığı “Amerika geri döndü” söylemi, Afganistan’ın Taliban’a adeta “hediye edilmesiyle” birlikte anlamsız bir cümleye dönüştü. Bunun, NATO’yu güçlendirmek isteyen Amerikan yönetiminin çabalarına büyük darbe vurması kaçınılmaz. Trump döneminde ABD’ye güveni büyük ölçüde kaybeden, Biden’la birlikte toparlanır gibi olan NATO’nun Avrupalı müttefikleri, Afganistan’ı gördükten sonra her hangi bir konuda Washington yönetimi ardında hizalanmadan önce bir kez daha düşünmek zorunda olduklarını fark ettiler.

Ama asıl etki, ABD’nin Ortadoğu’daki “müttefiklerine” oldu; Washington yönetiminin Ortadoğu’dan çekilip, güç ağırlığını Asya’ya verme politikası zaten bölgede ABD ile hareket eden, ondan destek alan güçleri tedirgin ediyordu. Afganistan örneği ise, Ortadoğu’da ittifak kartlarının yeniden dağıtılmasını gerektirecek kadar önemli.

Mesela, ABD’den aldığı destekle Suriye’deki Esad yönetimi ile uzlaşmadan kaçınan Fırat’ın doğusundaki PKK terör örgütü uzantısı PYD-YPG’nin büyük tedirginlik yaşadığını tahmin etmek güç değil. ABD’nin Afganistan’dan çekilme hamlesi, başta PYD-YPG gibi “taşeron güçlerin” politika/taraf değiştirmesinin, Ortadoğu’da Çin/Rusya’nın etkisinin artmasının önünü de açmaya aday.

AVRUPALI VEKİL: SIĞINMACILARIN PARASINI BİZ VERİYORUZ, KARIŞMAK HAKKIMIZ…

Son bir not da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile artık kabul ettiği yoğun bir Afgan göçü tehlikesi altındaki Türkiye’de, AK parti hükümetinin son 20 yıldır izlediği göç politikasına ilişkin;

İç kamuoyunda Ankara-Altındağ’da da yaşanan olayların ardından, Suriyeli ve Afgan sığınmacıları, bunların ülkedeki demografik ve sosyolojik yapıya etkilerini, güvenlik endişelerini tartıştığı hafta, Avrupa’dan yükselen bir ses Türkiye’nin dünyadaki imajını da ortaya koydu.

Tartışmaya Twitter üzerinden dahil olan Avrupa Parlamentosu’nda Yeşiller grubunda yer alan Alman Milletvekili Katrin Lagensiepen’e, Türk kullanıcılar “sizi ilgilendirmez” diye tepki gösterince de olanlar oldu. Alman vekil, tepkiler üzerine “elbette ilgilendirir çünkü parayı biz veriyoruz” yazıverdi.

AB’nin Suriyeliler için verdiği, Türkiye’nin harcadıkları yanında fındık/fıstık parası olabilecek 3 artı 3 milyar Euro’nun etkileri bunlar. Alman vekil, verilen bu para nedeniyle Türkiye’yi “emrine amade” bir ülke olarak görmekten kendisini alamıyor belli ki.

AK Parti’nin yanlış politikaların Türkiye’yi düşürdüğü durum bu…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ORESHNİK... 25 Kasım 2024
İki kritik tarih 21 Ekim 2024