‘Adamlar yapmış abi’ sözleriyle büyüdük ama biz de yaptık
THE American Turkish Society (ATS) Eş Başkanı, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in davetiyle gittiğim New York’ta ABD’li uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs’ın merkezinde gerçekleşen “Türkiye’de Girişimcilik” toplantısını izliyorum.
Toplantının iki oturumunu yöneten Goldman Sachs Türkiye Genel Müdürü Zeynep Yenel, Getir’in kurucusu Nazım Salur’dan girişimcilik öyküsünü anlatmasını istedi.
Salur, söze şöyle girdi:
- Ben 1962 doğumluyum. Çocukluk yıllarımda Türkiye bugünkü kadar gelişmemişti. Sanayi ürünleri başta olmak üzere her yenilik karşısında büyüklerimizden şu lafı duyardım: “Adamlar yapmış abi…”
Bu laflar edildikçe merak ve üzüntü karışımı bir duygu yaşadığını belirtti:
- O günlerde kafaya taktım, “Kim bu adamlar? Onlar yapıyor da biz neden yapamıyoruz?” diye sorgulamaya başladım.
1986 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğunu vurguladı:
- Aslında öğrenci iken bazı girişimlerim oldu. ABD’ye ilk geldiğimde de kafamda çocukluk yıllarımın sorusu vardı. “Adamlar yapmış abi…” cümlesinde sözü edilen “Adamlar” kimlerdi? Bizden farkları neydi? Bizden çok mu akıllı idiler?
Ardından sürdürdü:
- Avrupa ülkelerinde de, ABD’de de baktım, çocukluk yıllarımda hayranlıkla bahsedilen adamların bizden farkı olmadığını gördüm. O zaman özgüvenim arttı, “Adamlar yapmış abi”den daha iyisini yapmayı kafaya koydum.
Getir’i 2015 yılında Serkan Borançılı ve Tuncay Tütek ile birlikte kurduğunu kaydetti:
- 1986’da üniversiteden mezun olduktan sonra mobilya üretiminde kullanılan tesislerin satışına aracılık başta olmak üzere farklı iş denemelerim oldu. 2013 yılında teknoloji alanına BiTaksi ile girdim. Teknolojiye dayalı işlere girdiğimde yaşım 50’ydi.
Getir’i kurarken şu nokta üzerinde durduklarını bildirdi:
- Zamanı satın alamazsınız ama daha iyi kullanabilirsiniz. Getir’i kurarken, “Siparişleri en geç 10 dakikada teslim edeceğiz” hedefiyle yola çıktık. Böylece insanların zamanı daha iyi kullanmalarına yardımcı olabileceğimizi düşündük.
Getir modelini önce Türkiye’de oturttuklarının altını çizdi:
- Ardından kısa sürede İngiltere’den başlamak üzere yurt dışına açıldık. Hollanda, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz derken Aralık 2021’den itibaren de New York ve Chicago’da hizmet vermeye başladık.
Salur’a izleyicilerden yönelen sorulardan biri şu oldu:
- Yükselen enflasyon ortamında fiyatlar konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Şöyle yanıtladı:
- Bulunduğumuz her ülkenin koşulları farklı. Dolayısıyla ona göre bir yol izlemek daha doğru oluyor. Türkiye’de de enflasyon yüzde 80’i aştı, inanılmaz bir düzeye ulaştı. Neyse ki Türkiye’de yüksek enflasyonu daha önce görmüştük. Nasıl yol alınacağını biliyoruz.
Goldman Sachs’taki toplantıda Nazım Salur, Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya, Martı’nın kurucularından Cankut Durgun, BTC Türk’ten Tevfik Kınık ve Insider’dan Yeliz Kalafat’ı dinlerken Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önderMustafa Kemal Atatürk’ün girişimciliği tetikleyen sözlerini okudum:
- Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
- Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim-teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.
- Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.
- Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız var: Çalışkan olmak…
Cumhuriyetimizin 99’uncu yılında büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anıyorum…
Atatürk, tarihimizin en büyük ‘Toplum Morali’ yaratıcısı
1982 yılı ekim ayında Şeref Özgencil’in yayıncısı olduğu bir dergi için Alpullu, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları ile Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu Kazım Taşkent’le söyleşi yapma fırsatı yakaladım.
Taşkent, iki gün süren söyleşimiz sonrasında her sayfasında Atatürk’le ilgili küçük notlar yer alan kitabını imzalayıp verdi:
- Atatürk Aydınlığında Yaşamak…
Taşkent’in 1981’de yayınladığı kitabın bir sayfasındaki 20.07.1975’te yazdığı şu not dikkatimi çekti:
- Toplum moralinin olmadığı yerlerde uygarlık eksiktir, demokrasi öksüzdür. Kişisel moralin kökleri dinde, toplumsal moralin kökleri ise adalet, eşitlik ve özgürlüktedir. Ben, Atatürk’ü bizim tarihimizin en büyük moral yaratıcısı olarak bilirim.
Taşkent’in 16.01.1980, yani 24 Ocak kararlarından 8 gün önce yazdığı not şöyleydi:
- 56-57 yıl önce (1922-1923) çalışma hayatına başladığım zaman devletin bütçesi 125 milyon liraydı. Toplam giderlerin yüzde 20’si dış borçlara, yüzde 23’ü ulusal savunmaya giderdi.
- Kişi başına yıllık gelir 50 liraydı. Yol, su, elektrik yok denecek kadar yetersizdi. Dışarıdan aldıklarımızın yüzde 70’i tüketim malıydı. Eğitime yılda 6-7 milyon lira harcanabiliyordu. 94 önemli işletmenin denetimi ve yönetimi yabancıların elindeydi.
- 1927 sanayi sayımında ülkede 256 bin işçi olduğu meydana çıkmıştı. 50 işçi çalıştıran atölye, büyük işyeri sayılırdı. Bankalardaki mevduat kişi başına 12-13 kuruştu.
- İşte Atatürk, böylesine yoksulluk ve darlık içinde olan bir millete diriliş, umut ve yarınlar için çalışma gücü vermiş bir liderdir. Bugünün yüksek potansiyeli içinde devlet gemisini batma tehlikesine uğratanları gördükçe üzülüyorum.
Kazım Taşkent, 11.04.1976 tarihli notunu dönemin Günaydın Gazetesi’nden alıntıyla yazdı:
- Gazetede Celal Bayar ile yapılmış bir konuşma vardı. Bayar, Atatürk’ün kalkınma için “en ileri tekniklerle en verimli çalışmalar”ı bağdaştırmanın şart olduğunu söylediğini anlatıyordu.
Röportajdan Atatürk’ün şu yaklaşımının altını çizdi:
- Küçük toprak sahibi köylülere traktörü değil pulluğu uygun bulurum. Harman makinesi gibi büyük araçlar da köylüler arasında ortak olarak kullanılmalıdır.
Bu yaklaşımdan şu dersi çıkardı:
- Kaynakları sınırlı bir toplum, elindeki imkanları en verimli biçimde kullanmalı, asıl amacının en kısa sürede ekonomisini iyileştirmek olduğunu aklından çıkarmamalı.